9. Hukuk Dairesi 2021/4703 E. , 2021/9437 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 6. Hukuk Dairesi
...
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 30.07.2005 tarihinden itibaren ... Karayolları 11. Bölge Müdürlüğünde asfalt teknisyeni olarak çalışmaya başladığını, Karayolları 11. Bölge Müdürlüğü asıl iş statüsünde işlerini yapılan ihale ile alt işverene devrettiğini, ancak kurumda çalıştığı süre içerisinde alt işverenle herhangi bir emir talimat ilişkisinin bulunmadığını, emir ve talimatları almanın bizzat Karayolları Bölge Müdürlüğü tarafından verildiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarından anlaşılacağı üzere Karayolları 11. Bölge Müdürlüğünün muvazaalı işlem yaptığını, müvekkilinin Karayoları 11. Bölge Müdürlüğünün asıl işçisi olduğunu, bu nedenle Karayolları 11. Bölge Müdürlüğü ile yüklenici firmalar arasındaki hukuki ilişkilerin muvazaalı olduğunun tespitine, davacı müvekkilin işe başladığı tarihten itibaren davalı ... 11. Bölge Müdürlüğünün asıl işçisi olduğunun tespiti ile davalı ... 11. Bölge Müdürlüğünün taraf olduğu Toplu İş Sözleşmesinden yararlandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, müvekkili kurum ile yüklenici firma arasında imzalanan sözleşmelerin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, müvekkili İdarenin söz konusu işleri dava dışı yüklenici firmalara devrettiği, İdarenin zikrolunan sözleşmeler karşısında İş Kanunu"nun 2. maddesinin 6. fıkrasına göre asıl işveren olarak nitelendirilmesinin de hukuken mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin Kararına karşı, davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2.maddesinin 6. fıkrasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi; “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmış; aynı maddenin yedinci fıkrasında “asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez” kuralına yer verilmiştir.
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi halinde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir. Bundan başka asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle haklarının kısıtlanması veya daha önce asıl işveren tarafından o iş yerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulması gibi muvazaa kriterlerinin bulunmaması icap eder. Aksi halde alt işveren işçisi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görecektir.
İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanun"un 2.maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Muvazaa Borçlar Kanunu"nda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesinin yedinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanuni karineler olduğu kabul edilmelidir.
6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 4. maddesi uyarınca, davalının yapacağı hizmetlerin başkasından satın alınması da mümkündür. Sözü edilen düzenleme ile asıl işin tamamı ya da bir kısmı 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesinde öngörülen sınırlamalara tabi olmaksızın alt işverene verilebilir. Bu durumda sadece 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesinin 7. fıkrası ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 19. maddesi çerçevesinde muvazaa denetimi yapılabilir.
Dairemiz uygulamasına göre muvazaa denetimi açısından her ihale dönemi ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Önceki ihale sözleşmelerinin kanuna uygun kurulmamış olması veya muvazaalı olması, sonrakilerin de aynı şekilde kanuna uygun kurulmadığını ya da muvazaaya dayandığını göstermeyecektir.
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince 6001 sayılı Kanun"un 4. maddesi ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu"nun 48. maddesinin idareye tanıdığı yetki ile hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalışmakta olan davacının sözleşmede sınırı çizilmiş işler dışında başka işlerde de çalıştırıldığına dair delil bulunmadığı gözetilerek 05.04.2010 tarihi sonrası davalı ... ile davacının nezdinde çalıştığı şirketler arasındaki asıl işveren-alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayanmadığı kabulünde isabetsizlik yok ise de 05.04.2010 tarihi öncesi dönem bakımından Dairemiz denetiminden geçen kesinleşmiş muvazaa kararları gereğince, davalı idare ile davacının nezdinde çalıştığı şirketler arasındaki hizmet alım sözleşmeleri muvazaalı bulunduğundan, davacının 05.04.2010 tarihi öncesi dönem bakımından davalı kurumun işçisi olduğunun tespitine karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan husus gözetilmeden hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Somut olayda dava yalnızca davalı ... Müdürlüğüne karşı açılmış, yargılamanın devamı sırasında dahili dava dilekçesi verilmek suretiyle alt işveren şirketler taraf haline getirilmiş ve hüküm altına alınan alacaklardan sorumlu tutulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda, dava açıldıktan sonra diğer kişilerin davaya dahil edilmek suretiyle davalı sıfatını kazanması ve husumetin bu kişilere yöneltilmesi konusunda bir düzenleme yer almamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında, davaya zorunlu dava arkadaşlığı dışında dahili dava yolu ile davalı ithali (eklenmesi) mümkün değildir. Karar başlığında davalı olarak gösterilen şahıs ve şirketler ile davalı ... arasında zorunlu dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır. Bu itibarla, karar başlığında davalı olarak gösterilen şahıs ve şirketler hakkında usûlüne uygun açılmış bir dava da bulunmadığından, mahkemece davaya dahili dava yolu ile davalı gösterilmesine izin verilip, hakkında usulüne uygun dava açılmayan dahili davalı şahıs ve şirketler hakkında hüküm kurulması isabetsizdir.
Sonuç: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.05.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.