Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/16102
Karar No: 2013/4430
Karar Tarihi: 28.3.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/16102 Esas 2013/4430 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2012/16102 E.  ,  2013/4430 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, OLMAZSA TENKİS


    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakan babaları ..."nin 7 parsel sayılı taşınmazını kadastro tespiti sırasında mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı oğulları adına tespit ve tescil ettirdiğini ileri sürerek tapu iptal ve tescile, mümkün olmaz ise tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, kadastro tespitinin üzerinden 10 yıl geçtiğini, satışın gerçek olup, taşınmaz üzerindeki evi de kendilerinin yaptığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın temlikinin gerçek satış olduğu, muris muvazaasının bulunmadığı, tenkisinin de mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise tenkis isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, satışın gerçek olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu 921 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 1.12.1947 tarihli 4 sıra nolu tapu kaydına istinaden 04.10.1983 tarihinde miras bırakan ... adına yapılan tespitine, miras bırakanın taşınmazı davalı çocuklarına sattığını ileri sürerek itiraz ettiği, bu itiraz değerlendirilerek komisyonun 15.06.1988 tarihli kararı ile taşınmazın 2 pay itibar edilerek 1 payının davalı ..., 1 payının ise davalı ... adına tespit ve tesciline karar verildiği ve kararın kesinleşmesi üzerine 01.07.1988 tarihinde davalılar adına sicil kaydının oluştuğu, miras bırakanın 12.07.2005 tarihinde öldüğü ve de mirasçı olarak davanın tarafları olan çocuklarının kaldığı anlaşılmaktadır.
    Davacılar, anılan temlikinin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, gerek 1.4.1974 günlü ve ½ sayılı, gerekse 16.03.1990 günlü, ½ Sayılı İnançları Birleştirme Kararlarında açıkça vurgulandığı üzere üzere muris mavazaası “ Bir kimsenin mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacı ile gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanunu"nun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek, dava açabilmelerine olanak veren hukuki bir olgu olarak tanımlanmaktadır.”
    Gerçekten de tapulu taşınmazlarda mülkiyeti nakleden akitlerin resmi biçimde yapılması Medeni Kanunun 634. Borçlar Yasası"nın 213. maddesi, ve Tapu Yasası"nın 26. maddesi hükmü gereğidir. Ne var ki, gerek 766 Sayılı Tapulama Yasası"nın 32/B maddelerinde gerekse 9 Ekim 1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 Sayılı Kadastro Yasası"nın 13/B maddesinde bu yasaların genelde bir tasfiye yasası olmaları nedeniyle Medeni Kanunun 634. ve Borçlar Yasası"nın 213. maddesinde mülkiyetin naklinde öngörülen buyurucu nitelikteki hükümlere ayrık bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre kayıt sahibinin tapulama sırasında kadastro teknisyeni huzurunda taşınmazın zilyedi adına adına tespit ve tesciline muvafakatını bildirmesi, mülkiyetin zilyet adına geçirilip onun üzerine tespitinin yapılabilmesi için yeterli kabul edilmiştir. Eş anlatımla kadastro teknisyeni huzurunda verilen muvafakat bildirimi, resmi memur önünde serbest irade ile belirtilen tescil isteme beyanı olarak görülmüştür. Kayıt sahibinin zilyet adına tespite muvafakat beyanının haricen satış gibi ya da başka bir nedene dayandırılarak ileri sürülmüş olması da bu kabulde sonuca etkili değildir.
    Öte yandan, miras bırakanın satış iradesini tapu memuru huzurunda değil, kadastro teknisyeni huzurunda açıklamış olması sebebi ile olayda 1.4.1974 tarih, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı gibi, yorum yolu ile de anılan kararın uygulama alanı da genişletilemez.
    O halde, mahkemece davanın reddine yönelik verilen karar bu gerekçe ile sonucu itibariyle doğru olduğuna göre; davacılar vekilinin temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 3.15.TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 28.3.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    - KARŞI OY -
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayanan tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın 01.12.1947 tarih 4 sıra numarası ile miras bırakan Mehmet adına tapuda kayıtlı iken, 04.03.1983 tarihinde yapılan tapulama çalışmaları esnasında, miras bırakan Mehmet adına tespit gördüğü, yapılan tespite miras bırakan tarafından davalı oğullarına haricen sattığı açıklanmak suretiyle itiraz edildiği, 15.06.1988 tarihli tapulama komisyon kararı ile davalılar adına tespit ve tescilinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği gibi, gerek 01.04.1974 gün 1/2, gerekse 16.03.1990 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararlarında açıkça vurgulandığı üzere "muris muvazaası, miras bırakanın danışıklı olarak mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacı ile gerçekte bağışlamak istediği tapuda kayıtlı taşınmaz mal hakkında, tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklaması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin B.K"nun 18.maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinde şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek, dava açabilmelerine olanak veren hukuki bir olgu olarak tanımlanmaktadır."
    Çekişmeli taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydı, tapulama esnasında komisyona yapmış olduğu itiraz üzerine oluşmuştur.
    Davacılar, murisin yaptığı bu tasarrufun bedelsiz olduğunu ve kendilerinden mal kaçırma amacına yönelik bulunduğunu, taşınmazların davalılar üzerine geçirilmesinde satışın değil, bağışın üstün tutulduğunu, mülkiyetin devrinin muvazaa ile illetli olduğunu, bu itibarla geçersiz olduğundan asıl amaçlanan bağış sözleşmesinin de bu konuda açık bir beyan taşımadığı için biçim koşulundan yoksun olması sebebi ile geçersiz olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
    Hemen belirtilmelidir ki, tapulu taşınmazlarda mülkiyeti nakleden akitlerin resmi şekilde yapılması T.M.K."nun 706, B.K"nun 213 ve Tapu Kanununun 26.maddesi hükmü gereğidir. Ne var ki, gerek 766 sayılı Tapulama Kanununun 32/B maddesi, gerekse 09 Ekim 1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-a maddesinde bu yasaların genelde bir tasfiye yasası olmaları nedeniyle T.M.K"nun 706 ve B.K"nun 213.maddesinde mülkiyetin naklinde öngörülen buyurucu nitelikteki hükümlere ayrık bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre kayıt sahibinin tapulama sırasında kadastro teknisyeni huzurunda, taşınmazın zilyedi adına tesbit ve tesciline muvafakatıni bildirmesi, mülkiyetin zilyet adına geçirilip, onun üzerine tesbitinin yapılabilmesi için yeterli kabul edilmiştir. Eş anlatımla kadastro teknisyeni huzurunda verilen muvafakat bildirimi, resmi memur önünde serbest irade ile belirtilen tescil isteme beyanına eşdeğer olarak görülmüştür. Kayıt sahibinin zilyet adına tesbite muvafakat beyanının haricen satış gibi ya da başka bir nedene dayandırılarak ileri sürülmüş olması da bu kabulde sonuca etkili değildir.
    Öte yandan, H.G.K."nun 29.11.2006 gün 2006/1-734 Esas, 2006/761 Karar sayılı yine H.G.K"nun 16.06.2010 gün 2010//1-282 Esas ve 2010/323 Karar sayılı içtihatlarında "Bir konunun İçtihadı Birleştirme Kararı ile aydınlanması, ameli sonuç bakımından o konuda yeni bir yasa çıkarılması anlamına gelmektedir. Nasıl ki, yasa hükümleri uygulanırken tefsirleri ve asıl amacının belirlenmesi gerekmekte ise yine yasa hükmünde olan İçtihadı Birleştirme Kararının da tefsiri mümkün olup, bu durum sonuçları ile bağlayıcı olan İçtihadı Birleştirme Kararının genişletilmesi ve değiştirilmesi anlamına gelmemektedir.
    Bu nedenle İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde muris muvazaasının oluşabilmesi için taşınmazın tapu sicilinde kayıtlı olması yanında murisin tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olması koşulunun ne anlama geldiğinin saptanması gerekmektedir. Burada kastedilen irade açıklaması murisin bizzat tapu memurunun önüne giderek beyanda bulunması değil, her ne biçimde ve her ne yolla olursa olsun murisin iradesinin resmi memura ulaştırılması ve bu iradenin tapudaki muvazaalı devir işlemine esas olmasıdır, yani iradenin hangi vasıta ile değil, hangi amaçla tapu memuru önüne geldiği önemlidir."denilmektedir.
    Görüleceği üzere butlan sonucunu doğurarak, murisin temliki tasarruflarının iptaline imkan tanıyan bu tevhidi içtihat kararının uygulanabilmesi için, temliki tasarrufa konu yapılan taşınmazın murisin tapulu malı olması, gerçekte bağışlamak istediği bu malı ile ilgili olarak tapu memuru huzurunda iradesini satış doğrultusunda açıklaması yada yukarıda tarih ve sayısı yazılı H.G.K. Kararlarında da açıklandığı gibi eşdeğer sonuç doğuran Kadastro Kanununun 12/B-a maddesi uyarınca kadastro tekniksiyeni huzurunda bu doğrultuda beyanda bulunması gerekir.
    Somut olayda, ortak miras bırakan tapulama komisyonuna verdiği ve imzası ile tasdik ettiği dilekçesi ile bu yeri haricen davalılara sattığını ve davalı adına tesbitine muvafakat ettiğini beyan etmiştir. Kadastro Kanunu 13/B-a maddesine göre Kadastro teknisyeni huzurunda verilen muvafakat bildirimi, resmi memur önünde serbest irade ile belirtilen tescil isteme beyanı olarak görüldüğüne, H.G.K.nun yukarıda bildirilen kararlarına göre de murisin bizzat tapu memurunun önüne giderek beyanda bulunması şart olmadığına, her ne şekilde ve her ne yolla olursa olsun murisin iradesinin resmi memura ulaştırılması ve bu iradenin tapudaki muvazaalı devir işlemine esas olması önemli olduğuna göre, mahkeme gerekçesinde ve Daire çoğunluğu gerekçesinde açıklandığı gibi kadastro tutanağına karşı yapılan işlemlerin 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında kalmadığını söylemek doğru değildir. Dairemizin 10.04.2013 tarih 2013/1536 Esas ve2013/5320 Karar sayılı ilamında da açıkladığımız aynı görüş benimsenmiştir.
    Hal böyle olunca; daire çoğunluğunun mahkeme gerekçesini değiştirerek kadastro tutanağına karşı yapılan işlemlerin 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında kalmadığı gerekçesi ile mahkemenin ret kararını onaması doğru değildir. İşin esası bakımından temyiz incelemesi yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini düşünüyor bu nedenle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi