8. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/4556 Karar No: 2012/1546 Karar Tarihi: 08.03.2012
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/4556 Esas 2012/1546 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2011/4556 E. , 2012/1546 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Sınırlandırmanın iptali ve tescil
... ile Hazine ve Ortanca Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki sınırlandırmanın iptali ve tescil davasının reddine dair Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 21.04.2011 gün ve 274/252 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, miras yolu ile intikal, taksim ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle 101 ada 675 parsele ilişkin sınırlandırmanın kısmen iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili, uyuşmazlık konusu taşınmazın kadim mera olduğunu açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, zilyetliğinde olan taşınmaz bölümünün davacı adına tespit edildiği ve talebe konu kısmın mera olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu taşınmaz bölümü 4342 sayılı Yasa gereğince oluşturulan Mera Komisyonu tarafından kadastro çalışmalarından önce yapılan mera tespit çalışmalarında sınırlandırılmış, 24.2.2006 tarih ve 359 sayılı kararla Ortanca köyü tüzel kişiliğine tahsis edilmiş, bu sırada başlayan kadastro çalışmalarında Mera Komisyonu tarafından yapılan sınırlandırma ve işlemler esas alınarak düzenlenen sınırlandırma krokileri kadastro paftasına aktarılmış, nizalı bölümü de kapsayan mera parseline 101 ada 675 parsel numarası verilmiştir. Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava dışı 101 ada 234 parsel, senetsizden davacı adına tespit ve tescil edilmiştir. Davaya konu taşınmaz bölümleri davacı adına tespit edilen parselin devamında yer almaktadır. Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, benimsenen gerekçe hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Ne var ki; davacı, dava dilekçesinde uyuşmazlık konusu taşınmazın babasından intikalen ve taksimen kendisine bırakıldığını ileri sürmüştür. Mahallinde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar nizalı taşınmazın davacının babasının ölümüyle mirasçılarına kaldığını, taksim olmadığını, halen davacı ve dava dışı kardeşi tarafından tasarruf edildiğini bildirmiştir. Her ne kadar dosya arasında mevcut nüfus kaydında davacının babasının ölümü şerh düşülmemiş ise de; gerek davacı gerekse tanıklar tarafından davacının babasının öldüğü bildirildiğine göre, miras bırakanın ifade edilen ölüm tarihine göre TMK.nun 701.maddesi gereğince tereke elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Davalı taşınmaz bölümlerinin miras yoluyla intikal ettiği, mirasçılar arasında taksim yapılmadığı ve başka mirasçılar bulunduğu dosya kapsamıyla saptanmıştır. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygın bulunmaktadır. TMK.nun 640 ve 702.maddeleri hükümlerine göre elbirliği mülkiyetinde tasarrufi işlemlerde oybirliği arandığına, yani tüm mirasçıların katılımıyla tasarrufi işlemler yapılacağına, kural olarak dava da tasarrufi bir işlem olduğuna, mirasçılardan biri veya bir kısmı tek başına adına tescil isteyemeyeceğine ve tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için, dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci tayini yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün olmadığına göre, davanın reddine karar verilmiş olması sonucu itibariyle doğru olmuştur. Davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasa hükümlerine sonucu itibariyle uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2,75 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 08.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.