Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/26667
Karar No: 2016/5360
Karar Tarihi: 11.04.2016

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/26667 Esas 2016/5360 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/26667 E.  ,  2016/5360 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, 05.12.2004 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle sürekli iş göremez hale gelen sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan diğer sosyal sigorta yardımlarından oluşan kurum zararının davalılardan rücuan tazmini istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın reddine, karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya haksahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22. maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı (Anayasa Mahkemesinin 23.11.2006 tarihli ve E:2003/10 K:2006/106 sayılı Kararı ile bu fıkrada geçen “sigortalı veya haksahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” bölümü iptal edilmiştir.) Kurumca işverene ödettirilir.…İş kazası veya meslek hastalığı, 3. birkişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3. kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir.” düzenlemesine göre; davaya konu iş kazasında kusurlu olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığı sorumludur.
    Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasanın 26., 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu
    kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
    Eldeki davada, 05.12.2004 tarihinde meydana gelen olay ile ilgili olarak aldırılan Kusur raporlarından ilkinde davalılardan ...’e kusur isnad edilmiş iken, ikincisinde herhangi bir kusur verilmemesi nedeniyle oluşan çelişki giderilmeksizin karar verilmesi isabetsizdir.
    2-Davaya konu olay nedeniyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerince tutulan 28.04.2005 tarihli raporda olayın meydana geldiği adreste faaliyet gösteren davadışı Kipaş Denim İşletmeleri Aş.’nin işveren davalılardan ...’ün de alt işveren olduğu kabul edilmiş iken, Sosyal Güvenlik Kurumu Teftişinde Kipaş Denim İşletmeleri AŞ’nin asıl işveren olup, davalılardan Zafer’in taşeron sıfatının bulunmadığının kabul edildiği, oysa olay nedeniyle dinlenen tanık ifadelerinde işverenlerinin Zafer olduğunun belirtildiği, ayrıca olaydan hemen sonra düzenlenen vizite kağıdında işveren imzası altında ... ile birlikte Kipaş Denim İşletmeleri Aş. ibarelerinin yazıldığı, buna göre davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Yasanın 26 ve 87. Maddeleri kapsamında, öncelikle halledilmesi gereken sorun, davalı ... ile dava dışı Kipaş Denim İşletmeleri Aş. arasında asıl işveren-taşeron ilişkisi olup olmadığının saptanmasıdır.
    506 sayılı Kanunun 87. maddesi hükmüne göre aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
    Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
    İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
    Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise; asıl işverenden istenilen işin, asıl iş ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
    Mahkemece, açıklanan hususlar çerçevesinde öncelikle davalı ... ile Kipaş Denim İşletmeleri Aş arasında yapılan tüm sözleşmeler celbedilerek, hukuki ilişki irdelenmeli, olayın meydana geldiği işyerinin kimin adına tescilli olduğu ve taşeron kaydının bulunup bulunmadığı, sigortalının işe giriş bildirgesinin kim tarafından tanzim edildiği, davalı ... ile Kipaş Aş arasında ortaklık veya başkaca herhangi bir organik bağın bulunup bulunmadığı araştırılmalı ve aralarında asıl işveren taşeron ilişkisi irdelendikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, aldırılan kusur raporunda davalıların kusursuzluğundan hareketle yazılı şekilde eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulması isabetsizdir.
    3-Diğer taraftan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hâkimi kesinleşen ceza mahkemesi
    kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hâkiminin, ceza hâkiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkûmiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61 ) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 gün 2011/19–639 Esas, 2012/30 Kararı; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 2009/4–13 Esas, 2009/12 Karar; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.04.2010 gün ve 2010/2–76 Esas, 2010/77 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere düşme, takipsizlik, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar kesinleşmiş mahkûmiyet kararları olarak kabul edilemeyecektir.
    Eldeki davada ise meydana gelen olayla ilgili olarak açılan bir ceza davasının varlığı anlaşılmakta olup, maddi olgunun belirlenebilmesi bakımından, bu davanın sonucunun beklenilmesi ve kesinleşmesi halinde ceza davasında mahkûm olan kişilere de kusur izafesinin gerektiği hususları dikkate alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    4-Diğer taraftan, dava dilekçesine ekli belgelerden kurum sigortalısının hak sahiplerine bağlandığı belirtilen peşin değerli gelirler tablosu ile yargılama sırasında kurumdan cevabi yazı ile gelen belgelerdeki peşin değerli gelirler tablosu arasında fark olduğu anlaşılmakta olup, bu durum karşısında sigortalının ikinci bir iş kazasına uğrayıp uğramadığı veya sigortalı hakkında iş göremezlik geliri yanında, aylığın da bağlanıp bağlanmadığı hususu ve 506 sayılı Yasanın 92"nci maddesi kapsamında bağlanan gelirlerde herhangi bir değişikliğin olup olmadığının da kurumdan sorulması suretiyle peşin değerlere ilişkin tablolar arasındaki farkın nereden kaynaklandığı hususunun araştırılmaması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.04.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi