MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : a-TCK"nın 204/1, 62, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet (ayrı ayrı)
b-TCK"nın 158/1-f, 62, 52/2-4, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet (ayrı ayrı)

Resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen mahkumiyet hükümleri sanıklar tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık ...’ın, .... Şirketi yetkilisi iken 14/11/2005 tarihinde şirket yetkilerini devretmesine rağmen, elinde boş olarak bulunan suça konu çeki başkasına imzalattırıp diğer sanıkla eylem ve fikir birliği içinde hareket etmek suretiyle katılana verip karşılığında hayvan alarak nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda, sanık, katılan ve tanık beyanları, bilirkişi raporları ile dosya kapsamına göre, suçların sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik bulunmamıştır.
... Ceza Genel Kurulu"nun 11/07/2014 tarih ve 2013/15-782 Esas ve 2014/355 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere çekin hile unsuru olarak kullanılmasının daha ağır bir cezayı gerektirmesinin nedeni mağdura bakan yönüdür. Yasal unsurları eksik ya da tümden sahte oluşturulmuş bir çek kullanılarak işlenen dolandırıcılık suçlarında da, bankanın bir maddi varlığı veya böyle bir maddi varlığın bulunduğu algısı hile olarak kullanılmakta, mağdur "çek"e güvendiği için daha kolay aldatılmaktadır. Kaldı ki çekin unsurlarının eksik olması bankanın maddi varlığı olduğu olgusunu da değiştirmemektedir. Bu nedenle aldatma kabiliyetini haiz olması şartıyla çekin tümden sahte olarak oluşturulmuş olması veya unsurlarının eksik olmasının suçun bu nitelikli halinin oluşumu bakımından bir önemi bulunmamaktadır, somut olayda, çekte aldatma kabiliyetinin bulunduğunun mahkemece belirlendiği, ayrıca, suça konu çekte keşide tarihi olarak, “27/12/20005” tarihinin yazılmış ise de, söz konusu tarihin, hiçbir duraksamaya yer vermeksizin “27/12/2005” olarak anlaşıldığı, bu hususta taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, bu haliyle çek vasfına haiz olduğu dikkate alınarak tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanıkların suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesine dayanan temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 08/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.