14. Hukuk Dairesi 2014/14846 E. , 2015/11174 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.12.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.10.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili; çekişmeli yerin, öncesinde devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu halde, .. Büyükşehir Belediyesi adına ihdas suretiyle tescil edilerek, adı geçen Belediyece yapılan imar uygulaması sonucunda da tamamının kamuda kullanılmak üzere terkin edildiğini, bilahare anılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmiş olup, böylece imar parsellerinin sicil kayıtlarının yolsuz tescil durumuna düştüklerini ileri sürerek tapu iptal ve Hazine adına tescil suretiyle kayıtların eski hale iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece, “dava konusu parselin, 38 no"lu imar uygulama alanı içerisinde bulunmakta olduğu ve.. Büyükşehir Belediye Encümeninin 28.02.2007 tarih 419, 420 ve 421 sayılı kararları ile yapılmış olan 37 no"lu I. II. ve III etap uygulamaların dava konusu parseli kapsamadığı, 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi ve 2981 Sayılı Yasanın 10/c maddesi uyarınca yapılan imar şuyulandırma işlemlerinin idari yargı yerinde iptal edilmedikçe imarla alınan tapu kayıtlarının yolsuz tescil niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği gibi bu konuda açılan tapu iptali ve tescil davalarının dinlenme imkanı bulunmadığı, her ne kadar .. Büyükşehir Belediyesinin yaptığı imar uygulaması idari yargıda iptal edilmişse de . Belediyesinin çekişme konusu taşınmazla ilgili yaptığı imar işleminin iptal edilmediği ve halen ayakta olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve uygulamanın hükme yeterli ve elverişli olduğu söylenemeyeceği gibi, yapılan değerlendirme ve irdeleme de isabetsizdir.
Bilindiği üzere; imar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın ise iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasa"nın 3/2. maddesinde öngörülen Belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulmasının gerektiği; 775 sayılı Yasa"nın 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa ile iptal edilmiş ise de; iptal kararının bu tarihten
önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerekeceği açıktır. Diğer taraftan; kapanmış yollar bakımından da, 3194 sayılı Yasa"nın 17. maddesi hükmü uyarınca Belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanunu"nun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği tartışmasızdır.
Somut olaya gelince; dava konusu 1478 sayılı parselin, .. Belediyesi tarafından 1998 yılında yapılan imar uygulamalarından sonra davalı ..Büyükşehir Belediyesi tarafından ihdas edilerek imar uygulamasına tabi tutulduğu, Büyükşehir Belediyesi’nin şuyulandırma işleminin idari yargı yerinde iptal edildiği dosya kapsamıyla sabittir. Yine,..Belediyesi’nin 38 nolu düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulamasının davacı Hazine bakımından iptal edilmediği, başka bir ifadeyle hukuki geçerliliğini koruduğu, 37 nolu düzenleme bölgesinde gerçekleştirilen parselasyon işleminin ise idari yargı tarafından iptal edildiği bilinmektedir. Ne var ki, mahkemece, çekişmeli taşınmazın imar uygulaması öncesindeki niteliği kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulmamıştır. Mahkemece yapılan uygulama sonucu alınan fen bilirkişinin raporu hükme elverişli ve yeterli olmadığı gibi, kendi içerisinde çelişkilidir. Öte yandan, dava konusu 1478 (3029) sayılı parselin ihdas beyannamesinde “176 sayılı parselin terkinden ihdas" edildiği belirtilmesine rağmen bu konuda araştırma ve inceleme yapılmamış, çelişkiler giderilmemiş; dava konusu taşınmazın hangi imar uygulamalarına tabi tutulduğu, .Belediyesi’nin şuyulandırması öncesi niteliği ile bu uygulama sırasında ihdas edilip edilmediği ve ihdas edilmişse hangi parsel olarak kimin adına tescil edildiği ve ayrıca uygulama sonucu akıbeti, yine Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan imar uygulamasından önceki vasfı, başka bir deyişle hangi nitelikteyken .Büyükşehir Belediyesi adına ihdas edildiği net bir biçimde saptanmamış ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığı hususu üzerinde de durulmamıştır.
O halde, değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların tüm delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğundan hüküm altına alınması gerekli avukatlık ücretinin maktu olması gerekirken nispi olarak tayin edilmiş olması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.