16. Hukuk Dairesi 2016/17755 E. , 2020/1933 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında, .... Mahallesi çalışma alanında ve tapuda ....ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski 72 parsel sayılı 53.800,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 141 ada 32 parsel numarasıyla ve 52.555,07 metrekare yüzölçümlü olarak; ... ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski 16 parsel sayılı 59.400,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 141 ada 33 parsel numarasıyla ve 63.333,52 metrekare yüzölçümlü olarak; ... ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski 15 parsel sayılı 49.300,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 141 ada 36 parsel numarasıyla ve 50.941,64 metrekare yüzölçümlü olarak; ... adına kayıtlı bulunan eski 69 parsel sayılı 10.300,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 141 ada 37 parsel numarasıyla ve 9.303,10 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında paydaşı olduğu 141 ada 32 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün azaldığını ileri sürerek, Kadastro Müdürlüğü ve Hazineyi hasım göstermek suretiyle; davacı ... ise, uygulama kadastrosu sırasında adına kayıtlı bulunan 141 ada 37 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün azaldığını, eksikliğin aynı ada 33 ve 36 parsel sayılı taşınmazlarda kaldığını ileri sürerek ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davacı ...’ın davasının reddine, 141 ada 36 ve 37 parsel sayılı taşınmazların uygulama tespiti gibi tescillerine, ...’ın açtığı davanın kabulüne, 141 ada 32 ve 33 parsel sayılı taşınmazların uygulama tespitlerinin iptaline, 141 ada 33 parsel sayılı taşınmazın, teknik bilirkişi İbrahim Doğan tarafından düzenlenen 13/04/2016 tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 500,35 metrekarelik bölümünün, taşınmazın alanından çıkarılarak, 141 ada 32 parselin alanına eklenmesine, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen 44,44 metrekarelik taşınmaz bölümünün, 141 ada 32 parselin alanından çıkarılarak, 141 ada 33 parselin alanına eklenmesine, bu haliyle 141 ada 32 parselin yüzölçümünün 53.010,98 metrekare, 141 ada 33 parselin yüzölçümünün ise 62.877,62 metrekare olarak tapu kütüğüne aktarılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacı ...’ın açtığı dava yönünden yapılan temyiz incelemesinde; dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna karşı, davacının paydaşı olduğu 141 ada 32 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün azaldığı iddiası ile açılmış olup, kayıt maliklerinin tamamının hukukunu ilgilendiren nitelikte bir davadır. Davacının yüzölçümünde eksilme olduğunu iddia ettiği 141 ada 32 parsel sayılı taşınmazın, müşterek mülkiyete konu olduğu ve davacı ...’ın dışında, başkaca paydaşların da bulunduğu ancak diğer paydaşların davada taraf olarak yer almadıkları anlaşılmaktadır. Bu haliyle dava, aktif dava ehliyetinin tamamlandığından söz edilemez. Davada aktif dava ehliyetinin mevcudiyeti dava şartlarından olup, bu koşul yerine getirilmeden işin esası hakkında hüküm kurulması hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, davacıya, hissedarı bulunduğu taşınmazdaki diğer paydaşların da davaya katılımlarını sağlaması için süre ve imkan tanınmalı, verilen süre içerisinde bu eksikliklerin giderilmesi halinde yargılamaya devamla sonucuna göre karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
2- Davacı ...’ın açtığı dava yönünden yapılan temyiz incelemesinde ise; Mahkemece, uygulama kadastrosu sırasında davacı adına kayıtlı bulunan yeni 141 ada 37 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün azalmasının sebebinin tesis kadastrosu sırasında uygulanan ölçüm tekniği ile güncel hesap teknikleri arasındaki farklılıktan kaynaklandığı, dava konusu taşınmazın sınırlarında herhangi bir değişikliğin bulunmadığı kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, dava konusu taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi ve fotogrametri mühendisi teknik bilirkişinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında dava konusu taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat mühendisi bilirkişi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri teknik bilirkişiye işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar teknik bilirkişi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, teknik bilirkişiden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Teknik bilirkişiden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için teknik bilirkişiden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise dava konusu taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Teknik bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda mahkemece, taşınmazların tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları getirtilerek dosya arasına alınmamış; teknik bilirkişiden, tesis kadastrosu sonucu oluşturulan paftadaki sınır yerleri ile uygulama kadastrosu sonucu oluşturulan paftadaki sınır yerlerinin yapılan çakıştırması sonucunda, birbirleriyle ve zeminle uyumlu olup olmadığını belirten, tesis kadastrosu sırasında taşınmazda sınırlandırma, ölçü, çizim veya hesaplama hatası yapılıp yapılmadığını açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle, belirtilen eksik belgeler ilgili yerlerden getirtilerek dosya arasına alınmalı, bundan sonra harita mühendisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi sıfatına sahip bilirkişilerin de dahil olduğu, üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak denetime elverişli rapor alınmalı ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacı ..."a iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.