8. Hukuk Dairesi 2011/4802 E. , 2012/1392 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil, elatmanın önlenmesi ve kal
... ile ... ve ... aralarındaki tescil, elatmanın önlenmesi ve kal davasının reddine dair Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 18.02.2011 gün ve 244/32 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde, mevkii ve sınırlarını açıkladığı 5.000 m2 bir parça taşınmazın 1989 yılından beri davacının zilyetliğinde iken davalılardan ..."ın ev yaparak ve ..."ın ise duvar örerek taşınmaza elattıklarını açıklayarak, davalıların vaki müdahalesinin önlenmesine ve taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... ve davalı ... vekilleri davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davaya konu taşınmazın 37 parsel içinde kalıp davacı ve davalılar dışındaki üçüncü şahıslar adına tapuda kayıtlı olup pasif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekilinin dava konusu ettiği taşınmaz dava dilekçesi ve dosya kapsamına göre 37 parsel olmayıp bu parselin batısında bulunan mahkemece niteliği belirlenmeyen taşınmazdır. Davacı vekili davacının zilyetliğinde bulunan taşınmazın tapuya kayıtlı olmadığını ileri sürmüş olduğuna göre dava, taşınmaz mal üzerinde zilyetlikten başka hakkı bulunmayan kimsenin TMK.nun 981 ve devamı maddelerine göre açtığı zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Dava, başlangıçta Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmış olup, anılan mahkemenin 16.02.2009 tarih, 2009/578 Esas, 2009/296 Karar sayılı kararıyla davanın değeri itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle Sulh Hukuk Mahkemesinin görevsizliğine, dosyanın görevli ve yetkili Antalya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olup, anılan hükmün temyizi üzerine, Dairenin 17.09.2009 tarih ve 2009/3133 Esas, 2009/4228 Karar sayılı ilamı ile davacının talebinin "zilyetliğin korunması," "tescil" "meni müdahale ve kal" isteklerinden hangisi olduğu açıklattırılmadan, duruşma günü belirlenmeksizin tensiple birlikte uyuşmazlığın mülkiyetten kaynaklandığının kabulü ile görevsizlik kararı vermek doğru olmadığından bozmaya sevk edilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesince bozma ilamını uyularak yapılan yargılama sonucunda 11.03.2010 tarih ve 2009/2143 Esas, 2010/336 Karar sayısı ile davanın Antalya Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesi ile Sulh Hukuk Mahkemesinin görevsizliğine, dosyanın görevli ve yetkili Antalya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm, temyiz yoluna başvurulmadan 26.04.2010 tarihinde karar kesinleşmiştir.
Davacı, 07.05.2010 tarihli dilekçesiyle dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir. HUMK.nun 193/3. fıkrasında, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine, davacının karşı tarafa görevli veya yetkili mahkemede tebligat yaptırmasının zorunlu olduğu açıklanmış, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, her iki halde kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren 10 gün içinde yeniden dilekçe verilmesi veya yeniden çağrı kağıdı tebliğ ettirilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Görüldüğü gibi kararın kesinleştiği 26.04.2010 tarihinden itibaren HUMK. nun 193/3. fıkrasında öngörülen 10 günlük hak düşürücü süre geçirildikten sonra davacı tarafından 07.05.2010 tarihinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi istemiştir. Dosya üzerinde yapılan incelemede sürenin geçirilmiş bulunması nedeniyle dava için yatırılmış yeni bir harç vs. de söz konusu değildir.
O halde, 6100 sayılı HMK Geciçi 1. maddesine göre aynı kanunun görev ve yargı yoluna ilişkin hükümleri 1086 sayılı Yasanın yürürlükte olduğu tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından HUMK. nun 193/3. fıkrasında öngörülen 10 günlük süre geçirildikten sonra dosyanın görevli ve yetkili Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği gözetilerek aynı maddenin son fıkrası uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 01.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.