7. Ceza Dairesi 2015/17182 E. , 2017/9070 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 4733 sayılı Kanuna muhalefet
HÜKÜM : Hükümlülük, müsadere
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Sanığın üzerine atılı 24.09.2010 tarihli eylemle ilgili olarak 04.10.2010 tarihinde iddianame düzenlenmesiyle hukuki kesintinin gerçekleştiği, bu tarihten sonra 18.10.2010 tarihli eyleminin zincirleme suç kapsamında kalmayacağı gözetilerek, sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nun 43/1. maddesinin uygulanmaması gerektiği aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
01.03.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5739 sayılı Yasanın 5. maddesi ile yapılan değişiklikle 5237 sayılı TCK.nun 50/6. madde ve fıkrasında yer alan "yaptırım" ibaresinin "tedbir" olarak değiştirilip, 5275 sayılı Yasanın 106. maddesinin 4. ve 9., yine 18.06.2014 tarihli 6545 sayılı Yasanın 81. maddesi ile 3. ve 8. fıkralarındaki değişiklikler ve 10. fıkrasının yürürlükten kaldırılmış olması göz önüne alındığında, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde, verilen ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin belirtilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden ve bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince, hüküm fıkrasından "ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin sanığa ihtarına" kısmının çıkartılması ile diğer hususların aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.10.2017 günü oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
4733 sayılı Yasaya aykırılık suçundan sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün, sanık tarafından temyizi üzerine bozulması yerine sayın çoğunluğun düzelterek onamaya ilişkin kararı yerinde değildir.
Şöyle ki;
Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.03.2015 tarih ve 2014/37 E, 2015/47 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere, yapılmakta olan soruşturma sonucunda toplanan delillerin failin suçu işlediği yönünde yeterli şüphe oluşturması üzerine Cumhuriyet Savcısınca şüpheli hakkında CMK.nun 170. maddesi uyarınca iddianamenin düzenlenmesiyle hukuki kesinti oluşmaktadır. Hakkında iddianame düzenlendikten sonra, sanık tarafından aynı suçun tekrar işlenmesi durumda, yeni ve ayrı bir suç söz konusu olacaktır.
24.09.2010 tarihinde gümrük kaçağı ve bandrolsüz sigara satan sanık hakkında bu eylemiyle ilgili olarak 04.10.2010 tarihinde iddianame düzenlendiği, bu iddianamenin de 12.10.2010 tarihinde mahkemece kabulüne karar verildiği olayda; 12.10.2010 tarihli iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi nedeniyle bu iddianamenin düzenlenme tarihi itibariyle hukuki kesinti oluştuğundan 18.10.2010 tarihinde gerçekleştirilen ikinci eylem ayrı bir suç olarak değerlendirilerek 4733 sayılı Yasaya aykırılık suçundan iki ayrı hüküm kurulması gerekirken, sanığın eylemleri nedeniyle tek hüküm kurularak uygulama yeri olmayan zincirleme suç nedeniyle cezası TCK.nun 43. maddesinden artırılmıştır. Oysa yine Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 28.05.2013 tarih ve 2012/1392 E, 2013/274 K sayılı ilamında da belirtildiği gibi, gümrük kaçağı ve bandrolsüz sigara satan sanık hakkında 4733 sayılı Yasaya aykırılık suçundan zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle 4733 sayılı Yasanın 8/4, 5237 sayılı TCK.nun 43/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis ve 1.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmolunan sonuç hapis cezasının iki yılın üzerinde olması nedeniyle sanık hakkında 5271 sayılı CMK.nun 231. maddesinde düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve 5237 sayılı TCK.nun 51. maddesinde düzenlenmiş olan erteleme hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Sanığın eylemlerinin iki ayrı suç oluşacağının kabulü halinde, 5237 sayılı TCK.nun 43. maddesi ile uygulama yapılmayacağından, sanık hakkında her bir eylemi için ayrı ayrı 4733 sayılı Yasanın 8/4, 5237 sayılı TCK.nun 62 ve 52/2. maddeleri uygulanarak alt sınırdan hüküm kurulması durumunda sonuç ceza 1 yıl 8 ay hapis ve 800,00 TL adli para cezası olacaktır. Hükmolunacak sonuç hapis cezalarının iki yılın altında olması nedeniyle sanık hakkında 5271 sayılı CMK.nun 231. maddesinde düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve 5237 sayılı TCK.nun 51. maddesinde düzenlenmiş olan erteleme hükümlerinin uygulanma ihtimali oluştuğundan, sanık lehine oluşan durumun yerel mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bozmadan önceki ilk hükmüde de sanık hakkında verilen hapis cezası TCK.nun 51. maddesi uyarınca ertelenmiştir.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın, gümrük kaçağı ve bandrolsüz sigara satma şeklinde gerçekleştirdiği eylem nedeniyle 4733 sayılı Yasaya aykırılık suçundan 4733 sayılı Yasanın 8/4, 5237 sayılı TCK.nun 43/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis ve 1.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin yerel mahkeme hükmünün ceza miktarı yönünden kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla, eylemin iki ayrı suç suç oluşturduğundan bahisle bozulmasına karar verilmesi yerine, yerel mahkemenin usul ve yasaya uygun olmayan kararının düzeltilerek onanmasına dair sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 02.10.2017