10. Hukuk Dairesi 2015/2109 E. , 2016/5383 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, 26.12.2003 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucuna bağlı olarak ölen sigortalı T..H..S..."ın hak sahiplerine bağlanan gelirler ve cenaze ödemesinden oluşan sosyal sigorta yardımlarının 506 sayılı Yasa"nın 26. maddesi uyarınca davalı işverenlerden rücuan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalılara %60, sigortalıya %40 kusur atfeden bilirkişi raporları esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Zararlandırıcı sigorta olayında; devlet adına sosyal güvenlik kanunlarını uygulamakla görevli Sosyal Güvenlik Kurumu birinci kişi, risklerin gerçekleşmesi halinde sigortalının ya da hak sahiplerinin Kurumdan yardım görmesi için primleri ödeyen işveren ikinci kişi konumundadır. Bunun dışında kalanlar ise üçüncü kişi olarak tanımlanmaktadır.
Bu yönde özellikle gözetilmesi gereken önemli bir husus; kamu kurumları kamu hizmeti yaparlar. Kamu kurumları tüzel kişilik olduklarından ve bu kişilik maddi değil soyut bir kişilik olduğundan, kamu hizmetini bizzat yerine getiremezler. Kamu hizmeti, gerçek kişi konumunda olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ve bunların kullandıkları araç ve gereçlerle yerine getirilir. Bunun sonucu olarak, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin veya bunların kullandıkları araç ve gereçlerin kusur, ihmal ve hatalarından dolayı kamu hizmetinin yerine getirildiği sırada kişilerin zarar görmesi halinde meydana gelecek kusur kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Burada, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin hizmetten ayrılabilen kişisel kusurundan bahsetmek kesinlikle mümkün olmayıp, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin bahsedilen kusuru hizmet kusurudur. Belirtilen açıdan, Anayasa’nın 129/5"inci maddesine göre, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken (görevlerini yaparken) işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları rücu edilmek kaydıyla kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine dava açılabilir.
657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın (kişilerin uğradıkları zararlar başlıklı) 13"üncü maddesine göre de, kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar.
Sonuç olarak memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kasıtlı ve kusurlu eylemlerinden dolayı meydana gelen zararlara dayalı tazminat davalarının memurlar ve diğer kamu görevlileri aleyhine değil ancak kamu idaresi aleyhine dava açılabileceğinin kabulü gerekir. Somut olayda davalılardan işletme müdürü ... ve onarım şefi ... yönünden iddialarına konu davalı işyerinde memur sıfatıyla çalıştıkları iddiası araştırılarak bulunacak sonuca göre, memur ve diğer kamu görevlisi statüsünde çalıştıklarının anlaşılması karşısında adı geçen davalılar aleyhine husumet yöneltilmesi mümkün olmayıp, ancak işveren idare aleyhine dava açılabileceği dikkate alınmalı ve bu şekilde memur ve diğer kamu görevlisi statüsünde olduğu belirlenenlere husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığı gözetilmelidir. Ayrıca somut olayda, olay günü tahliye kapağının arızasını gidermeye çalışan sigortalının ayağının kayması sonucu rögara düşmesi neticesinde gerçekleşen künt kafa travmasına ölüm olayı sebebiyle alınan, ilk bilirkişi raporunda asıl işveren ..."nün %40 (%5"i davalı işletme müdürü, %5"i davalı onarım şefi) alt işveren H... Ltd. Şti."nin kusurunun %20 (%5"i davalı şirket yetkilisi) ve sigortalıya %40 kusur atfedildiği, ikinci bilirkişi raporunda ise asıl işveren ..."nün %30 (%5"i davalı işletme müdürü, %5"i davalı onarım şefi) alt işveren H...Ltd. Şti."nin kusurunu %30 (%5"i davalı şirket yetkilisi) ve sigortalının da %40 kusurlu bulunduğunun belirtildiği anlaşılmakta olup, kusur raporları arasındaki bariz çelişkinin giderilmediği ve hangi raporun hükme esas teşkil edildiğinin belirtilmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yukarıda belirtilen esaslara uyularak, soyut ifadelere dayanmayan, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerekeceği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı ve dayanağı mevzuat hükümleri ayrıntılarıyla irdelenerek, mevcut çelişkiyi giderecek şekilde, iş kazasının olduğu meslek kolu ile iş ve işçi güvenliği konusunda uzman bilirkişi kurulundan alınacak kusur raporu ile sonuca gidilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanlış değerlendirme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde davalılara iadesine, 11.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.