14. Hukuk Dairesi 2014/14844 E. , 2015/11173 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.10.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı .. ve ..Başkanlığı vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu iptali ve eski hale ihya sureti ile Hazine adına tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza dayanak imar uygulamalarının idari yargıda iptal edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılardan .Büyükşehir Belediyesi vekili ile . Belediyesi vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekili; devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan çekişme konusu 179,24 m2"lik bölümün Hazine adına sicil kaydı oluşturulmadan 1515 (3066) parsel numarası ile ihdasen. Büyükşehir Belediyesi adına tescil edildiğini, sonraki imar uygulaması ile de anılan parselin tamamının kamuda kullanılmak üzere terkin edilerek çekişme konusu yapılan bölümün 5464 ada 3 no"lu imar parseli olarak tescil edildiğini, dayanak imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek, 179 m2"lik kısmın tapusunun iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda . Belediyesinin 37 no"lu imar düzenlemesi yaptığı, daha sonra aynı bölgede. Büyükşehir Belediyesinin imar uygulaması gerçekleştirdiği, her iki imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği, dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan belediyenin de davalı gösterildiği anlaşılmaktadır.
Tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği) bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli
bir hukuki sebebin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Böylesi bir durumda da dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Ayrıca; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasanın 3/2. maddesinde öngörülen Belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, şayet yasa gereğince belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazine"nin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazine"nin davasının reddine karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan; 775 sayılı Yasanın 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa ile iptal edilmiş ise de iptal kararının bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerekeceği açıktır. Bunun yanısıra, kapanmış yollar bakımından da, 3194 sayılı Yasanın 17. maddesi hükmü uyarınca belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği bilinmektedir.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın ve de alınan bilirkişi heyeti raporu ile krokisinin hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Mahallinde yapılan uygulama neticesinde alınan teknik bilirkişilerin raporunda çekişme konusu taşınmazın imar uygulamalarından önceki vasfı (Seyhan Belediyesinin imar düzenlemesinden önceki niteliği ile anılan şuyulandırma işlemi sonucu akıbeti.. Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan imar uygulaması sırasındaki niteliği) ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmamış ve Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmamıştır. Teknik bilirkişinin çekişme konusu 1515 no"lu parselin 114 no"lu parselin yola terkininden ihdas edildiğini belirttiği halde 114 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının dosya arasına alınmadığı, özellikle dava konusu yapılan 179 m2"lik bölümün imar uygulamasından önceki vasfı ile Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmadığı, öte yandan, çekişme konusu yerin Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmadığı görülmektedir. .
Buna göre; öncelikle 1515 sayılı ihdas parseli ile 114 sayılı kadastral parselinin ilk tesislerinden itibaren tedavüllü tapu kayıtlarının dayanak belgeleriyle birlikte evrak arasına alınması, ondan sonra yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bu konuda gösterdikleri tüm delillerin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 03.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.