8. Hukuk Dairesi 2017/15694 E. , 2019/2218 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen 183 ada 1 parselde kayıtlı 16 numaralı bağımsız bölüm, .... plakalı araç ve...mevkiindeki taşınmaz üzerinde mal rejiminin tasfiye edilerek, katkı payı, artış değeri, telafi gideri olarak belirlenecek miktarların davalıdan tahsilini talep etmiş, dava değerini 20.000 TL olarak göstermiştir.
Davalı ... vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 2013/3141 E., 2013/14186 K. sayılı ilamı ile, hükmün Hacıyaka mevkiinde kain taşınmaza yönelik bölümü yönünden onanmasına, dava konusu 183 ada 1 sayılı parselde kain 16 nolu bağımsız bölüm yönünden, her ne kadar, davacı; dava konusu taşınmazın iç inşaatının yapılmasında gerek bizzat çalışarak, gerekse bir kısım masrafları ödeyerek katkı sağladığını ileri sürerek mal rejiminin tasfiyesi kapsamında alacak isteğinde bulunmuş ise de; taşınmazın iç inşaatında bizzat çalışması maddi katkı sayılmayacağından Mahkemece, bu yönde anılan istek bakımından ret kararı verilmesinin doğru olduğu, ne var ki; davacının, nizalı evin iç inşaatında bir kısım masrafların kendisi tarafından karşılandığını ileri sürerek bu kapsamda dosyaya delil olarak adi yazılı senetler sunduğu, bu senetlerin incelenmesinde, ödeme tarihlerinin taraflar arasında ilk evlilik birliğinin kurulduğu 27.07.2001 tarihinden önce olduklarının görüldüğü, hal böyle olunca, taraflar arasında evlilik birliği, eş anlatımla mal rejimi kurulmadan önce yapıldığı iddia edilen ödemelere ilişkin alacak isteğini inceleme görevinin 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun"un 4. maddesi uyarınca Aile Mahkemelerinin görevi kapsamı dışında bulunduğu, görev hususu kamu düzenine ilişkin olup Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınacağı, davacıya dava dilekçesinde gösterdiği dava değerinin ne kadarlık kısmının anılan isteğe ilişkin olduğu açıklattırılarak, bu istek bakımından 6100 sayılı HMK"nin 1 ila 4. maddeleri uyarınca genel mahkemeler görevli bulunduğundan, Mahkemece isteğin eldeki davadan tefrik edilerek Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği, dava konusu 48 YC 668 plakalı araç yönünden ise, dava konusu aracın edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli bulunduğu 12.08.2005 tarihinde satış suretiyle davalı eş adına tescil edildiği, 4721 sayılı TMK"nin 222. maddesi son fıkrası hükmü uyarınca, bir eşin 01.01.2002 tarihinden sonra edindiği bütün mallarının aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edileceği, aksini iddia eden eşin, iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğu, aracın banka kredisi ile alındığı ve bankadan çekilen kredinin yarısının araç alımında kullanıldığı, kalan yarısının dava dışı olan davalının kardeşi tarafından harcandığının taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı Mahkemece, davacıya dava dilekçesinde gösterdiği dava değerinin ne kadarlık kısmının anılan isteğe ilişkin olduğu açıklattırılarak ilgili bankadan kullanılan kredinin miktar ve geri ödeme taksit tutarlarına ilişkin ekstrelerin getirilmesi, taksitlerin ne kadarlık miktarının taraflar arasındaki mal rejiminin son bulduğu 16.03.2007 (ikinci boşanma davasının açıldığı) tarihine kadar ödendiğinin ve 16.03.2007 tarihinden sonra kalan bakiye borç miktarının, bu kapsamda nizalı aracın 4721 sayılı TMK"nin 232. maddesi uyarınca hüküm tarihine en yakın değerinin (sürüm değeri) belirlenmesi sonrasında kredi gözetilerek artık değer ve katılma alacağının hesaplanması, bu kapsamda gerekirse hesap bilirkişisinden rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulduğu açıklanarak, 16 nolu bağımsız bölüm ve araç yönünden bozulmasına karar verilmiş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda Hacıyaka mevkiindeki taşınmaza ilişkin mahkeme kararı Yargıtay tarafından onandığından karar verilmesine yer olmadığına,.... plakalı araç yönünden davanın reddine, 183 ada 1 parselde kayıtlı taşınmaz yönünden davanın tefrikine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davacı vekiline mahkeme kararı 07.08.2017 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı asil 12.09.2017 tarihli eski hale iade dilekçesinde; 03.09.2017 tarihinde yaralandığını, bu nedenle temyiz ücretini avukatına götüremediğini, raporlu olduğunu ve raporda verilen istirahat süresinin 12.09.2017 tarihinde sona erdiğini açıklayarak eski hale iade talebinin kabul edilmesini talep etmiştir.
Süreler, taraflara tebliğ tarihinden veya kanunda öngörülen hâllerde, tefhim tarihinden itibaren işlemeye başlar.(HMK mad.91). Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hâkimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapamayan kimse, eski hâle getirme talebinde bulunabilir.Süresinde yapılamayan işlemle ulaşılmak istenen aynı sonuca, eski hâle getirme dışında, başka bir hukuki yoldan ulaşılabiliyorsa, eski hâle getirme talebinde bulunulamaz.( HMK mad.95)
Eski hâle getirme, işlemin süresinde yapılamamasına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren iki hafta içinde talep edilmelidir. (HMK mad.96) Eski hâle getirme, dilekçeyle talep edilir. Dilekçede, talebin dayandığı sebepler ile bunların delil veya emareleri gösterilir. Süresinde yapılamayan işlemin de eski hâle getirme talebinde bulunmak için öngörülen süre içinde yapılması zorunludur. (HMK mad.97)
Davacı davada kendini vekil aracılığı ile temsil ettirmiş, mahkeme kararı da davacı vekiline tebliğ edilmiştir. Davaya vekâlet, kanunda özel yetki verilmesini gerektiren hususlar saklı kalmak üzere, hüküm kesinleşinceye kadar, vekilin davanın takibi için gereken bütün işlemleri yapmasına, hükmün yerine getirilmesine, yargılama giderlerinin tahsili ile buna ilişkin makbuz vermesine ve bu işlemlerin tamamının kendisine karşı da yapılabilmesine ilişkin yetkiyi kapsar. (HMK mad.73) Buna göre; davacı vekili tarafından temyiz dilekçesi verilebileceği, dilekçe verildikten sonra mahkemece verilecek süre içinde masrafları tamamlamanın mümkün olduğu, dolayısıyla davacının talebi ile ilgili eski hale getirme şartlarının oluşmadığı, ayrıca eski hale getirme talebinde, mahkeme kararının 07.08.2017 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiğinin davacı tarafından kabul edilmiş olması dikkate alındığında, davacının temyiz dilekçesinin süreden reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece; bozma sonrası 01.10.2014 tarihli celsede 1 numaralı ara kararında; 183 ada 1 parselde 16 numaralı bağımsız bölüm yönünden davanın tefriki ile Asliye Hukuk Mahkemesi esasına kaydedilmesine karar verilmesine rağmen, 17.07.2017 tarihinde hükümle birlikte, (1-c) bendinde bu parsele yönelik yeniden tefrik kararı verilmiştir. Yeniden tefrik kararı verilmek suretiyle, mükerrer karar verilmesi, HMK"nin 297/2 maddesi gereğince doğru değil ise de, bu durum yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu kısmının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün (2.) bentte açıklanan sebeple hüküm fıkrasının (1-c ) bendinde yer alan "" 183 ada 1 parselde kain 16 nolu bağımsız bölüme ilişkin 16.500 TL"lik talebinin tefriki ile Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla mahkememizin son esas numarasına kaydına, masraflarının davacıdan tahsiline,"" hükmünün, hüküm fıkrasından çıkarılmasına, HMK"nin 370/2. (HUMK"un 438/7) maddesi uyarınca hükmün bu bölümünün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle REDDİNE, HUMK"un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 04.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.