Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi,ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ve davacı vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu edilen tarla vasıflı 155 ada 22 parsel, 154 ada 17 parsel, 116 ada 6 parsel, 132 ada 90 parsel sayılı taşınmazların tamamı ile 118 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazların 1/2 payının davacı M..T.. adına, 118 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazların kalan 1/2"şer paylarının davalı S.. G.. adına, 155 ada 14 parsel sayılı taşınmazın ise dava dışı kişi adına kayıtlı olduğu, davacının yargılama sırasında bu parselle ilgili talebinden vazgeçtiği, dava konusu taşınmazların tamamının 2006 yılında davalı tarafından ekilip biçilmek suretiyle kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı, elatmanın önlenmesi, ecrimisil istekli olarak açtığı davada, dava değeri olarak dilekçesinde 9.196,00 TL göstermiş ve elatmanın önlenmesiyle birlikte 2006 yılındaki kullanım nedeniyle 9.196,00 TL ecrimisil istemiş olup taşınmazların zemin (ayın) değeri yönünden bir değer göstermemiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilebilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur.( 4.3.1953 tarih, 10/2 sayılı İ.B.K.)
Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde de ne gibi bir işlem yapılacağını 30. ve 32. maddelerinde hükme bağlamıştır.
Dava dilekçesinde elatıldığı iddia edilen yerlerle ilgili olarak davacı tarafından bir değer belirtilmediği gözetilmek suretiyle, davacıya bu istek bakımından dava değerinin açılattırılması, bu değere itiraz edilmesi halinde keşfen belirlenecek değere göre harç ikmali yaptırılarak işin esasına girilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir
Kabule göre de; 155 ada 22 parsel, 154 ada 17 parsel, 116 ada 6 parsel ve 132 ada 90 parsel sayılı taşınmazlarda davacının müstakil malik olduğu gözetilerek mutlak elatmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmiş olması doğru ise de, davaya konu 118 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazlarda davalının da paydaş olduğu gözetilerek, davacının payına hasren elatmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesi gerekirken bu taşınmazlar bakımından da mutlak elatmanın önlenmesine ve taşınmazların tamamı üzerinden ecrimisile hükmedilmiş olması isabetsizdir.
Öte yandan, ecrimisil, taşınmazı haksız olarak elinde bulunduran kimsenin mülkiyet hakkı sahibine ( malike ) ödemekle yükümlü bulunduğu, en azı kira geliri en çoğu mahrum kalınan gelir kaybı olan haksız işgal tazminatıdır. Somut olayda; çekişme konusu taşınmazlardan dört parça taşınmazın müstakilen davacıya, iki parça taşınmazın ise müsaviyen davacı ve davalı adlarına kayıtlı oldukları ve taşınmazların tamamını 2006 yılı itibariyle davalının tasarruf ettiği gözetilerek dört parça taşınmazın tamamı, iki parça taşınmazın davacının payı oranında getireceği en azı kira bedeli, en fazlası mahrum kalınan gelir kaybı üzerinden saptanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile dava konusu taşınmazların tümü yönünden davalının masrafları düşülmeksizin fazla ecrimisile karar verilmesi de doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3/2.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,
Davacının katılma yoluyla temyizine gelince; davalının temyiz dilekçesinin davacıya 18.10.2012 tarihinde tebliğ edildiği, davacının temyiz dilekçesini 1.11.2012 günü verdiği, tebliğ günü ile temyiz tarihi arasında 10 günden fazla süre bulunduğundan davacının temyiz isteminin ( 6100 sayılı yasanın geçici 3/2 maddesi yollamasıyla) HUMK"nın 432/4 ve 433/2 maddeleri uyarınca REDDİNE, 27.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.