18. Ceza Dairesi 2015/32793 E. , 2016/4213 K.
"İçtihat Metni" KARAR
Hakaret suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1-4 ve 52/2. Maddeleri gereğince 2.100,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul Anadolu 74. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/10/2014 tarihli ve 2014/38 esas, 2014/172 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/01/2015 gün ve 9577 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Sanık hakkında düzenlenen iddianamede 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/4. maddesi uyarınca artırım talep edilmediği halde, aleniyetin ne şekilde gerçekleştiği tespit edilip 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmeden bu madde uygulandığı anlaşılmakla, yazılı şekilde cezada artırım yapılarak karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
a) Aleniyete ilişkin olarak:
5237 sayılı TCK’nın 125. maddesinin 1. fıkrasında; Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ... veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmüne yer verilmiş, aynı Kanun’un 4. fıkrasında da “Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.” hükmü düzenlenmiştir.
Aleniyet hakaret eyleminin herkesin duyabileceği, görebileceği ve sayısı belli olmayan birden fazla kişiler tarafından algılanabilir olması anlamına gelmektedir. Aleniyet nedeniyle artırım yapılmasının amaçlarından biri mağdurun onur ve şöhretinin, fiili başkalarının duyması veya duymasına açık olması nedeniyle daha fazla zarar görmesi diğeri ise hukuka aykırılık teşkil eden fiilin bizatihi aleni olarak icra edilmesidir.
İnceleme konusu somut olayda; komşu olan sanık ve müşteki arasında ikamet ettikleri yerde meydana gelen tartışmada sanığın hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde yer alan anlatımlara göre hakaret sözlerinin başkalarının muttali olacağı şekilde söylendiğine dair bir açıklık bulunmamaktadır. Suçun işlendiği yerin neresi olduğu hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edildikten sonra, hakaret eyleminde aleniyet unsurunun ne şekilde oluştuğunun açıklanıp tartışılması gerektiği gözetilmeden, ""suçun alenen işlendiği"" şeklinde yetersiz gerekçeyle sanık hakkında TCK"nın 125/4. maddesinin uygulanması hukuka uygun bulunmamıştır.
b) Ek savunma hakkına ilişkin olarak ise:
5271 sayılı CMK"nın 226. maddesinde:
1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Maddenin açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, iddianamede gösterilen eylemin hukuki niteliğinin değişmesi ya da cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hallerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması halinde, anılan maddenin birinci fıkrası uyarınca sanık veya müdafiine ek savunma hakkı verilmesi gerekmektedir.
Sanık hakkında TCK"nın 125/1 ve 53. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı halde ek savunma hakkı tanınmadan TCK"nın 125/4. maddesi uyarınca ceza artırılarak, CMK"nın 226. maddesine aykırı davranılması, hukuka aykırı bulunmuştur.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- İstanbul Anadolu 74. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/10/2014 tarihli ve 2014/38 esas, 2014/172 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 07/03/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.