14. Hukuk Dairesi 2015/11554 E. , 2015/11172 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.10.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, imar düzenlemesi işleminin iptali nedeniyle kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı dava dilekçesinde, 1302 (1025) parsel sayılı taşınmazın 7,62 m2"lik kısmının, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu halde..Büyükşehir Belediyesi adına ihdasen tescil edilerek, adı geçen belediyece yapılan imar uygulaması sonucu kamu alanında kullanılmak üzere terkin edildiğini, bu ihdas parselinin anılan miktarı üzerine de 5416 ada 9 sayılı imar parselinin oluşturulduğunu ancak, belirtilen şuyulandırma işleminin ve öncesinde aynı bölgede Seyhan Belediyesince yapılmış olan 37 no"lu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek tapu iptali ve tescil ile tapu kayıtlarının eski hale getirilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 775 sayılı Gecekondu Kanununun 3/1 maddesi uyarınca Hazine adına olan ve Belediye sınırları içinde yer alan taşınmazların Belediye adına tescilinin gerektiği, 03.05.1985 tarihli 3194 sayılı İmar Kanunun 11. maddesi gereği, "Hazırlanan imar planı sınırları içinde bulunan yollar, meydanlar, meralar" planın onaylanmasıyla vasıflarını kendiliğinden kaybedeceğinden ve dava konusu taşınmaz mevki itibariyle belediye sınırları ve imar planı çalışmaları kapsamında kaldığından davacı Hazine ile mülkiyet bağı kalmayacağından, davacı Hazinenin bu davayı açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Kanunun 3/2 maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet kanun gereğince belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazinenin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi, diğer taraftan; 775 sayılı Kanunun 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Kanun ile ilga edilmiş ise de bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerekeceği açıktır. Ayrıca kapanmış yollar bakımından da 3194 sayılı Kanunun 17. maddesi hükmü uyarınca belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği gözden uzak tutulmamalıdır.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Mahallinde yapılan uygulama neticesinde teknik bilirkişinin çekişme konusu 1302 numaralı parselin kadastro paftasına göre devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden ihdas edildiğini bildirdiği halde, evrak arasına alınan tescil bildirim beyannamesinde anılan parselin, 235 ve 568 no"lu parselin terkininden ihdas edildiğinin belirtildiği, ne var ki bu hususlardaki çelişkinin giderilmediği, 235 ve 568 parsel sayılı taşınmazların yola terkini şeklindeki açıklamanın dayanağı olan belge ve kayıtların ve 1302 sayılı ihdas parselinin tedavüllerini içerir tapu kaydının dosya arasına alınmadığı, özellikle dava konusu yapılan 7,46 m2"lik bölümün Seyhan Belediyesi tarafından yapılan hangi uygulama kapsamında kaldığı ve bu uygulama sırasında ihdasa konu olup olmadığı ve uygulama sonucu akıbeti (üzerinde yol, park, imar parseli vs ihdas edilip edilmediği) kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmadığı gibi ikinci yani davalı .. Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan uygulama sırasındaki niteliği (yol, park, imar parseli vs) de açıkça saptanmamıştır..
Öte yandan, her ne kadar mahkemece dava konusu taşınmazın 775 sayılı Kanunun 3. maddesi ve 3194 sayılı Kanunun 11. maddesi kapsamında kaldığı yönünde gerekçe oluşturulmuş ise de anılan yasal koşulların oluşup oluşmadığına ilişkin bilgi ve belgelerin dosya kapsamında bulunmadığı ve bilirkişi raporunda da bu hususların değerlendirilmediği anlaşılmaktadır.
O halde, değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların tüm delillerinin toplanması, ihdas beyannamesinde belirtilen 235 ve 568 sayılı kadastral parselin ilk tesislerinden itibaren tapu kayıtlarının (kütük sayfalarının) ve dayanak belgelerin getirtilerek yapılan imar düzenlemelerinin ve ihdas beyannamesinin irdelenip, alınacak bilirkişi raporunun denetlenmesi, yine davaya konu taşınmazların 775 sayılı Kanunun yürürlük tarihi itibariyle belediye sınırları içinde kalıp kalmadığının araştırılarak toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 03.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.