Esas No: 2021/2115
Karar No: 2022/6667
Karar Tarihi: 05.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2115 Esas 2022/6667 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada davacı, marka haklarının davalı tarafından ihlal edildiği gerekçesiyle dava açmıştır. Mahkeme, davacıya ait markanın tescilli olduğunu ve davalı tarafından yapılan ticari faaliyetlerin doğrudan tecavüz niteliğinde olduğunu belirterek davanın kabulüne karar vermiştir. Davalı vekili, karara istinaf başvurusunda bulunmuş, ancak istinaf istemi reddedilmiştir. Davalı vekili bu karara karşı da temyiz başvurusunda bulunmuş, ancak sadece birleşen dava yönünden sair temyiz itirazları kabul edilmiş, asıl dava yönünden temyiz itirazları reddedilmiştir. Birleşen dava kapsamında ise davalının markası hakkında hükümsüzlük kararı verilmiştir. Ancak bu kararın kanun maddelerine göre hatalı olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Kararda, benzer ürün ve emtia sınıflarına sahip markaların benzerlik yönünden değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapılmıştır. Kararda uygulanan kanun maddeleri ise HMK'nın 353/b-1 ve 373/1 maddeleridir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
BİRLEŞEN DAVA : ANTALYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NİN 2017/55 ESAS
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 28.05.2019 tarih ve 2016/628 E- 2019/273 K. sayılı kararın asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 08.12.2020 tarih ve 2019/2263 E- 2020/1599 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, “... Ayna” markasının TPMK nezdinde davacı adına tescilli olduğunu, davalının davacı adına kayıtlı markayı izinsiz olarak kullanıp marka haklarını ihlal ettiğini, bu durumun önlenmesi için davalıya 02.05.2016 tarihinde ihtarname gönderildiğini, davalı hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2016/920 sayılı dosyasından yargılamanın devam ettiğini, davalının davacının tanınmışlığından ve tecrübesinden faydalanmaya çalıştığını, yine davalının kusur ve olumsuzluklarının davacının ticari faaliyetlerine de yansıdığını, bu kullanım sebebiyle davacının manevi zararının mevcut olduğunu ileri sürerek, davanın kabulü ile söz konusu markaya tecavüz fillerinin durdurulmasına ve giderilmesine, davalı tarafından kullanılan ve üzerinde marka bulunan araçlara el konulmasına ve marka yazılarının silinmesine, kararın gazetede ilanına, şimdilik 2.000,00 TL manevi tazminatın ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 07.05.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davacının cam üreticisi olduğunu, “... Ayna” markasının davacı adına tescilli olduğunu, davacının 12/12/1984 yılından beri faaliyet gösterdiğini, davalının “... ...” ibareli markayı tescil ettirdiğini öğrendiğini, davalının davacının tanınmışlığından ve markasından faydalanmaya çalıştığını ileri sürerek, davalı adına tescili yapılan markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, davacı ile davalının uğraşlarının ayrı olduğunu, davacının camın işlenmesi ile ilgilendiğini, davalının ise yapılmış ve imal edilmiş camları kapı ve pencerelere takmakla uğraştığını, imal edilmiş olarak gelen camın kapı ve pencerelere takılması neticesinde davacının ne gibi zarara uğradığının gerekçelendirilmesi gerektiğini, davacının levhasında “... Ayna MCA” yazdığını, davalının ise...yazdığını bu durumun bile markaya tecavüzün olmadığının ispatı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait 2015/52047 nolu markanın 09. sınıfında tescilli olduğu, davalıya ait 2016/43139 nolu markanın ise 35. sınıf kapsamında tescilli olduğu, davalı tarafından “...” ibaresi ve “....net” internet sayfası ile oluşturulan ticari faaliyetlerinin davacıya ait markaya doğrudan tecavüz niteliğinde olduğu gerekçeleriyle her iki dava yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, asıl ve birleşen davada davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait 2015/52047 nolu markanın 09. sınıfında tescilli olduğu, davalıya ait 2016/43139 nolu markanın ise 35. sınıf kapsamında tescilli olduğu, davalı tarafından “...” ibaresi ile yapılan ticari faaliyetinin davacıya ait markaya doğrudan tecavüz niteliğinde olduğu, karıştırılma ve aynı sektörde olması nedeniyle markaların ilişkilendirme ihtimalinin mevcut olduğu, davacı markasının tescil tarihinin daha eski tarihli olduğu, davalının eskiye dair kullanım iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından asıl ve birleşen davada davalı vekilinin asıl davaya ilişkin tüm temyiz itirazlarının, birleşen davaya ilişkin ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Birleşen dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece hükmü esas alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 17.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda tarafların markalarına ilişkin karşılaştırma yapılmış, mahkemece de markaların ilişkilendirme ihtimali olduğu belirtilmiş ise de 556 sayılı KHK’nın 8/1-b kapsamında bir değerlendirme yapılması halinde benzer bulunan markaların tescil edildikleri yahut tescili istenen ürün ve emtia sınıfları bakımından da benzerlik bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir. Her ne kadar 02.08.2017 tarihli bilirkişi raporunda benzer ürün grupları bakımından ayrıştırma yapılmış ve ayrık bulunan sınıflar işaret edilmiş ise de mahkemece davalı markasının tümden hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Bu durumda davalı markasının, hükümsüzlük şartları oluşmayan davacı emtia sınıfları ile ayrışan ürün grupları bakımından hüküm yerinde değerlendirme yapılmaksızın hükümsüzlük kararı verilmesi doğru olmamış anılan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalının asıl davaya ilişkin tüm temyiz itirazlarının, birleşen davaya ilişkin ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 98,72 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl dava yönünden-asıl davada davalıdan alınmasına, 05/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.