18. Ceza Dairesi 2015/32437 E. , 2016/4190 K.
"İçtihat Metni" KARAR
Hakaret suçundan sanık ..."ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 125/3-a, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 6.080,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Bakırköy 48. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/10/2014 tarihli ve 2014/76 esas, 2014/261 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/11/2014 tarihli ve 2014/1067 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/07/2015 gün ve 249239 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “ Dosya kapsamına göre, adı geçen sanık hakkında müşteki doktor ...."a yönelik hakaret eylemi nedeni ile kamu görevlisine hakaret suçundan mahkumiyet kararı verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, müştekinin vekaletli avukatı bulunmadığı, ancak 28/04/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "... Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliği"nin 6. maddesi gereğince ... Bakanlığı bünyesinde görevli Avukat E. E. K."ın ilk duruşmadan itibaren duruşmalara katıldığı ve müştekiye hukuki yardımda bulunduğu, bununla birlikte yargılama sonunda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında müşteki lehine vekalet ücretine hükmedilmediği. ... Bakanlığı Avukatı E. E. K. tarafından bu karara vekalet ücreti yönünden itiraz edildiği, merci tarafından yapılan incelemede hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile itirazın reddedildiği anlaşılmış ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 324/1. maddesi uyarınca Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre müşteki lehine hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin yargılama gideri olduğu ve aynı Kanun"un 325/1-2. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile mahkumiyet halinde yargılama giderlerinin sanığa yüklenilmesi gerektiği, ... Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliği"nin 6. maddesi gereğince sağlık hizmeti sunumu sırasında sağlık personeline karşı işlendiği iddia edilen suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturmalarda; yönetmelik uyarınca görevli avukatların ayrıca vekâletname ibrazı gerekmeksizin ilgili mağdur personelin vekili sıfatıyla işlem yapmaya yetkili oldukları, somut olayda ... Bakanlığı Avukatı E.E. K."ın anılan Yönetmelik uyarınca ilk duruşmadan itibaren müşteki Doktor ...."ın vekili olarak duruşmalara katıldığı, müştekiye hukuki yardımda bulunduğu ve 08/04/2014 tarihli duruşmada müşteki vekili olarak duruşmalara kabulüne karar verilmiş olduğu cihetle, yargılama sonunda sanığın mahkumiyetine karar verilmiş olması karşısında müşteki lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, her ne kadar sonuç olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararı uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz edilmesi halinde itiraz merciinin incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi hem hukuki yönden yapması ve her yönden hukuka uygunluğun denetlenmesi gerektiği cihetle, müşteki lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilerek itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için, anılan maddenin 6. fıkrasında belirtilen objektif ve subjektif koşulların bulunması ve öncelikle sanığın isnad edilen suçu işlediğinin yapılan yargılama sonucu belirlenmesi gerekmektedir.
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Olağan kanun yollarından olan itiraz, 5271 sayılı CMK’nun 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup "itiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesinde; "Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, o yer Cumhuriyet savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK"nın 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
... Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesinde: “Bu Yönetmelik kapsamında yapılacak hukuki yardıma bağlı olarak Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesi uyarınca lehe hükmedilecek vekâlet ücretleri hakkında 26/9/2011 tarihli ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesi uygulanır.” hükmü,
659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14. maddesinde ise: “(1) Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.
(2) İdareler lehine karara bağlanan ve tahsil olunan vekalet ücretleri, hukuk biriminin bağlı olduğu idarenin merkez teşkilatında bir emanet hesabında toplanarak idare hukuk biriminde fiilen görev yapan personele aşağıdaki usul ve sınırlar dahilinde ödenir.” ise hükümleri düzenlenmiştir.
İnceleme konusu somut olayda; Bakırköy 48. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/10/2014 tarihli ve 2014/76 esas, 2014/261 sayılı kararında, katılanın kendisini .... Bakanlığı vekili ile temsil ettirmesi nedeniyle, .... Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesi ile 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14. maddesi uyarınca idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin hatalı olduğu, katılan vekilinin de, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik mahkeme kararına, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle itirazda bulunması üzerine, itirazı inceleyen merciin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını yalnızca CMK"nın 231. maddesindeki koşullar yönüyle inceleyerek itirazın reddine karar verdiği görülmektedir.
Yukarıda yer verilen Ceza Genel Kurulu kararında da vurgulandığı üzere, itirazı inceleyen merciin hem usul hem esas yönünden inceleme yaparak, her türlü hukuka aykırılığı denetleyebileceği anlaşıldığından, itirazın yalnızca hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının bulunup bulunmadığı ile sınırlı yapılması ve itiraz konusu incelenmeksizin itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/11/2014 tarihli ve 2014/1067 değişik iş sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı maddenin 4. fıkra (a) bendi uyarınca sonraki işlemlerin merciince yerine getirilmesine, 07.03.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.