Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/15987
Karar No: 2013/4124
Karar Tarihi: 25.03.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/15987 Esas 2013/4124 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2012/15987 E.  ,  2013/4124 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BANDIRMA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 29/03/2012
    NUMARASI : 2010/340-2012/115

    Yanlar arasında görülen alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı, paya hasren alacak isteğine ilişkindir.
    Mahkemece temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların ortak miras bırakanı olan F.. E.."in 1923 doğumlu olup, 26.07.2010 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak kızları olan davacı ve davalı ile kendisinden önce ölen, oğlu A.."in çocukları olan dava dışı Z.. ile S.."ın kaldığı, murisin malik olduğu 798 ada, 4 parsel sayılı taşınmazı 16.12.2008 tarihinde kızı olan davalıya ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, onun da muris ölmeden bir ay evvel 14.06.2010 tarihinde dava dışı M.. K.."na satış suretiyle aktardığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.511 ( 6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının m. 611)). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (B.K.m.5l4 (6098 sayılı Türk Borçlar yasasının m614)).
    Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (B.K.m.l8 (6098 sayılı Türk Borçlar yasasının m. 19)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
    Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın davalıya temlik edildiği tarihte murisin 77 yaşında olduğu, diğer mirasçıları ile aralarında herhangi bir problemin olmadığı, miras bırakanın geride 334 ada, 7 parsel, 296 ada, 24 parsel, 32 ada, 19 parsel, 118 ada, 58 parsel, 315 ada, 27 parsel, ve 373 ada, 44 parsel olmak üzere, mesken ve zeytinlik niteliğinde altı adet taşınmazının bulunduğu, davalının da bakım borcunu yerine getirdiği, bu haliyle temlikin makul ölçüler içinde olduğu anlaşılmaktadır.
    Açıklanan somut olgular, yukardaki ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde miras bırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, temlikin bakım karşılığı olduğu, davalının da bakım borcunu yerine getirdiği sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek kabulü yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.03.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

                                                                                  KARŞI OY YAZISI
    Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. ( BK m.511;TBK m. 611 ).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. ( BK m.514; TBK m. 614 ).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması, yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
    Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (BK m.18; TBK m.19 ).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse ( örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise ), bu takdirde akdin ivazlı ( bedel karşılığı ) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve l/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
    Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için, sözleşmenin yapıldığı tarihte, murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.(YHGK. 26.05.1999 T. 1999/1-310 E, 1999/3134 K.)
    Somut olaya gelince, belirlenen olgular yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, temlike konu 798 ada 4 parselin 14.06.2010 tarihinde dava dışı Mehmet Kurtoğlu"na tapuda yapılan satış bedeli 496,250 TL. dır.Murisin geride kalan 6 parça taşınmazının toplam değeri 431.530 TL. olduğu anlaşılmaktadır. Çekişmeli taşınmazın değerinin ve murisin geride kalan tüm mal varlığına oranı dikkate alındığında makul sayılabilecek ölçüyü aştığı görülmektedir. Bu nedenle ivazlı sözleşmelerden olan bakım akdinin miras bırakanın gerçek iradesini yansıtmadığı elinde bulunan mal varlığının büyük bir kısmı olan 798 ada 4 parsel sayılı taşınmazı muvazaalı olarak davalıya temlik ettiği, asıl amacının ölünceye kadar bakım akti olmayıp mal kaçırmaya yönelik bulunduğu tüm dosya kapsamı ve tanık beyanları ile sabittir. Bu nedenlerle Mahkemenin kabul kararı doğrudur, onanması gerektiği düşüncesi ile sayın daire çoğunluğunun bozma kararı ve gerekçesine katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi