(Kapatılan)15. Ceza Dairesi 2020/10535 E. , 2021/6237 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 158/1-f-son, 62,52,53. maddeleri gereğince mahkumiyet
Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 311. maddesi hükmüne göre, eski hale getirme istemiyle birlikte temyiz talebinde de bulunulması halinde, inceleme merciinin Yargıtay’ın ilgili dairesi olduğu ve sanığın 31/05/2019 tarihli dilekçesi ile eski hale getirme istemiyle birlikte temyiz talebinde de bulunduğu anlaşıldığından, mahkemenin 05/07/2019 tarihli ek kararı hukuki değerden yoksun sayılarak ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin; sanığın yokluğunda verilen hükme ilişkin gerekçeli kararın tebliği için yargılama aşamasındaki beyanı alınırken bildirmiş olduğu en son adresi yerine, doğrudan mernis adresine çıkartılan ve Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edilmesinin usule aykırı olmasından dolayı yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı, sanığın temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Gerekçeli karar başlığında "dolandırıcılık" olarak gösterilen suç türünün, "bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık" şeklinde mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Müştekinin www.r10.net@webmaster forumunda kendisini .... olarak tanıtan sanıkla tanıştığı, reklam amaçlı 2500 dolar değerinde goolge advers hesabı satın almak için 800 TL"ye anlaştıkları, firma bilgilerini istediği, temyiz dışı sanık ... ..."nın hesabına 800 TL para gönderdiği, ancak daha sonra sanığa ulaşamadığı, sanığın, havale geleceğini söyleyerek temyiz dışı sanık ... ..."dan banka kartını alıp parayı çektiği, temyiz dışı sanık ... ..."nın sanıkla müştekiyi biraraya getirdiği ve sanığın bu kez müştekiye 800 TL bedelli 26.12.2007 tarihli senet düzenleyerek verdiği, ancak senedin ödenmemesi üzerine müştekinin ... 13. İcra Müdürlüğü"nün 2008/127 Esas sayılı dosyasında icra takibi yaptığı, yine de senedi ödemediği ve verdiği senede T.C. Kimlik numarasını da eksik yazdığı, bu suretle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanık savunmaları, müşteki beyanı ile tüm dosya kapsamından atılı suçun sanık tarafından işlendiğinin sübut bulduğuna ilişkin mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülemiştir.
5237 sayılı TCK"nın 158/1-son maddesi hükmü uyarınca, verilen adli para cezasının suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamayacağının gözetilmemesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın olayın hukuki ihtilaf olduğuna, savunma hakkının kısıtlandığına, cezaevine girdiği için müştekiyle irtibatının kesildiğine ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK"nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki "velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun" sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak; bu aykırılığın yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından 5237 sayılı Kanun"un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkarılıp yerine, "5237 sayılı TCK"nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın c bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" ifadesinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 27/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.