BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/114 Esas 2019/10 Karar Sayılı İlamı
Esas No: 2018/114
Karar No: 2019/10
Karar Tarihi: 09.01.2019
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/114 Esas 2019/10 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen Tazminat (Rücuen Tazminat) davasında davalı şirketin ortakları olan davacı ve davalı arasında şirketin kamu borcunun ödenmesi sebebiyle rücuen tahsili istenmiştir. Mahkeme, temsilcinin ödediği vergi için asıl mükellefe rücu etme hakkı bulunduğunu ve davalının ortaklık payı oranında ödenen kamu borcundan sorumlu olduğunu belirterek, davanın kabulüne hükmetmiştir. Kararda, 6183 Sayılı kanunun 35. maddesine referans verilmiştir. Bu madde, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağını belirtir. Ayrıca, limited şirket ve kollektif şirketlerde temsilcilerin kamu alacaklarından sorumluluğunun ortaklık sıfatına bağlı olduğu ifade edilmiştir. Kararın yasal faizi, harç tutarları ve vekalet ücretleri ayrıca belirtilmiştir.T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/114 Esas
KARAR NO : 2019/10
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/02/2018
KARAR TARİHİ : 09/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Müvekkili ile davalının dava dışı ...isimli firmanın %50 pay ortağı olduklarını, 31/12/2007 tarihinde şirketi tasfiye kararı aldıklarını bu kararı ticaret sicil müdürlüğüne baş vurarak onaylattıklarını, bu gelişmeden sonra davalının tasfiye halindeki şirketin tasfiye memuru olduğunu, tasfiye memurur olarak görevlendirilen davalının sorumlulklarını yerine getirmediğini, vergi borcu çıktığnıı ve müvekkilinin bu durumu vergi dairesi memuru tarafından öğrendiğini, tasfiye memuru olan davalı tarafından herhangi bir şekilde bilgilendirilmediğini, müvekkilinin bu borcun tamamını ödediğini, davalı tarafın hissesine düşün 5.543,00 TL'nin tahsili amacıyla bu davayı açtıklarını ileri sürerek davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Öncelikle davacının talepleri hakkında zamanaşımı itirazında bulunduklarını, bu nedenle hakdüşürücü süre geçtikten sonra açılan iş bu davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkilininde %50 hissedarı olduğu ... Ltd. Şti. 06.10.2005 tarihinde kurulduğunu, ortaklardan ... şirket müdürü sıfatı ile ilgili şirketi tüm imza yetkileri de kendisinde olmak üzere yönettiğini, anlaşmazlıklar ve yönetimsel sebepler ile 31.12.2007 tarihinde tasfiye kararı alınmış ve davacı ...'ın hiçbir şekilde tasfiye işlemlerine müdahil olmaması üzerine tasfiye sürecini tasfiye memuru olarak müvekkil ... üstlendiğini, tasfiye için gerekli tüm masraflarda müvekkil tarafından yapılmak zorunda kalındığını, tasfiye süreci ile ilgili 18.05.2009 tarihinde davacının müvekkilni ibra ettiğini, (Ek:1) Müvekkilim tasfiye ile ilgili tüm bu sorumluluklarını yerine getirmesi nedeniyle 25.05.2009 tarihinde tasfiye süreci tamamlanmış ve bu husus ... Vergi Dairesi tarafından tutulan ... tarihli tutanak ile onaylandığını, herhangi bir borç yada başka bir eksiklik olması durumunda tasfiyenin ilgili vergi dairesince onaylanmayacağı gerçeği karşısında müvekkilin bu süreçle ilgili herhangi bir borcu ve sorumluluğu kalmadığını, tasfiye sürecinde vergi, ticaret odası, noter harçları ve bu işleri takip eden mali müşavir ücretleri müvekkil tarafından karşılandığından bu ödemelerle ilgili fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacının taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, tasfiyesi sona eren ve ticaret sicilinden terkin edilen şirketin kamu borcunun limited şirket ortağı tarafından ödenmesi sebebiyle rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Ticaret sicil müdürlüğü cevabi yazısından tarafların tasfiye sebebiyle 25/05/2009 da sicilden terkin edilen şirketin ortakları olduğu, davalının tasfiye memuru; davacının şirket yetkilisi olduğu, davacının şirketin kamu borcu nedeniyle dava tarihinden önce 11.945,91 TL ödeme yaptığı anlaşılmaktadır.
6183 Sayılı kanunun 35.maddesi "Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur."
Temsilcinin ödediği vergi için asıl mükellefe rücu etme hakkı bulunmaktadır. Ödenen kamu alacağının asıl mükelleften tahsil imkanının bulunmadığı anlaşıldığı takdirde limited şirket ve kollektif şirketlerde temsilcilerin kamu alacaklarından sorumluluğu ortaklık sıfatına bağlı bulunduğundan ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/11584 Esas 2016/8347 Karar sayılı emsal ilamı) davalının ortaklık payı oranında ödenen kamu borcunun %50'sinden sorumlu olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
5.543,30 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan harçlar tarifesine göre tahsil edilmesi gereken harç 377,49 TL'den 94,67 TL'nin mahsubu ile bakiye 282,82 TL'nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat masrafı 185,00 TL mahsup edilen harç 94,67 TL olmak üzere toplam 279,67 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre hesap ve takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 09/01/2019
Katip ...
¸(e-imzalıdır)
Hakim ...
¸(e-imzalıdır)
