19. Hukuk Dairesi 2017/1070 E. , 2018/2028 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic.Mah.Sıf.)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm davalı vekilince temyiz edilmiş , ancak Dairemizin 15/07/2013 tarihli 2013/2998 E,2013/12860 K. sayılı ilamı ile temyiz isteminin süreden reddi kararı verilmesi üzerine T.C. Anayasa Mahkemesi’nin 12.01.2017 gün, 2014/2831 başvuru numaralı kararı ile davalı vekilinin başvurusunun değerlendirilmesi sonucunda, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere Dairemize gönderilmesine karar verildiği anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında 22.11.2005 tarihli ürün satış sözleşmesinin yapıldığını, anılan sözleşmenin 2. maddesinin üretime konu malları ve miktarlarını belirlediğini, buna göre davacı şirketin toplam 1.540.000 adet üretim yapmakla yükümlendiğini, sözleşmenin 4. maddesi uyarınca anılan ürünlerin davalı ... tarafından iletilecek sipariş üzerine ve sipariş tarihinden itibaren 15 gün içinde teslim edileceğini, sipariş olmaması halinde davacının kendiliğinden üretim yapamayacağının bu madde ile belirlenmiş olduğunu, davalı tarafın davacıdan almayı taahhüt ettiği malları aradan geçen çok uzun zamana ve davacının müteaddit defalar uyarılarına rağmen almadığını, davalı tarafın anılan malların paketlenmesi ve ambalaj malzemeleri olarak çok ciddi bir alım yaptığını ve davalının sipariş vermemesi neticesi bu kâğıt, karton ve benzeri malzemelerin de uhdesinde kaldığını ileri sürerek, malzemelerin toplam tutarı olan 80.583,89 Euro’nun dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan fiilen ödeme günündeki (döviz kuru üzerinden) rayice göre Türk lirası tutarının, tahsili ile ödemeyi müteakip 80.583,89 Euro karşılığı tespit ile belirli ambalaj malzemesinin davalı tarafından teslim alınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşme altında imzası bulunan ..."un davalı firmayı münferiden temsil ve ilzam yetkisi bulunmadığından anılan sözleşmenin hukuken davalıyı bağlamadığını, davanın yetki yönünden de reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca davanın esasına ilişkin olarak da 22.11.2005 tarihli sözleşmede, dava dilekçesinde iddia edilenin aksine, davalının belirtilen ürünlerin tamamını satın alacağına veya tamamı için sipariş vereceğine dair hiçbir taahhüdü veya yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının sözleşmenin 2. maddesi uyarınca 1.540.000 adet üretim yapmakla yükümlenmiş olduğunu, sipariş olmaması halinde davacı üreticinin kendiliğinden üretim yapamayacağını, davacının ürünleri ancak davalı tarafından sipariş verilmesi üzerine üreterek 15 gün içinde davalıya teslim etmekle yükümlü olduğunu, davacının, davalı tarafın alım taahhüdünü yerine getirmediği yönündeki iddialarının mesnetsiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, dava konusu olayda "talep üzerine satım" şeklinde akdedilmiş bir "ard arda teslimli satım sözleşmesi"olduğu, her ne kadar davalı vekili müvekkilinin belirlenen ürünlerin tamamını satın alacağı ve tamamı için sipariş vereceği yönündeki hiçbir taahhüdünün bulunmadığını iddia etse de sözleşmenin ikinci maddesi davalının satın almayı taahhüt ettiği meyve suyu miktarını ve birim fiyatını "belirli" bir şekilde tespit etmiş olup; sadece toplam ürünün hangi tarihlerde ve ne kadarlık kısmi edimlerle davalıya sunulacağını bir değiştirici yenilik doğrudan hakkı kullanarak belirleme yetkisinin davalının iradesine bırakıldığı, davalının davacıya karşı sözleşmenin 2.maddesinde yer alan tutar ve miktarda içecek satın alma taahhüdü olduğu, davalının bu taahhüdünü yerine getirmediği, davacının yaptığı ambalajlara ilişkin bedeli talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı vekili, davada temyiz talebinin süre yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini iddia ederek T.C. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştur.
T.C. Anayasa Mahkemesi’nin 12.01.2017 gün, 2014/2831 başvuru numaralı ile davalı vekilinin başvurusunun değerlendirilmesi sonucunda, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine, mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden yargılama yapılmak amacıyla ilgili Yargıtay Dairesine gönderilmesine karar verildiğinden, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiştir.
Dava taraflar arasında imzalanan ürün satış sözleşmesinden kaynaklanan davacı alacağının tahsili davasıdır.Taraflar arasında imzalanan 22/11/2005 tarihli sözleşmeye göre davalı davacının ürettiği meyve sularının dava dışı ...’a satışını temin edecek şekilde sözleşme yapılmasını sağlayacak bunun karşılığında da sözleşmenin 13. maddesinde belirtilen şekilde davacının dava dışı ...’a keseceği fatura üzerinden %1 karşılık gelecek kısmın yarısına hak kazanacaktır. Sözleşmenin 2. maddesinde 3 bent halinde davalının satışını sağlayacağı davacı ürünlerinin hacim ve miktarları saptanmış bulunmaktadır. Sözleşmenin 12. maddesinde ise herhangi bir nedenle sözleşmenin ikinci maddesinde yazılı miktarlarda satışın gerçekleşmemesi halinde davalıya satışı gerçekleşmeyen miktar için yapılan kağıt karton gibi ambalaj malzemelerinin ya da satılmayan meyve sularını dava dışı ...’a yapılan satış şartlarına göre satın almayı üstlenmiştir. Sözleşmenin uygulanması sırasında sözleşmenin 2. maddesinde belirtilen satış miktarına ulaşılmadığı anlaşılmıştır. Davacı satış işlemlerinin durmasından sonra belirli bir süre (yaklaşık bir yıl) satış isteği gelmeyince sözleşmenin 12. maddesinde belirtilen seçimlik haklardan kağıt karton gibi ambalaj malzemelerinin bedelini noter ihtarıyla davalıdan talep etmiştir. Davalı bu ihtara cevap vererek sözleşmenin 12. maddesinde yer alan satılmayan ürünleri ...’ a kontrat şartlarına göre satın alma hakkını kullanacağını davacıya bildirdiğinden artık 12. maddede belirtilen kağıt karton gibi ambalaj malzemelerinin bedeliyle davalının sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Ne var ki mahkemece benimsenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporu davalının sorumluluk miktarını doğru bir şekilde hesaplamaya elverişli değildir. Mahkemece yapılması gereken iş konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulundan tarafların ticari defterleri incelenerek sözleşmenin 2. maddesinde bahsedilen ürün miktarından ne kadarının satıldığı ve dolayısıyla ne kadarının da satılmamış olduğunu tespit ettirdikten sonra satılmayan miktar için gerekli kağıt karton gibi ambalaj malzemelerinin bedelini tespit edip davalının ancak bu miktarla sorumlu olacağı kabul edilip hükmü bu şekilde kurmaktan ibarettir. Eksik incelemeyle hüküm tesis edilemeyeceğinden hükmün bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 11/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.