Yanlar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece asıl dava yönünden tazminata;birleşen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar ve asıl davanın davalısı İhsan tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Asıl dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında iptal, tescil;birleşen dava, danışıklı temlike dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, asıl dava yönünden tazminata;birleşen davanın ise, reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakan D.."nin kayden maliki olduğu 32282 ada 4 parsel sayılı taşınmazını 20.12.1988 tarihinde davalı oğlu İ..a satış suretiyle temlik ettiği, davacıların yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, payları oranında tapu iptali ve tescil isteğiyle 13.04.2010 tarihinde eldeki davayı açtıkları , yargılama sırasında 18.07.2011 havale tarihli dilekçeleriyle, davalı İ.."a yönelik davalarını tazminata dönüştürdüklerini bildirdikleri , davalı İ.."ın çekişme konusu taşınmazı , asıl dava açılmadan önce 07.04.2010 tarihinde satış suretiyle davalı Ali"ye temlik ettiği,davacıların ,davalı A.."nin iyiniyetli olmadığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunarak birleşen davayı açtıkları görülmektedir.
Mirasbırakanın ;çekişmeli taşınmazı davacılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak davalı oğlu İ.."a temlik ettiği dosya kapsamı ile sabit olup; nitekim bu husus mahkemenin de kabulündedir.
Ne var ki, mahkemece son kayıt maliki davalı A.."nin iyiniyetli olduğu sonucuna varılmış ise de; özellikle, davacılar tarafından ikame edilen tanıklar A.. H.. ve K.. G.."in 24.05.2011 tarihli oturumdaki anlatımlarından davalı İ.."ın davalı A.."ye ait işyerinde çalıştığı anlaşılmakta olup;dosyaya ibraz edilen ve davalılar tarafından açıkça itiraz edilmeyen fotoğrafların da bu olguyu doğruladığı görülmektedir.
O halde, son kayıt maliki A.."nin durumu bilen ya da en azından bilmesi gereken konumda olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla , anılan davalının TMK’nun 2. maddesi anlamında iyiniyetli sayılamayacağı ve aynı yasanın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, birleştirilen davanın , davalı A.."nin temlikin muvazaalı olduğunu bilebilecek durumdaki kişi olması nazara alınarak kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince; tapu iptali ve tescil davalarının kayıt malikleri aleyhine açılacağı ;asıl davanın açıldığı 13.04.2010 tarihi itibariyle davalı İ.."ın kayıt maliki olmadığı gözetilerek ;asıl davanın husumet nedeniyle reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Öte yandan,davacılar, 18.07.2011 havale tarihli ""beyanda bulunma"" konulu dilekçeleriyle davalı İ.."a yönelik davalarına ""tazminat"" davası olarak devam ettiklerini bildirmişler ise de ; usulüne uygun bir ıslah bulunmadığından ,mahkemece, asıl dava bakımından tazminata hükmedilmiş olmasıda doğru değildir.
Davacıların ve asıl davanın davalısı İhsan"ın temyiz itirazları değinilen yönlerden yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.