Yanlar arasında görülen tapu iptal ve tescil veya tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.2.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat M.. E.. E.. ile temyiz edilen vekili Avukat E.. Ö..Ş.. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tazminat isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı şirketin çekişme konusu 17, 22, 72, 73, 74, 282 ve 283 parsel sayılı taşınmazları 25.09.2008 tarihli akitle davalı F..’e satış suretiyle temlik ettiği, onun da, anılan taşınmazlardan 72, 73, 74, 282 ve 283 parsel sayılı taşınmazları dava tarihinden önce 18.02.2009 tarihli akitle dava dışı B.. Ç..’a satış suretiyle devrettiği, yine dava tarihinden sonra da, 17 ve 22 parsel sayılı taşınmazları 22.10 2010 tarihli akitle satış suretiyle dava dışı A.. Ö..’ya temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Davacı, dava konusu taşınmazların ....Şirketler Grubunun tasfiye süreci kapsamında davalı Filiz’e satış suretiyle temlikinin yapıldığını, bu kapsamda yapılacak sözleşmenin davalı tarafça imzalanacağı inanç ve saiki ile hareket ettiklerini, ancak ihtara rağmen hakim ortaklardan olan davalının eşi B.. Ö..’ın “.....Şirketler Grubu Ortaklığın Tasfiyesi ve Şirket Hisse Devir” sözleşmesini imzalamadığını, değerlerin denkleştirilmesi bakımından nakit ödemelerin de yapılmadığı gibi dava konusu taşınmazların bedelinin de kendilerine ödenmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş 1086 sayılı HUMK."nun l86. ve 6100 sayılı HMK.nun 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulî işlemler düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
Bu usul kuralının kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır.
O halde, dava konusu 17 ve 22 parsel sayılı taşınmazların dava dışı kişiye temlik edilmesi nedeniyle HUMK."nun 186. maddesi (6100 sayılı HMK."nun 125. maddesi) hükmü uyarınca davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceklerinin sorulması ve bu yöndeki usulü eksikliğin giderildikten sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekeceği açıktır.
Diğer taraftan; bilindiği üzere, tapu iptali ve tescil davaları kayıt malikine husumet yöneltilmek suretiyle açılır.
Somut olayda; dosya kapsamı ve yukarıda açıklandığı şekilde dava konusu 72, 73, 74, 282 ve 283 parsel sayılı taşınmazların davalı F..tarafından dava tarihinden önce dava dışı kişiye temlik edildiği sabit olup, kayıt maliki B.. Ç..’a yönelik bir dava açılmadığına göre mahkemece, tapu iptali ve tescil isteğinin anılan taşınmazlar bakımından reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Ancak, davacının hata, hile ve gabin iddiası ile açtığı davada tazminat isteğinde de bulunduğu gözetildiğinde, bu isteği yönünden mahkemece, yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Öyleyse, davacıya tanıklarını bildirmesi için imkan tanınması, tanıkların bildirilmesi halinde usulüne uygun davetiye gönderilerek taraf tanıklarının dinlenmesi, taraflar arasında .... Şirketler Grubunun tasfiyesi süreci ile ilgili varlığı bildirilen görülmekte olan diğer dava dosyalarının mahkemesinden istenip incelenmesi, böylece, dava konusu 72, 73, 74, 282 ve 283 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davacının tazminat isteğine yönelik gerekli araştırma ve inceleme yapılarak, toplanan delillerin, dinlenecek tanık beyanları ile birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile noksan soruşturmayla yetinilerek, davacıya tanıklarını bildirme ve dinletme imkanı da tanınmadan yazılı biçimde hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 26.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.