10. Hukuk Dairesi 2016/5074 E. , 2016/5491 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, iş kazası tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı vekili, davalı ... nezdinde çalışan davacı murisinin, Belediyeye ait Kipaş taziye evinde, iftar yemeği dağıtımı sırasında, kalp krizi geçirerek vefat etmesi şeklinde gerçekleştiği iddia olunan olayın, iş kazası olduğunun tespitini talep etmiş, Mahkemece müteveffanın kalp krizi sonucu vefat ettiği, yapılan işin ağır bir iş olmadığı, iş kazası olabilmenin koşullarının tümüyle oluşmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa"nın 13 ve devamı maddeleridir. Anılan maddenin birinci fıkrasında iş kazası;
“a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) Bu Kanunun 4"üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Olayın, işkazası olarak kabul edilebilmesi için; olaya maruz kalan kişinin 5510 sayılı Kanunun 4. maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi
koşuldur. Başka bir anlatımla, olayın, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Sigortalının, kalp krizi geçirdiği tarihteki çalışmasının hizmet sözleşmesine dayalı olduğu, somut olaya ilşkin olarak, olay anında Belediye adına çalıştığının ortaya konulması halinde, ölümle sonuçlanan ve kalp krizi sonrasında meydana geldiği konusunda uyuşmazlık bulunmayan olayın iş kazası olarak kabulü için başkaca bir koşul aranmamalıdır. Hukuk Genel Kurulunun 13.10.2004 tarih ve 2004/21-529 Esas, 2004/527 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “… yasanın iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması illiyet (nedensellik) bağını iş kazasının bir unsuru olarak ele almayı gerektirmiştir. Ne var ki, burada aranan “uygun illiyet (nedensellik) bağı” olup, bu da yasanın aradığı hal ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusu ile sonucun birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalı, yasada olmadığı halde, herhangi başkaca kısıtlayıcı bir koşulun varlığı aranmamalıdır. Kısacası; anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hale uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının işçi olup olmaması ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde dar bir yoruma gidilmemelidir…" .
Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde, Mahkemece, yeterince inceleme ve araştırma yapılmadığı, dosya içerisine getirtilen kanıtların hüküm kurmaya elverişli olmadığı belirgindir. Zira sigortalının olay yerinde bulunma sebebinin, davalı ... tarafından iftar yemeğinde görevlendirilmesi mi yoksa yemek dağıtımı hususunda Belediyenin zaten bir şirketle sözleşme imzaladığı gözetildiğinde, salt iftara kalmak için mi olduğu konusundaki tereddütler giderilmemiştir. Mahkemece, özellikle, davalı ... ve dava dışı yemek dağıtım işini üstlenen şirketten bu konuda bilgi istenilmeli, re"sen belirlenecek tanıklar dinlenmeli, daha önce dinlenen taziye evi sorumlusu Belediye görevlisinin, sigorta müfettişine verdiği, kazalının kendi isteği ile iftara kaldığı, Belediye adına tek görevlinin kendisi olduğu şeklindeki beyanla, mahkemedeki ifadesinde, sigortalının taziye evinde görevli olduğu şeklindeki beyanı arasındaki çelişki giderilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12.04.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.