10. Hukuk Dairesi 2019/6219 E. , 2021/3161 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
...
Dava, yurtdışı hizmetlerini borçlanabileceğinin ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 22.06.2000 tarih ve 2000/962 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Türk Vatandaşlığından çıkmasına izin verildiğini, davacının Alman vatandaşı olduğunu, daha sonra davacının tekrar Türk Vatandaşlığı için başvuruda bulunduğunu, Bakanlar Kurulunun 22.08.2001 tarih 2001/2987 sayılı kararıyla tekrar Türk Vatandaşlığını kazandığını, 2007 yılında davalı Kuruma başvuru yapan davacının yurt dışındaki hizmetlerinin karşılığı olarak borçlanma talebinde bulunduğunu, davalı Kurum tarafından başvurusunun kabul edildiğini, borç tahakkuku işlemi yapıldığını, davacının tahakkuk ettirilen prim borçlarının tamamını ödendiğini, hizmet süresi ve yaş haddini dolduran davacının davalı Kuruma başvuru yaptığını, davalı Kurum tarafından bu talebinin reddedildiğini, vekaleten davalı Kuruma tekraren başvuru yapıldığını, borçlanma talebinin yapıldığı ve primlerin ödendiği tarihlerde davacının Türk Vatandaşı olduğunu, borçlanmanın geçerli olduğunu, primlerin ödendiğini beyan ederek dosyanın yeniden incelenmesi ve emeklilik işlemlerinin yapılmasını talep edildiğini, bu talebin davalı Kurumca reddedildiğini, söz konusu bu işlemlerin hukuka aykırı olduğunu, her ne kadar davacının Türk Vatandaşı olmasa dahi borçlanma başvurusunu yaptığı ve pirimlerini ödediği tarihte Türk Vatandaşı olduğunu, Türk Vatandaşlığının kaybedilmiş olmasının sosyal güvenlik haklarının kaybedilmesi sonucunu doğurmadığını, Sosyal Güvenlik Hakkının Anayasal bir hak olduğunu, tüm bu nedenlerle davalı Kurumun müvekkilinin yurt dışı hizmetlerinin borçlanmasına ilişkin işleminin iptaline ilişkin işlemin iptaline, davacının borçlanmasının geçerli sayılmasına ve emekliliğe hak kazandığının tespitine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava konusu etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı ...’in 20.06.2017 tarihli dilekçesine istinaden 5201200709196 sigorta sicil numaralı dosyasının müvekkili Kurumca tetkik edilmiş olduğunu, davacının nüfus kayıtlarında "5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 40.maddesi uyarınca Bakanlar Kurulunun 22.08.2001 tarihli ve 2987 sayılı yeniden Türk Vatandaşlığını kazanma kararı iptal edilmiştir" ibaresi yer aldığı görüldüğünü Bunun üzerine davacı ...’in 19.12.2007 tarihli yurtdışı borçlanma tahakkukunun Türk Vatandaşı olmadığı süreler düşülerek yeniden düzenlendiğini, davacının emekli olabilmesi için 25 yıl 49 yaş 5300 gün şartlarını yerine getirmesi gerektiğini, davacının Türk Vatandaşı olmadığı süreler düşülerek yeniden düzenlendiğinde 20.05.1986 - 30.04.2009 tarihleri arasında toplam 4157 günü bulunduğunu, bu sebeple davacının 11.07.2017 tarihli aylık talebinin 5300 gün şartını yerine getirmediğinden müvekkili Kurumca 13.07.2017 tarih 3725844 sayılı yazı ile reddedildiğini tüm bu nedenlerle haksız ve yersiz açılmış olan davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
B-BAM KARARI
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi, usul ve esas açısından İlk Derece Mahkemesi kararını yerinde bulmak suretiyle; ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
... vekili, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki 3201 sayılı Kanunun “Amaç ve kapsam” başlığını taşıyan 1’inci maddesinde; 18 yaşını doldurmuş Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen sürelerin, Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceğini hüküm altına almıştır.
25.04.2001 tarihinde Türk vatandaşlığını kaybeden ve akabinde 21.03.2002 tarihinde Türk vatandaşlığını tekrar kazanan dvacının, 19.12.2007 tarihli borçlanma talebine istinaden davalı Kurum tarafından 20.05.1986 - 24.11.2007 tarihleri arası yurtdışı çalışmalarının 4/1-a kapsamında borçlanması yönünde tahakkuk oluşturulduğu, 13.06.2014 tarihinde 21.03.2002 tarihinde kazanılan Türk vatandaşlığının iptali üzerine 25.04.2001 tarihi itibariyle borçlanılan sürelerin iptal edilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, Bakanlar Kurulu’nun 21.03.2002 tarihli Türk Vatandaşlığını kazanma kararına karşı davacı tarafından Danıştay 10. Dairesi’nin 2009/15448 esasında açılan davanın 24.10.2013 gün ve 2013/7367K sayılı kararı ile dava konusu 22.08.2001 tarih ve 2001/2987 sayılı Bakanlar Kurulu kararın davacıya ilişkin kısmın iptaline karar verildiği, kararın nüfus müdürlüğünce 13.06.2014 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda Mahkemece, idari yargı kararı ve 3201 sayılı kanunun 1. maddesi gözetilerek karar verilmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ve benimsenen ilkeler kapsamında, uyuşmazlık konusu husus yeniden usulunce incelenip, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesine, 11.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.