Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2703
Karar No: 2021/561
Karar Tarihi: 18.05.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2703 Esas 2021/561 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2703 E.  ,  2021/561 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Yargıtay 2. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)


    1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 2. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.
    2. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı dava dilekçesinde; dava dışı ...’ın yedi yıllık eşi olduğunu, eşinin ... isimli şahısla kaçtığını öğrenince aleyhine ... 2. Aile Mahkemesinin 2012/310 E. sayılı dosyasıyla boşanma davası açtığını, bunun üzerine eşinin de boşanma davasını uzatmak ve kendisine daha çok acı çektirmek için hiçbir delil koymadan kendisi aleyhine ... 2. Aile Mahkemesinin 2012/408 E. sayılı dosyasıyla şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açtığını, eşinin açtığı dava ile kendisinin açtığı davanın birleştirildiğini, ön inceleme duruşmasından sonra eşinin on beş günlük kesin sürede delil bildirmediğini, mahkemece ilk celsede yine kesin süre verildiğini, eşinin bu kez de delil ve tanık listesi sunmadığını, mahkemece yeniden kesin süre verilmesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) aykırı olduğunu, aile mahkemelerinin görevinin aile birliğini korumak ve eşleri yükümlülükleri için uyarmak iken eşi aleyhine 6284 sayılı Kanun’a istinaden tedbir isteminde bulunduğu üç davada ve üç itirazda mahkemece taleplerinin kabul edilmediğini, getirilmesini istediği belgelerin mahkemece getirtilmediğini, belgeleri kendisi sunduğu hâlde tutanağa geçirilmediğini ve dikkate alınmadığını, dosyadaki sayısız delile rağmen kendisini haysiyetsizlikten koruyup kurtarmayan hâkimlerin her yönden kusurlarının sabit olduğunu, HMK’ya göre ispat edilen hususların çekişmeli olmaktan çıkacağını, eşinin bir şahısla birlikte yaşamasının kesin delille ispatlandığı anda davanın bitirilmesi gerektiğini, boşanma davasında delil olarak sunduğu ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/228 E. sayılı dosyasındaki delillerin yeterince incelenmemesinin hâkimin taraf tutması, hakkın yerine getirilmemesi ve adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu, mahkemenin re"sen karar vermesi gereken tedbir nafakası talebinin reddedilmesinin de adil ve hukukî olmadığını, HMK’daki ihtiyati tedbir uygulaması ile kişilerin boşanma davası bitene kadar birlikte yaşamalarının engellenmesi amacıyla dava açtığını, ... 2. Aile Mahkemesinin bu davayı çocuk koruma davası olarak gördüğünü ve reddettiğini, bu karara karşı itirazlarının da reddedildiğini, duruşmalarda söz istemesine rağmen verilmediğini ve “sus yoksa dışarı atarım” şeklinde ifadeler kullanıldığını, tanıklarının dinlenilmediğini, HMK’nın 46. maddesinin (a), (c) ve (e) bentlerine aykırı kararlar verildiğini ileri sürerek 250.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu kararların yasal mevzuata uygun olarak verildiğini, kusur, kasıt ve hatanın bulunmadığını, hâkimin sorumluluğu için kararın özel bir kasta dayalı olarak veya temin edilmiş bir menfaate istinaden verilmesi gerektiğini, salt lehte veya aleyhte karar verilmiş olmasının hâkimin sorumluluğunu gerektirmediğini, HMK’nın 46. maddesinde belirtilen koşulların mevcut olmadığını, sorumluluğu ispata yarayacak hiçbir delilin de sunulmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Özel Daire Kararı:
    6. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 12.09.2014 tarihli ve 2013/2 E., 2014/4 K. sayılı kararı ile;
    “…TALEP : Davacı 30.04.2013 havale tarihli dilekçesiyle; tarafı olduğu ... 1. Aile Mahkemesinin 2012/142 D.İş, 2013/60 D. İş , 2013/3 esas, ... 2. Aile Mahkemesinin 2013/49 D.İş, 2012/155 D. İş, 2012/515, 2012/408, 2012/310 esas sayılı dava dosyalarındaki hakim ... ile hakim ..."nın yargılama faaliyetlerinden dolayı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 46. maddesinin (a), ( c) ve ( e) bentlerinde gösterilen sorumluluk sebeplerine dayalı olarak Devlet aleyhine tazminat davası açmış, 250.000 TL. manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
    Dava dilekçesinde tazminat talebinin dayandırıldığı vakıalar özetle şunlardır:
    a) Zina sebebiyle açtığı boşanma davasının delilleriyle sabit olduğu halde, bir an önce bitirilmemesi, yargılamanın uzatılarak kişilik haklarına yapılan saldırının sürdürülmesi,
    b) Yargılama sürecinde mahkeme hakimi ..."in, kendine yeterli söz hakkı vermemesi, söz verdiğinde de sözünün kesilmesi, susturulması ve azarlanması,
    c) Evlilik devam ettiği halde eşinin başka bir erkekle birlikte yaşamak suretiyle kendine psikolojik şiddet uygulamasına rağmen, 6284 sayılı yasa gereği psikolojik şiddetin önlenmesine ilişkin tedbir taleplerinin reddi ve red kararı üzerine yaptığı itirazının da kabul edilmemesi,
    d) Tedbir talebinin incelenmesi sırasında hakimin özensiz davranarak tedbir talep eden olduğu halde kararda kendisini, aleyhine tedbir istenen olarak göstermesi, kendisiyle ilgisi olmadığı halde aleyhinde uygulanan bir tedbir varmış gibi itirazının yersiz olduğuna dair karar vermesi,
    e) Eşini kaçmaya ikna edip onunla birlikte yaşayan üçüncü kişiye karşı açtığı kişilik haklarına saldırı teşkil eden eylemle ilgili tedbir talepli davasının reddi,
    f) Karşı çıkmasına rağmen, davasını uzatmak amacıyla eşinin açtığı boşanma davasının, kendi boşanma davası ile birleştirilmesi,
    g) Davalı eşi, kesin süre içinde delillerini bildirmediği halde, yeniden delillerini bildirmesi için süre verilmesi,
    CEVAP:
    T.C. Devletine izafeten ... cevabında;
    Öncelikle 2802 sayılı yasanın 93/A maddesinin 2. fıkrası (B) bendi gereğince hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını,
    Dava konusu kararların yasal mevzuata uygun olduğunu kusur, kast ve hata bulunmadığını, hakimlerin sorumluluğu için kararın özel kasta dayalı olarak yahut temin edilmiş bir menfaate istinaden verilmiş olması gerektiğini,
    HMK. nun 48. maddesine göre dayanılan sorumluluk nedenlerinin ve delillerinin açıkça belirtilmesi gerektiği halde, ayrı ayrı kararlar söz konusu olmasına karşın, sorumluluk nedenlerinin ve sorumluluğu kanıtlayacak yeterli delillerin sunulmadığını,
    Talep edilen tazminat miktarının pek fahiş ve manevi dengeyi telafi edecek miktardan çok yüksek olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve hukukî NİTELEME:
    Dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasasının 46. maddesi uyarınca, hakimin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine açılan manevi tazminat istemine ilişkindir.
    DAVACI DELİLLERİ :
    ... 1. Aile Mahkemesi 2013/60 esas,
    ... 1. Aile Mahkemesi 2013/3 esas,
    ... 1. Aile Mahkemesi 2012/142 esas,
    ... 2. Aile Mahkemesi 2013/49 esas,
    ... 2. Aile Mahkemesi 2012/155 esas,
    ... 2. Aile Mahkemesi 2012/515 esas,
    ... 2. Aile Mahkemesi 2012/408 esas,
    ... 2. Aile Mahkemesi 2012/310 esas,
    ... 2. Asliye Ceza Mahkemesi 2012/228 esas,
    ... 2. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/51 esas,
    ... 1. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/243 esas,
    ... 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/151 esas,
    ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/200 esas,
    Sayılı dosyalar ve diğer deliller,
    İHBAR: 6100 sayılı yasanın 48. maddesinin 2. fıkrası “ mahkeme açılan tazminat davasını ilgili hakime re"sen ihbar eder “ hükmü gereğince, dava kararları veren hakimler ... ve ..."ya re"sen ihbar edilmiştir. İhbar olunanlar, davaya müdahil olmamışlardır.
    SÜRE: 2802 sayılı yasanın 93/A maddesinin (2.) fıkrasında, “ Devlet aleyhine açılacak tazminat davası, ancak dava konusu işlem, faaliyet veya kararın dayanağı olan ... hükmün kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde açılabilir” düzenlemesi yer almıştır.
    Bu düzenlemede öngörülen 1 yıllık süre “hak düşürücü” nitelikte olup mahkemece re"sen dikkate alınması gerekmektedir. Dosyada bulunan ve davanın dayanağını oluşturan tedbir kararı 05.03.2013, tedbire itiraz kararı 08.03.2013 tarihinde verilmiş, boşanma kararı ise 15.11.2013 tarihinde verilmiş ve 16.12.2013 tarihinde kesinleşmiş olup, tazminat davası hak düşürücü süre dolmadan 30.04.2013 tarihinde açılmıştır.
    Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, esas veya karar numaraları belirtilen dosyalar celpedilip incelenmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasasının 46/1 maddesinde hakimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı Devlet aleyhine açılacak tazminat dava sebepleri, tahdidi olarak sayılmıştır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.07.2011 gün ve 2011/4 esas, 2011/4 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; hakimlerin görevlerini yaparken yargısal faaliyetler sebebiyle kasıtla veya ağır ihmalle kanuna açıkça aykırı karar vermiş olmaları durumunda, vermiş oldukları zararlar için HMK. nun 46. maddesinde sayılan hallerde haklarında tazminat davası açılabilecektir.
    Hakimin yargılama faaliyetinden dolayı, Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmesi için; ...nun 46. maddesinde tahdidi olarak yazılı bulunan sebeplerin bir ya da bir kaçının gerçekleşmesi, hakimin görevini yaparken davacıya karşı düşmanlığı veya karşı tarafla dostluğu nedeniyle, davacı aleyhine, kasıtla veya ağır ihmalle kanuna açıkça aykırı karar vermiş olması, davacının karardan dolayı zarar görmesi ve hakimin davranışı ile zarar arasında illiyet bağının bulunması ve bu hususların davacı tarafından kanıtlanması gerekir.
    Somut olayda davacı davasını HMK. nun 46. maddesinin 1.fıkrasının (a), ( c) ve (e) bentlerinde düzenlenen sorumluluk nedenlerine dayandırmıştır.
    Bu nedenler;
    a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması,
    c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
    e)Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olmasıdır.
    ... 1. Aile Mahkemesinin 2013/60 D.İş Esas, 2013/65 D.İş Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; Mahkeme hakiminin ..., itiraz edenin ..., lehine tedbir kararı istenenin ..., talebin 6284 sayılı kanuna göre koruma kararına itiraz olduğu mahkemece talep edenin belirttiği ( eşinin malum şahısla aynı hanede yaşamasının engellemesi ) biçiminde bir tedbir türüne, gerek 6284 sayılı yasada, gerekse Medeni kanunda yer verilmediği gerekçesiyle, tedbir kararının reddine ilişkin yapılan itirazın reddedildiği anlaşılmıştır.
    Mahkeme hakiminin belirttiği üzere, ne 6284 sayılı yasada, ne Medeni Kanunda, ne de Hukuk Muhakemeleri Kanununda tedbir isteyenin talebine ilişkin açık bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Tedbir isteyenin eşinin malum şahısla aynı konutta yaşamasını engelleyecek açık bir yasa hükmü bulunmadığından, ... 2. Aile Mahkemesi hakimi ..."in tedbir talebinin reddinde ve ... 2. Aile Mahkemesinin 2013/49-50 Değişik İş Esas -Karar sayılı kararı ile ret kararı üzerine tedbir isteyenin itirazının reddine ilişkin kararda bir isabetsizlik ve sorumluluk nedeni görülmemiştir.
    ... 1. Aile Mahkemesi hakiminin ... 1. Aile Mahkemesi 2012/142 D.İş Esas, 2012/142 D.İş Karar sayılı dosyası incelenmesinde; Mahkeme hakiminin ..., tedbir isteyenin ..., aleyhine tedbir istenenin ..., talebin 6284 sayılı yasa gereği üçüncü kişi ile birlikte yaşayan eşi aleyhine 6284 sayılı yasada belirtilen tedbirlerin, bir ya da birkaçının uygulanması talebi olduğu, mahkemece tedbir talebinin reddine karar verildiği, tedbir talebinin reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
    ... 1. Aile Mahkemesinin 2013/3 esas sayılı dosyanın incelenmesinde, mahkeme hakiminin, ..., tedbir isteyenin ..., aleyhine tedbir istenenin ..., talebin 6284 sayılı yasa gereği tedbir talebi olduğu, talebin yukarıda belirtilen sebeple istendiği, tedbir talebinin reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. ... 2. Aile Mahkemesinin 2013/49 D.İş esas, 2013/50 D.İş karar sayılı dava dosyası hakimi ... olduğu, tedbir isteyenin ..., aleyhine tedbir istenenin ..., talebin 6284 sayılı yasa gereği tedbir talebi olduğu, yukarıda belirtilen gerekçelerle talepte bulunulduğu ve yukarı mahkeme kararında belirtilen gerekçelerle talebin reddedildiği anlaşıldı.
    ... 2. Aile Mahkemesinin 2012/155 D.İş Esas, 2012/154 D.İş Karar sayılı dosyanın incelenmesinde; Mahkeme hakiminin ..., tedbir isteyenin ..., aleyhine tedbir istenenin ... olduğu, ... 1. Aile Mahkemesinin 2012/142-142 D.İş esas-karar sayılı karara itiraz mahiyetinde olduğu, itirazın yukarıda belirtilen gerekçelerle reddine karar verildiği red kararında bir isabetsizlik ve tazminat doğurucu neden bulunmadığı anlaşılmıştır.
    ... 2. Aile Mahkemesinin 2012/515 esas sayılı dosyanın incelenmesinde; mahkeme hakiminin ..., davacının ..., davalının Tercan Doğru, talebin kişilik haklarına saldırı ve eşinin bir başka erkekle yaşamasının ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine ilişkin olduğu, talebin mahkemece reddedildiği, bu ret kararının Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 09.05.2013 tarih ve 2013/7678 Esas, 2013/13173 Karar sayılı ilamı ile onandığı anlaşıldı.
    ... 2. Aile Mahkemesinin 2012/408 esas sayılı dava dosyasının incelenmesinden; mahkeme hakiminin ..., davacının ..., davalının ..., davanın boşanma davası olduğu 11.10.2012 tarihinde aralarındaki fiili ve hukuki irtibat nedeniyle ... 1. Aile Mahkemesinin 2012/310 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
    Hakim aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunan davaları ...nun 166. maddesi gereğince birleştirebilir.
    ... 2. Aile Mahkemesinin 2012/310 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde, davacının ..., davalının ..., davanın zina sebebine dayalı boşanma davası olduğu, mahkemece davacının zina nedeniyle boşanma talebinin kabul edildiği, davalı eş Burcu"nun bir başka erkekle yaşaması sebebiyle, davacının kişilik haklarına saldırı bulunduğu kabul edilerek, davacı ... lehine manevi tazminata karar verildiği, kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 17.05.2014 tarih ve 2013/26020 esas, 2014/11628 karar sayılı ilamı ile manevi tazminat yönünden onandığı, boşanma hükmünün ise 16.12.2013 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
    Yukarıda izah edildiği üzere, zina sebebiyle açılan davada zinanın kanıtlanmış olması, karşı tarafın delilleri toplanmadan karar verilmesini gerektirmez. Ayrıca davalı karşı davacı ..."ın karşı boşanma davası açmasının kötü niyetli kabul edilmesi de mümkün değildir. Davalı ..."ın boşanma davası açması yasal hakkıdır. Hakimin iki boşanma davası arasında irtibat görmesi halinde, ilk açılan boşanma davası uzayacak dahi olsa, davaları birleştirmesinde yasaya aykırı bir yön yoktur. Davacının, eşinin üçüncü kişi ile birlikte yaşamasının önlenmesi talebinin reddinde de bir isabetsizlik söz konusu değildir. Yasalarımızda bu konuda açık bir düzenleme bulunmamaktadır.. Tedbir kararında, tedbir isteyenin, aleyhine tedbir istenen olarak gösterilmesinin maddi hatadan kaynaklandığı değerlendirilmiştir. ...md.32.gereği yargılamayı hakim sevk ve idare eder. Yargılama düzeninin bozulmaması için her türlü tedbiri alır. Hakim taraflara söz verir. Gerekli gördüğünde de taraflara müdahale edebilir. Dosyada hakimin davacıyı azarladığına, susturduğuna dair bir delil bulunmamaktadır. Davalı ..."e, birleşen boşanma dosyası yönünden yeniden delil bildirme hakkı vermesinde de yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
    Tüm dosya kapsamından hakimlerin, kayırma , taraf tutma yahut davacıya kin veya düşmanlık sebebiyle, hukuka aykırı bir karar verdikleri veya açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar ve hüküm verdikleri ya da hakkın yerine getirilmesinden kaçındıkları yönünde bir delil elde edilemediğinden , davanın esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
    HÜKÜM:
    1-...nun 46. md.de yer alan sorumluluk sebepleri bulunmadığından davanın REDDİNE,
    2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10.md.nin 3 numaralı bendi gereğince 3.000 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
    3-Alınması gereken 38.70 TL. başvurma harcı, 25.20 TL. karar harcı olmak üzere toplam 63.90 TL. harcın, peşin alınan 4293.70 TL.den mahsubu ile fazla alınan 4229.80 TL. harcın hüküm kesinleştiğinde istek halinde davacıya iade edilmesine,
    4-...nun 333. md.si uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra davacıya iade edilmesine;
    5-Dava esastan reddedildiğinden ...nun 49.md.si gereğince davacının takdiren 500 TL. disiplin para cezasına mahkum edilmesine,
    6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
    7-Davalı tarafından yapılan iki adet tebligat giderinden ibaret toplam 16.00 TL. yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,…” karar verilmiştir.
    Kararın Temyizi:
    7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.

    II. BİRİNCİ ÖN SORUN
    8. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, dosya kapsamına göre davacının adli yardım talebinin yerinde olup olmadığı hususu birinci ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
    9. Öncelikle, davacının adli yardım talepli temyiz dilekçesini muhabere aracılığıyla Yargıtay 2. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere ... Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu ve ... Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi hâkimi tarafından 01.06.2017 tarihli derkenar ile “Adli yardım talebinin kabulüne” karar verildiği anlaşılmakta ise de, davacının temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar vermeye yetkili mercii Hukuk Genel Kurulu olduğundan ... Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi hâkiminin, davacının adli yardım talebinin kabulüne ilişkin derkenar ile verdiği 01.06.2017 tarihli kararına hukukî değer atfedilmemiştir.
    10. HMK’nın “Adli yardımdan yararlanacak kişiler” başlıklı 334/1. maddesi “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler” hükmünü içermektedir.
    11. Diğer taraftan; HMK"nın 336/3. maddesine göre; kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebinin bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılması gerekmekte olup, davacının Yargıtayda temyiz incelemesi sırasında adli yardım talebinde bulunabileceği ve Hukuk Genel Kurulunun da bu talebi incelemeye yetkili olduğu anlaşıldıktan sonra, davacının adli yardım şartlarını taşıyıp taşımadığı konusu irdelenmiş ve adli yardım talebine eklediği belgelerden fakirlik ilmühaberine göre davacının menkul malının ve kendisine bağlanmış maaşının bulunmadığı, geçimini zor şartlarda sağladığı, öğrenci belgesine göre de ... Üniversitesi Sanat ve Tasarım Meslek Yüksekokulunda öğrenci olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davacının kendisinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, kararın temyiz incelemesinin yapılabilmesi için gereken temyiz harcını kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek ikinci ön sorunun incelenmesine geçilmesine oy birliğiyle karar verilmiştir.

    III. İKİNCİ ÖN SORUN
    12. Davacının temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına yönelik istemi ikinci ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.
    13. Ön sorun ile ilgili hususların açıklığa kavuşturulması açısından temyiz incelemesinde duruşma yapılmasına ilişkin yasal düzenlemelerin incelenmesi ve konunun adil yargılanma hakkı kapsamında irdelenmesi gereklidir.
    14. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasında:
    "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." hükmü yer almaktadır.
    15. Anayasa’da adil yargılanma hakkının kapsamı düzenlenmediğinden bu hakkın kapsam ve içeriğinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’nin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesi çerçevesinde belirlenmesi gerekir. Anılan maddeye göre, "Herkes davasının medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir…".
    16. Anayasa’nın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” kenar başlıklı 141. maddesinin birinci fıkrası ise:
    "Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır. Duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebilir." şeklindedir.
    17. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birisi de Anayasa’nın 141. maddesinde düzenlenen yargılamanın açık ve duruşmalı yapılması ilkesidir. Yargılamanın açıklığı ilkesinin amacı adli mekanizmanın işleyişini kamu denetimine açarak yargılama faaliyetinin saydamlığını güvence altına almak ve yargılamada keyfiliği önlemektir. Bu yönüyle anılan ilke hukuk devletinin en önemli gerçekleştirme araçlarından birisini oluşturur. "Duruşmalı yargılama hakkı", her türlü yargılamanın mutlaka duruşmalı yapılması zorunluluğu anlamına gelmez. Adil yargılama ilkelerine uyulmak şartıyla usul ekonomisi ve iş yükünün azaltılması gibi amaçlarla bazı yargılamaların duruşmadan istisna tutulması ve duruşma yapılmaksızın karara bağlanması anayasal hakların ihlalini oluşturmaz. Özellikle ilk derece mahkemeleri önünde duruşmalı yargılama yapılıp karar verildikten sonra kanun yolu incelemesinin, tarafların iddia veya savunmaları yazılı olarak alındıktan sonra dosya üzerinden yapılması hâlinde adil yargılanma hakkının ihlalinden söz edilemez (Anayasa Mahkemesi, ... ve diğerleri, B. No: 2014/2678, 17.11.2016, § 36; ..., B. No: 2013/8049, 18.02.2016, § 80; ... İnşaat Turizm Gıda Sanayi ve Tic. Ltd. Şti, B. No: 2013/2370, 11.12.2014, § 23; ..., B. No: 2013/664, 17.9.2013, § 32).
    18. AİHS’nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında “aleni yargılama” hakkının tanınması, zorunlu olarak “sözlü yargılama” hakkını da içerir. Bununla birlikte AİHS’nin bu maddesinde yer alan söz konusu yükümlülük mutlak değildir (Anayasa Mahkemesi, ..., B. No: 2013/9748, 07.01.2016, § 44). Yargılamada, tarafların şüpheye yer vermeyecek şekilde bu haklarından vazgeçmesi ve kamu yararının sözlü yargılama yapılmasını gerekli kıldığı bir durumun bulunmaması hâlinde duruşma yapılmayabilir. Vazgeçmenin, açıkça veya zımnen yapılması mümkündür. Duruşma yapılmasına ilişkin talebin sürdürülmemesi ya da hiç ileri sürülmemesi, zımnen vazgeçmeye örnek gösterilebilir. Bunun yanında dava dosyası ve tarafların yazılı görüşleri temelinde yeterince çözülemeyen hukuki ve olgusal herhangi bir sorunla karşılaşılmaması örneğinde olduğu gibi yargılamanın istisnai koşulları da duruşma yapılmasını gerektirmeyebilir (... kararı, § 46). (Benzer yöndeki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları için bkz. Blom/İsveç, B. No:28338/95, 14.3.2000; ...Turizm Taşımacılık Tekstil Gıda San ve Tic. Ltd. Şti/Türkiye ve diğer 7 başvuru, B. No:40988/06, 2.7.2013).
    19. AİHM ayrıca, özellikle inandırıcılık sorunu taşımayan, karmaşık olmayan veya olaylarla ilgili hiçbir tartışmanın bulunmadığı, oldukça teknik davalar ile mahkemelerin tarafların sunduğu görüşlere ve diğer belgelere dayanarak, adil ve makul bir biçimde karar verebilecekleri davalar için duruşma yapılmasının gerekli olmayabileceğini belirtmiştir (Jussila/Finlandiya, § 41, Döry/İsveç, B. No:28394/95, 12.11.2002, § 37, .../Türkiye, B. No: 5488/05, 28.2.2012, § 30). (..., kararı, § 47).
    20. Temyiz yolunda, hüküm mahkemesinin kararı sadece hukuka uygunluk bakımından inceleme konusu yapılabilir. Yargıtay, istinaf mahkemesi gibi, bir vakıa, tahkikat ve yargılama mahkemesi değildir. Temyiz yolunda, hüküm mahkemesinin kararı incelenerek, hüküm mahkemesine bildirilmiş olan vakıaların usulüne uygun biçimde incelenip incelenmediği, özellikle o vakıalara kanunların (hukukun) doğru uygulanıp uygulanmadığı kontrol edilir.
    21. Temyiz yolunda yeni vakıalar ileri sürülemez ve yeni deliller (ve belgeler) ibraz edilemez; yani, bu yeni vakıalar ve deliller (belgeler) Yargıtay tarafından inceleme konusu yapılamaz (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, ... 2001, cilt:V, s. 4498).
    22. Nitekim Anayasa Mahkemesi de bireysel başvuru yoluyla önüne gelen davalarda verdiği, ... ve diğerleri, B. No: 2014/2678, 17.11.2016; ..., B. No: 2013/8049, 18.02.2016; ..., B. No: 2013/9748, 07.01.2016; ... İnşaat Turizm Gıda Sanayi ve Tic. Ltd. Şti, B. No: 2013/2370, 11.12.2014; ..., B. No: 2013/664, 17.09.2013 kararlarında, başvurucuların duruşma talepleri bulunmasına rağmen dosya üzerinden inceleme yapılmasının adil yargılanma hakkının ve bu kapsamda aleni yargılama hakkının ihlali niteliğinde olduğu yönündeki başvurularının “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.
    23. Hukuk Genel Kurulunun çalışma düzeni gereği ağırlıklı işini oluşturan direnme kararlarının temyizinin duruşmalı yapılması önceleri olanaklı iken, HUMK"nın 438/2. maddesinde 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile değişiklik yapılarak en az 47 kişi ile toplanabilen ve karar verebilen Kurulun çalışma düzenine duruşmanın uygun olmaması ve işlerin sürüncemede kalmaması amacıyla, direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağı hükmü getirilmiştir. HMK’nın Geçici 3. maddesi gereğince 20.07.2016 tarihinden önce verilen kararlar açısından bu hüküm hâlen uygulanmaktadır.
    24. Yukarıda yapılan açıklamalar ve özellikle temyiz yolunda yeni vakıa ve delillerin Yargıtay tarafından incelenemeyecek olması karşısında, duruşma isteminin reddi kararlarının hak ihlali olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemektedir.
    25. Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 22.11.2017 tarihli ve 2016/11-1239 E., 2017/1398 K.; 22.11.2017 tarihli ve 2017/8-2835 E., 2017/1399 K. ve 17.09.2019 tarihli ve 2019/4-60 E., 2019/879 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
    26. Somut olayda dava, HMK"nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, karmaşık bir dava türü olmadığı gibi verilen karara karşı temyiz istemleri için taraflara başvuru olanağı tanınmış, temyiz dilekçesinin bir örneği cevap hakkı için karşı tarafa tebliğ edilmiştir.
    27. Hâkimlerin sorumluluğunu düzenleyen ve eldeki davanın dayanağı olan HMK’nın 46 ve devamı maddeleri gereğince, Dairelerin ilk derece mahkemesi sıfatıyla karar verdiği ve temyiz incelemesini Hukuk Genel Kurulunun yaptığı işlerde duruşmalı olarak temyiz incelemesi yapılacağı konusunda açık bir düzenleme yer almamaktadır. Ayrıca Yargıtay Kanunu’nda da bu işlerin temyizinin duruşmalı olarak inceleneceği konusunda açık bir hükme yer verilmemiştir.
    28. Şu durumda, Hukuk Genel Kurulunun ağırlıklı işini oluşturan direnme kararlarının dahi temyiz incelemelerinin açıklanan nedenlerle duruşmalı yapılamayacağı öngörülmüşken, diğer işlerinin duruşmalı yapılacağını kabule olanak verecek yasal bir düzenleme ve gereklilik bulunmadığı açıktır. Bu nedenle Hukuk Genel Kurulunun incelemesine tabi işlerde ayrık ve açık bir düzenleme olmadığı sürece duruşmalı inceleme yapılması olanaklı görülmemektedir.
    29. Bu nedenle davacının duruşma isteğinin reddine oy birliğiyle karar verildikten sonra işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

    IV. ESAS YÖNÜNDEN:
    30. Dava, HMK’nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    31. HMK’nın 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
    a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
    b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
    c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
    ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
    d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
    e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
    32. Somut olayda HMK"nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

    33. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.

    V. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacının temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.05.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi