10. Hukuk Dairesi 2015/10239 E. , 2016/5279 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının sigortalılık süresinin iptaline ve borç tahakkuku işleminin iptaline yönelik Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili ile feri müdahil .... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
14.10.1993 tarihinde iş akitlerinin feri müdahil işveren tarafından feshedilmesi sonrası yaşlılık aylığı tahsis talebi üzerine kendisine yaşlılık aylığı bağlanan davacının, İdare Mahkemesinde açtığı davada verilen yürütmeyi durdurma kararı sonrası 10.08.1998 tarihinden itibaren işveren yanında sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmaya başladığı, 22.11.2000 tarihinde kesinleşen İdare Mahkemesi kararı ile işveren tarafından yapılan iş akdinin feshi işleminin iptaline ve davacıya çalışmadığı döneme yönelik parasal haklarının verilmesine karar verildiği, anılan karar sonrası davacıya bağlanan yaşlılık aylığının iptal edilerek ödemelerin borç kaydedildiği ve davacı tarafından yersiz ödenen yaşlılık aylığına yönelik alacak aslının ödendiği, faiz borcundan 17.12.2003 tarihinde kesinleşen karar ile sorumlu olmadığının belirlendiği, çalışılmış gibi kabul edilen 14.10.1993-10.08.1998 tarihleri arasındaki dönem de gözetilerek davacıya 15.07.2003 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, Kurumca, anılan dönemin prim borçlarının tahsili için işveren hakkında yapılan borç tahakkuku işleminin, yaşlılık aylığı alınıp çalışılmayan dönemde sigortalı ile işveren arasında hizmet akdinin koşulları oluşmadığı için işverenin prim borcundan sorumlu olmayacağı gerekçesi ile iptaline dair mahkeme kararının 19.03.2013 tarihinde Dairemizce onanarak kesinleştiği, bunun üzerine Kurumca, çalışılmış gibi kabul edilen ve yaşlılık aylığı hesabında gözetilen dönem iptal edilerek, fazla ödenen yaşlılık aylığı miktarının borç kaydedildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 2’nci maddesinde genel bir tanım yapılarak, bir hizmet akdine (iş sözleşmesine) dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre “sigortalı” sayılacağı belirtildikten sonra, 3’üncü maddesinde bu Kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmayacak kimseler ile bazı sigorta kollarının uygulanmayacağı kimseler açıklanmış, 4’üncü maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında 2’nci maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler “işveren” olarak tarif edilmiş, 6. maddede de, çalışanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olacakları hüküm altına alınmıştır. Anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılmanın koşulları; iş sözleşmesine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait işyerinde veya işyerinden sayılan yerlerde görülmesi, 3’üncü maddede belirtilen “sigortalı sayılmayan” kişilerden olunmamasıdır. Bununla birlikte iş sözleşmesi, pozitif hukukumuzda Borçlar Kanununun 313 – 354. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, sözleşme; işçinin belirli veya belirsiz bir zaman süresince hizmet görmeyi, iş sahibinin de kendisine ücret ödemeyi taahhüt ettiği bir akit olarak tanımlanmış, aksine hüküm bulunmadıkça, sözleşmenin özel şekle tabi olmadığı belirtilmiş, ücretin, zaman itibarıyla olmayıp yapılan işe göre verilmesi durumunda da işçinin belirli veya belirsiz bir zaman için alınmış veya çalışmış olduğu sürece akdin “parça üzerine hizmet” veya “götürü hizmet” adı altında varlığını koruduğu açıklanmıştır. Belirtilmelidir ki, “ücret” unsuruna her ne kadar tanımda ve iş sahibinin borçları belirtilirken yer verilmiş ise de, 506 sayılı Kanunun sistematiği ve diğer maddelerinin düzenleniş şekline göre, anılan unsurun sigortalı niteliğini kazanabilmek için zorunlu olmadığının kabulü gerekir. Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre, iş sözleşmesinin ayırt edici ve belirleyici özelliği, “zaman” ile “bağımlılık” unsurlarıdır. Zaman unsuru, çalışanın iş gücünü belirli veya belirsiz bir süre içinde işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmasını kapsamaktadır ve anılan sürede buyruk ve denetim altında (bağımlılık) edim yerine getirilmektedir. Bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır. İş sözleşmesinde çalışan, emeğini iş sahibinin emrine hazır bulundurmaktadır ve ücret, yapılan faaliyetin karşılığı olarak ödenmektedir.
Bu yasal düzenlemeler çerçevesinde, olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanunun 2. maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve yukarıda açıklanan zaman ve bağımlılık unsurlarının gerçekleştiği çalışmaya başlanması ile edinilir.
Hal böyle olunca, çalışılmış gibi kabul edilen 14.10.1993-10.08.1998 tarihleri arasında yukarıda açıklanan hizmet akdinin unsurlarının bulunmadığı ve bu dönemde davacının sigortalılık niteliğine sahip olmadığı belirgindir. Mahkemece, anılan dönem dışlandıktan sonra 10.08.1998-15.07.2003 tarihleri arasında çalışılan sürelerde gözetilerek, 15.07.2003 tarihinden itibaren davacıya bağlanması gereken yaşlılık aylığı miktarı Kurumdan sorularak, ödenen aylık ile ödenmesi gereken aylıkların ay be ay dökümü Kurumdan getirtilerek, davacıya yersiz ödenen aylık miktarının bulunup bulunmadığı belirlenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekili ile feri müdahil...vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde fer"i müdahil Petkim Petrokimya Holding A.Ş."ye iadesine, 11.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.