Esas No: 2022/5154
Karar No: 2022/6730
Karar Tarihi: 06.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/5154 Esas 2022/6730 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen karar, Hukuk Dairesi tarafından onanmıştır. Davacı vekili dağıtım sözleşmesinin feshi sebebiyle davalı şirket adına olan \"Benzamycin\" ve \"Benzaclin\" ürünlerinin ruhsat tescillerinin iptali ile davacı adına tesciline ve dava konusu ürün ruhsat orjinallerinin davalı tarafından Sağlık Bakanlığı'na iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise dava konusu olan ürünlerin ruhsatlandırılmasının başarı ile tamamlandığını ve davacının kötü niyetli tutumu nedeniyle henüz Türkiye'ye ithal edilmediğini ileri sürmüştür. Daire, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmediğine karar vererek, istemi reddetmiştir. Kararda, HUMK 442 maddesi ve takdiren 709,50 TL para cezasına da değinilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 13.04.2017 gün ve 2014/1897 - 2017/374 sayılı kararı onayan Daire'nin 08.02.2022 gün ve 2020/6756 - 2022/892 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında 25.12.1997 tarihinde imzalanan "Dağıtım sözleşmesinin 31.12.2003 tarihine kadar uzatıldığını, bu sürenin sonunda iş idaresinin seyrine dayanarak ve sözleşme çerçevesinde 1 yıllık süreler ile uzatılmış olduğunu, sözleşmenin devamında yarar görülmeyerek 08.06.2009 tarihli ihtarname ile 31.12.2009 tarihi itibariyle sözleşmeyi feshettiklerinin davalıya bildirildiğini, davalının fesih tarihi itibariyle edimlerini yerine getirmediğini, ruhsatları devretmediğini ve davacının maliki olduğu her türlü hakkı haksız bir şekilde kullanmaya devam ettiğini, sözleşmenin 2.1-b ve 11.7-h maddeleri gereğince, fesih halinde davalının tüm ürün tescillerini, izinlerini veya ruhsatlarını davacıya devretmesi gerektiğini, "Beşeri Tıbbi Ürünler Yönetmeliği" uyarınca ruhsat değişiklikleri halinde ya mevcut ruhsat sahibinin, ruhsat orjinalini iade ettiğini bildiren yazısını veya mevcut ruhsat sahibinin yetkisinin kalmadığını gösteren mahkeme kararının sunulması gerektiğini, Yönetmeliğin 20. maddesinde ruhsatlandırılan aynı formül ve farmasötik şekilde ürün için farklı bir ticari isim ile de olsa ikinci bir yerli veya ithal ruhsatı verilmeyeceğinden davacının sahibi olduğu ürünü ruhsatlandırılamadığını ileri sürerek dağıtım sözleşmesinin feshi sebebiyle davalı şirket adına olan "Benzamycin" ve "Benzaclin" ürünlerinin ruhsat tescillerinin iptali ile davacı adına tesciline, davalı üzerinde gözüken dava konusu ürün ruhsat orjinallerinin davalı tarafından Sağlık Bakanlığı'na iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Benzamycin ve Benzaclin adlı farmasötik ürünlerin ruhsatlandırılmasının davalı tarafça başarı ile tamamlandığını, Benzaclin adlı ürünün ruhsatı 2007 yılında davalı adına tescil edilmesine rağmen davacının kötü niyetli tutumu nedeniyle henüz Türkiye'ye ithal edilmediğini, davacı ile davalı arasında 14/07/1993 tarihinde 5 yıl süreli "Tek Yetkili Satıcılık" sözleşmesi ile Benzamycin adlı ürünün Türkiye'de satışı, dağıtımı ve pazarlaması konusunda sözleşme imzalandığını, sözleşmenin bitiminden veya yenilemenin bitiminden 6 ay önce taraflardan birinin yazılı bildirimi ile sözleşmenin 1 yıl daha geçerli olacağına dair hükmün hiçbir zaman uygulanmadığını, sözleşmenin belirsiz süreli sayılacağını, 08/06/2009 tarihli fesih ihtarında Benzamycin adlı üründen bahsedilmesine rağmen Benzaclin adlı üründen bahsedilmediğini, geçerli bir fesih ihbarı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce onanmıştır.
Bu kez davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, alınması gereken 168,30 TL karar düzeltme harcı peşin ödenmiş olduğundan yeniden alınmasına yer olmadığına, 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca, takdiren 709,50 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 06/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.