15. Hukuk Dairesi 2019/2989 E. , 2020/2223 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Birleşen 2013/345 Esas sayılı davada
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı-birleşen dosya davacısı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davalı-birleşen dosya davacısı asil ... geldi. Davacı-birleşen dosya davalısı vekili ve davalı-birleşen dosya davacısı vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı-birleşen dosya davacısı asil dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Asıl ve birleşen dava, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanmış olup, yüklenici tarafından açılan asıl dava sözleşme uyarınca devredilmesi gerektiği halde devredilmeyen bağımsız bölümlerdeki davalı hisselerine ait tapu kayıtlarının iptâl ve tescili, arsa sahibi tarafından yüklenici aleyhine açılıp birleşen dava ise işin eksik ve kusurlu yapılması nedeniyle sözleşmenin ifası zımnında inşaatın yıkılıp yeniden yapılması, mümkün olmazsa binanın yıkım ve yeniden inşaatın yapılması için gereken bedel ile taşınmazın kullanımından mahrum kalınacak zararın tespit ve tahsili istemlerine ilişkindir. Mahkemece davaların birleştirilerek yapılan yargılaması sonucunda asıl davanın esastan, birleşen davanın zamanaşımı yönünden reddine dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davacı-birleşen dosya davalısı yüklenici ...’nün tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Dava-birleşen dosya davacısı arsa sahibinin temyiz itirazlarına gelince;
Sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126/4. maddesinde yüklenicinin kastı veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş, bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere eser sözleşmesinden kaynaklanan tüm davaların 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, birleşen davanın açıldığı tarihte yürürlüğe girmiş bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147/6. maddesinde yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacakların 5 yıllık zamanaşımı
süresine tabi olduğu belirtilmiştir. Bu hükümlere göre yüklenicinin yükümlülükleri ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi yerine getirmemiş olduğu ve bilhassa ayıplı malzeme kullanarak ayıplı iş meydana getirdiği hallerde BK’nun 126/4 ile TBK’nun 147/6. maddelerindeki 5 yıllık değil, BK’nın 125 ile TBK’nın 146. maddelerindeki 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Yapı kullanma izin belgesinin alındığı tarih mahkemenin de kabulünde olduğu gibi 24.08.2007 olup birleşen dava 08.10.2013 tarihinde açılmıştır. Yargıtay bozması üzerine yapılan araştırma ve alınan bilirkişi raporları ve ek raporlarında yüklenicinin ağır kusuru ile yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmediği, ayıplı malzeme kullanarak ayıplı bir iş meydana getirdiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece birleşen dava yönünden yüklenicinin ağır kusuru ile sözleşmeyi gereği gibi yerine getirmemesi, ayıplı malzeme kullanıp ayıplı imalât yapmış olması sebebiyle zamanaşımı süresi 10 yıl olacağı ve yapı kullanma izin belgesinin alındığı 24.08.2007 tarihinden birleşen davanın açıldığı 08.10.2013 tarihine kadar 10 yıllık zamanaşımı süresi geçmemiş olduğundan zamanaşımı definin reddedilip işin esası incelendikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile birleşen davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı-birleşen dosya davalısı yüklenicinin tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davalı-birleşen dosya davacısı arsa sahibi ...’un birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile birleşen davada kurulan hükmün davalı-birleşen dosya davacısı arsa sahibi ... yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilmediğinden arsa sahibi yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı-birleşen dosya davalısından alınmasına, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davalı-birleşen dosya davacısına iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 10.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.