Hukuk Genel Kurulu 2018/256 E. , 2021/570 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yargıtay 16. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 16. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın esastan reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı dava dilekçesinde; kadastro çalışmalarında murisi adına tespit ve tescil edilen 134 ada 3-4-5 parsel sayılı taşınmazların 3959.345m2"lik kısmının, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından müvekkili aleyhine kadastrodan önceki nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında Kamulaştırma Kanunu"nun 36. maddesi gereğince yola terkin edildiğini, süresinde verilen cevap dilekçesinde hak düşürücü sürenin geçtiğini, kamulaştırma bedelinin ödenmediğini ifade ettiğini, dosyaya bakan ve duruşmaya katılan hâkimlerce ileri sürülen iddiaların araştırılmadığını, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)"nın 137, 140 ve 140/5. maddeleri ile tapu siciline hâkim olan ilkelere aykırı karar verildiğini, Kadastro Kanunu"nun 36/A maddesi uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekirken vekâlet ücretine hükmedildiğini, talepten fazla kısmın iptaline karar verilerek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, mülkiyet hakkının kaybolmasında dava dosyasına bakan hâkimlerin HMK"nın 46 ve 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu"nun 93/A maddeleri uyarınca hukukî sorumluluklarının bulunduğunu ileri sürerek 500.000TL manevi tazminatın davanın açıldığı tarihten başlamak üzere en yüksek Devlet yasal mevduat faizi uygulanmak suretiyle ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, mahkemece kanun hükümleri somut olaya tatbik edilerek vicdani kanaat doğrultusunda karar verildiğini, HMK"nın 46. maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Özel Daire Kararı:
6. Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 12.12.2017 tarihli ve 2017/1 E., 2017/1 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı, dava dilekçesi ile murisine ait olup, daha önce kamulaştırılmakla beraber kendilerine kamulaştırma bedeli ödenmeyen taşınmazın bilahare yapılan kadastro tespiti sırasında 134 ada 3 parsel numarası verilerek babası adına tespit ve tescil edildiğini; kamulaştırmaya rağmen lehlerine tespit ve tescil edilen ve halen yol olarak kullanılan taşınmaz hakkında tapu iptali ve tescil davası açıldığını, dava dosyasına bakan ve duruşmaları yöneten hakimlerce 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesindeki yasal düzenleme dikkate alınmadan, hak düşürücü süre geçtikten sonra tapu kayıtlarının iptaline karar verildiğini ve taşınmazların yola terk edildiğini belirterek; Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşen bu karar nedeniyle manevi olarak zarara uğradığından davanın açıldığı tarihten başlamak üzere en yüksek Devlet faizi uygulanmak suretiyle 500.00 TL manevi tazminatın 6100 sayılı HMK"nın 46. maddesi ve 2802 sayılı Hakimler ve savcılar Kanunu"nun 93-A maddesi uyarınca hakimin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak davalı Hazineden alınarak tarafına ödenmesi istemiyle dava açmıştır.
Davalı Hazine vekili asılsız ve yersiz açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi"nden görevsizlik kararıyla Dairemize intikal ettirilen dava dosyasında Dairemizce ön inceleme yapılmış; ilgili dava dosyaları dosyaya getirtilmiş, ihbar edilen hakimler ... ve ... tarafından davaya cevap verilmemiştir.
Dairemizce tüm deliller toplandıktan sonra dosya incelenmiş, davanın hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı manevi tazminata ilişkin olduğu, HMK"nın 46. ve devamı maddeleri hükümleriyle 2802 sayılı Yasa"nın 93/A maddesi uyarınca ikame olunduğu anlaşılmıştır.
Hakimlerin yargısal faaliyetleri nedeniyle sorumlulukları, HMK"nın 46-49. maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasa"da gösterilen sorumluluk nedenleri örnek niteliğinde olmayıp, sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.
Somut olayda sorumluluğa dayanak yapılan olgu, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından davacı ve kardeşlerine karşı açılan tapu iptali ve tescil davasında, hak düşürücü süre geçmiş olduğu halde tapu kaydının A harfiyle gösterilen 3.959,05 metrekarelik kısmının kesinleşmiş kamulaştırma işlemi nedeniyle tapu kaydının iptali ile yol olarak terkin edilmesinden kaynaklanmaktadır. Verilen kararın manevi tazminat doğuracak bir niteliği söz konusu değildir. Nitekim karar Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşmiştir. Kaldı ki, evvelce kamulaştırılarak kamusal nitelikte yola dönüştürülmüş olan taşınmaz bölümü hakkında kadastro sırasında çap kaydı oluşturulması yolsuz tescil niteliğinde olduğu gibi, kamusal nitelikteki yol hakkında düzenlenen tutanağın kesinleşmiş olması da kişiye hiç bir hak bahşetmez. Taşınmaz artık kamu malı niteliğinde yol haline gelmiş olduğundan kamulaştıran idare hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın her zaman tapu kaydının iptalini talep edebilir. Hal böyle olunca, davacının kanıtlanamayan davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 49. maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasının takdir edilerek hüküm altına alınması gerekir. Bu konuda, para cezasında yeniden değerleme oranında yapılması gereken arttırım miktarı ile dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde tutulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davacının kanıtlanamayan davasının reddine,
2- Red kararı nedeniyle taktiren 500.00 TL disiplin para cezasının davacıdan tahsili ile Hazine gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
4- Hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak Hazineye verilmesine…" karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
II. GEREKÇE
8. Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. HMK’nın 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda HMK"nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat davası açma şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacının temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 18.05.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.