Esas No: 2017/16236
Karar No: 2019/2219
Karar Tarihi: 04.03.2019
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/16236 Esas 2019/2219 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı ... vekili, davalı ... Yaylagülü’nün vekil edeninin eşi, diğer davalı .... ise kayınvalidesi olduğunu, 891 parselde bulunan 8/135 arsa paylı 15 nolu bağımsız bölümün mülkiyetinin davalı ...’ye ait olduğunu ancak, muvazaalı bir biçimde annesi diğer davalı ...e satış yapmak suretiyle devrettiğini, evin alım tarihindeki değerinin yaklaşık 27.000,00 TL olup satış bedelinin 13.500,00 TL’sinin davalı ...’nin kardeşlerinden aldığı ve miras payı olarak kendisine düşen nakit paralarla karşılandığını, vekil edeninin İskenderun Belediyesi Su İşleri Müdürlüğünde işçi olarak çalıştığını, 13.500,00 TL’nin ise biriktirdiği nakit paralarla ve kardeşi ...’nün evinin alımı için bankadan kendi adına alıp vekil edenine verdiği kredi ile karşılandığını, bankadan çekilen kredinin aylık ödentilerinin vekil edeni tarafından yapıldığını, halen aylık ödemelerin davacı tarafından karşılandığını açıklayarak, tapudaki satış işleminin muvazaalı olması nedeniyle davalı ... tarafından davalı annesi ...’e satılan taşınmazın tapu kaydının ½ oranında iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline, bu istekleri doğrultusunda karar verilmesinin mümkün olmaması halinde taşınmazın ½ mülkiyet payının dava tarihindeki piyasa rayiç bedeli olan 20.000.00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Yaylagülü, davacı eşinin dava konusu taşınmazda hiçbir hakkı olmadığını, miras bırakan babasından miras payına düşen mal varlığından gelen para ile annesinin satmış olduğu tarlanın bedelinden verdiği pay ve kardeşlerinden sağladığı katkı ile dava konusu evin satın alındığını, 3. şahsa taşınmazı satsa idi evde oturmasının mümkün olamayacağını, bu nedenle satışı annesine yaptığını, bu yöndeki davacının baskı ve tehditlerine dayanamadığını, 21 yıldan beri çalışıp ev sahibi olmayan davacının kardeşlerine borcu bulunduğunu, hala bu borcu ödemeyen davacının evi satın alırken katkıda bulunmasının boş ve soyut bir iddiadan ibaret bulunduğunu, evi annesine bedel mukabilinde sattığını, gerçek bir satış olduğunu, anne-kız olmaları nedeniyle evde oturmaya rıza gösterdiğini belirterek, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, 20.000 TL değer artış payı alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine, hükmün, davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2012/6021 Esas, 2013/827 Karar sayılı ilamı ile davacının dava dilekçesinde, muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil, bu mümkün görülmediği takdirde ½ paya isabet eden 20.000 TL’nin tahsiline karar verilmesini istediği, mahkemece, bedel konusunda hüküm kurulduğu halde tapu iptali ve tescil konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği, vekalet ücreti yönünden bu isteğin davalılar tarafından temyize getirildiğini, tapu iptali ve tescile yönelik istek genel muvazaa kapsamında olup 818 sayılı BK"nin 18. (TBK mad.19) maddesi gereğince çözümlenmesi gereken bir istek olduğu, bu nedenle, muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil davası yönünden davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydının yapılması ve daha sonra verilecek görevsizlik kararı ile genel mahkemeye gönderilmesinin gerektiği,davacının 13.500 TL’nin davalı ... tarafından karşılandığını kalan 13.500 TL’nin ise kendi birikimleri ile kardeşinin bankadan çektiği kredinin kendisine verilmesiyle ödediğini açıkladığı, kardeşi Abdullah’ın bankadan çektiği krediye ait taksit ödemelerine ilişkin belgenin dosya arasında bulunduğu ancak birlikte kredinin hangi tarihte çekildiğini gösteren sözleşme yada buna ait belgenin dosya arasında bulunmadığı, davacının yargılama sırasında kardeşi Tahsin’in de aynı şekilde kredi çekip kendisine verdiğini bildirdiği, krediye ait taksitlendirme belgeleri dosyada olmakla birlikte kredinin hangi tarihte çekildiğine ilişkin kredi sözleşmesi yada bunu kanıtlayan belgenin dosya arasında bulunmadığı, davalıların 391 sayılı parselin satışı sonucu elde edilen paranın bir kısmının taşınmazın alımına harcandığını bildirdikleri, ancak; bu yolla ne kadar para alıma ilave ettiklerini açıklamadıkları, bu hususun taraflardan ve dinlenen tanıklardan sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulması, bu şekilde sonuca ulaşılmadığı takdirde davacı tarafın dava dilekçesinde aynı zamanda yemin deliline de dayandığının gözönünde bulundurulması, gerçekten davacının kardeşleri tarafından bankadan çekilen krediler evin alımına harcanmak üzere davacıya verilmiş ise, davacıya yapılan bağış niteliğinde olduğu ve kişisel malı sayıldığı, aynı şekilde davalı ...’nin annesi ve kardeşleri ile miras payından gelen paraların da Hatice bakımından kişisel mal sayılacağı, davacı ve davalının edinilmiş maldan taşınmazın alımına yaptıkları katkının olup olmadığının açık bir biçimde belirlenmesinin gerektiği, bu araştırma ve inceleme sonucu isteğin katılma alacağı mı yoksa değer artış payı alacağı mı, yoksa başka bir tür alacak mı olduğu konusunda nitelendirmenin yapılması, maddi olayları ileri sürmenin taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmanın ise hakime ait olduğunun göz önünde tutulması gerektiği açıklanarak, davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülerek bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne, 20.000 TL değer artış payı alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK mad.229) ve denkleştirmeden (TMK mad.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad.219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad.236/1). Katılma alacağı, Yasa"dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK mad.227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK mad.222).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 Sayılı TMK"nin 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 30.05.1984 tarihinde evlenmiş, 18.02.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK"nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202). Tasfiyeye konu 891 parsel sayılı 15 numaralı mesken, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 16.04.2004 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiş, davalı bu taşınmazı 08.02.2005 tarihinde annesi ..."e satış yoluyla devretmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179).
Mahkemece, davaya konu taşınmazın edinilmesi sırasında davacının kardeşlerinin kredi çekerek davacıya verdikleri,bunu destekler nitelikte beyan ve banka kayıtları, özellikle tanık..."ın 27.000 TL"ye davaya konu taşınmazın alındığı, alımı sırasında davacının, kardeşlerine 12.000 TL kredi çektirdiği, 15.000 TL"sinin de davalının annesinden davalıya kalan malvarlığının satılmasıyla elde edilen bedelden karşılandığına yönelik istikrarlı beyanına göre , davacının katkısı olan 12.000 TL nin taşınmazın edinim değeri olan 27.000 TL "ye oranı ile taşınmazın 2011 tarihi itibariyle değeri olan 48.400 TL"nin çarpımı neticesi davacının 21.489.6 TL değer artış payı alacağı hakkı olduğu kabul edilip, taleple bağlı kalınarak 20.000 TL değer artış payı alacağına hükmedilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamı ile örtüşmemektedir.
Dosya kapsamında toplanan deliller, ve bozma ilamındaki açıklamalara göre, 27.000 TL"ye edinilen taşınmazın 13.500 TL"sinin davalı ..."nin kişisel malı ile karşılandığı hususu dava dilekçesinde yer alıp, davacının da kabulündedir. Diğer yarı bedel olan 13.500 TL"nin ise , davacının kardeşi Tahsin adına ... Bankasından 09.04.2004 tarihinde çekilen 12 ay vadeli 4000 TL bedelli kredi ve davacının kardeşi Abdullah adına Vakıfbank"tan 15.04.2004 tarihinde çekilen 18 ay vadeli 3.100 TL bedelli kredilerle karşılandığı, getirtilen kredi belgeleri, dinlenen ve belgeleri doğrulayan tanık beyanlarından anlaşıldığına, kredi dışında kalan bakiye 6.400 TL"nin ise aksi taraflarca ispat edilemediğinden edinilmiş mal olarak kabulü gerekeceğinden, Mahkemenin bozmaya uymakla birlikte bu hususları dikkate almadan, davacının kardeşleri tarafından çekilen kredi ve davalı tarafından karşılanmayan bakiye kısım davacının kişisel malı gibi değerlendirilerek, bu oranda değer artış payı alacağına hükmedilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle Mahkemece yapılması gereken iş, taşınmazın 27.000 TL olan edinim değerinin 13.500 TL"sinin davalının kişisel malı ile karşılandığı kabul edilerek, davacının kardeşleri tarafından çekilen ve dosya kapsamında bozma sonrası dinlenen tanık beyanlarına, davacının dava dilekçesinde kardeşi Abdullah adına çekilen kredi ödemelerinin davacı tarafından ödemeye devam edildiğine yönelik beyanı gözetildiğinde, 3.100 TL ve 4.000 TL bedelli kredilerin davacının kardeşleri tarafından çekilerek davacıya karşılıksız verildiği davacı tarafça ispat edilemediğinden, dosyada mevcut kredi ödeme planlarına göre her iki kredinin de boşanma dava tarihi sonrasına isabet eden taksitlerinin bulunduğu anlaşıldığından, yukarıda belirtilen Dairemizin ilke ve uygulamaları doğrultusunda, evlilik birliği içine isabet eden ödemelerin oranlama yolu ile bulunacak miktarları ile yarı bedelden kalan kredi ile karşılanmayan 6.400 TL"nin edinilmiş mal olarak dikkate alınıp, davaya konu taşınmazın bozma sonrası belirlenerek karar tarihine en yakın güncel sürüm değeri üzerinden davacının katılma alacağına hükmetmek olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan kararın 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 04/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.