14. Hukuk Dairesi 2014/14883 E. , 2015/11221 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 10.10.2011 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil mümkün olmaz ise tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; temliken tescil talebinin reddine, bedel istemiyle ilgili olarak davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 23.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, temliken tescil, kabul edilmediği takdirde tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalının ..135 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki hissesinden davacıların murisi.. haricen 204 m2"lik yer satıp satış bedelini aldığını, davacıların murisinin satın aldığı kısım üzerine iyiniyetle ev yaptığını, bugüne kadar nizasız ve fasılasız mülkiyetinde olduğunu, binanın değerinin arsanın değerinden fazla olduğunu belirterek davalının taşınmazdaki hissesinin iptali ile bu hissenin davacılar adına tapuya tesciline, bunun mümkün olmaması durumunda keşif sırasında ortaya çıkacak değerin tazminine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacıların murisine yer satmadığını, ondan para almadığını, satış senedi altındaki imzanın kendisine ait olduğunu ancak, senedin içeriğinin doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tapulu yerin haricen satışının geçerli olmadığı ve satıldığı iddia olunan yerin ifrazının da mümkün olmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil istemi ile ilgili olarak davanın reddine, 03.04.2012 tarihli oturumda müracaata bırakıldığı ve 3 aylık süre içerisinde yenilenmediği belirtilen güncelleştirilmiş bedel istemi ile ilgili olarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
TMK"nın 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, kanun koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK"nın 722, 723 ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
TMK"nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir.
Malzeme sahibinin TMK"nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
a)Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
TMK"nın 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK"nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re"sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul)
İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.
b)İkinci koşul, yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul)
c)Üçüncü koşul ise yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.
d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece tapulu yerin haricen satışının geçerli olmadığı ve satıldığı iddia olunan yerin ifrazının da mümkün olmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmiştir. Bu tür davalarda iyiniyetin kabul edilebilmesi için bina inşa edilen yerin ileride davacıya verileceği ümidiyle bina yapılması gerekir. Dosya kapsamına göre paylı mülkiyete konu bir taşınmazdan bir miktar ev yeri satın alınmasında diğer paydaşların da onayı sağlanmadığından davacının iyiniyetli olduğu kabul edilemez. İyiniyetin gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların araştırılması da gerekmez.
Bu itibarla, mahkemece davanın sübjektif koşulu olan iyiniyetin gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ifraz koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle reddi doğru görülmemiş ise de davanın reddi sonucu bakımından doğru olduğundan HUMK"nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde değiştirilerek DÜZELTİLMİŞ bu gerekçe ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.