Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/3544
Karar No: 2013/4348
Karar Tarihi: 27.3.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/3544 Esas 2013/4348 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, davacı adına kayıtlı olan taşınmazın davacının oğlu olan davalıya satış yoluyla devredildiği, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı sonucuna varılmıştır. Borçlar Kanunu'na göre vekil müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir ve vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil sorumludur. Ancak, vekil ile sözleşme yapan kişi iyiniyetli ise, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yapılan sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Kötü niyetli üçüncü kişi vekil ile işbirliği yaptıysa veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması gerekmektedir. Kararda Borçlar Kanunu'nun 390/2. ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 506/2. maddeleri açıklanmıştır.
1. Hukuk Dairesi         2013/3544 E.  ,  2013/4348 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KEŞAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 16/12/2010
    NUMARASI : 2009/371-2010/522

    Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.10.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil M..Ö.. ve vekili Avukat Ö.. S.. ile temyiz edilen vekili Avukat M..A..U.. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden;çekişme konusu 202 ada 27 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu bağımsız bölüm davacı adına kayıtlı iken, 30.11.1988 tarihli vekâletnameye istinaden davacıya vekaleten kayınbiraderi olan dava dışı vekil C..tarafından, davacının oğlu olan davalı M.."a 8.12.1988 tarihinde satış suretiyle devredildiği, eldeki davanın ise 3.12.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 506/2.md) hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi,ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Türk Medeni Kanunu"nun 3. maddesi anlamında iyiniyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekâlet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Türk Medeni Kanunu"nun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) gözönünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; çekişme konusu 5 nolu bağımsız bölümün, davacı adına vekili Celil tarafından 8.12.1988 tarihinde davacının oğlu olan davalı M.."a satış yoluyla temlik edildiği, davacının, yıllarca davalının annesi olan eşi M.. ile birlikte Hollanda"da yaşadığı, 30.11.1988 tarihli vekâletnameyle kayınbiraderi olan dava dışı C.."i vekil tayin ettiği, vekil C..tarafından, çekişmeli bağımsız bölümün davacının oğlu olan 1969 doğumlu davalı M.."a 8.12.1988 tarihinde satış suretiyle devredildiği ve taşınmazı davalının tasarrufunda bulundurduğu; eşi M.."nın 20.3.1989 tarihin de ölümünden sonra davacının ikinci evliliğini yaptığı ve eldeki davayı 3.12.2012 tarihinde açtığı, anlaşılmaktadır.
    Tüm dosya kapsamına ve tanık anlatımlarına göre, davacının, yıllarca davalının annesi olan eşi M... ile birlikte Hollanda"da yaşadığı, birikimleriyle satın aldığı çekişmeli taşınmazı eşi M.."nın kanser hastası olması nedeniyle onun isteği de gözeterek davalı oğluna temlik etmesi için kayınbiraderi olan dava dışı vekil C.."i vekil tayin ettiği, vekil C..tarafından, çekişmeli taşınmazın davacının oğlu olan davalı M.."a satış suretiyle devredilmesinden kısa süre sonra davacının eşi M.."nın öldüğü görülmektedir.
    Tüm bu maddi olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde temlikin, vekil C..tarafından, davacının bilgisi ve isteği doğrultusunda gerçekleştirildiği, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 27.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi