8. Hukuk Dairesi 2011/4352 E. , 2012/1206 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve müşterekleri ile ... ve dahili davalılar ...ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Keşap Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 09.02.2006 gün ve 173/3 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, kadastro sırasında davacıların murisi ile davalılar adına paylı olarak tespit ve tescil edilen 110 ada 134 nolu parselin bidayette tarafların kök miras bırakanı ...’e ait olduğunu, ...’in sağlığında bu yeri ½’şer oranında çocukları ... ve ...’ya hibe ettiğini, çocuklarının uzun yıllar bu yere zilyet iken kadastro çalışmalarında davacıların miras bırakanı ... adına 2/5 pay, davalılardan ...’a 2/5 pay, diğer davalı ...’a 1/5 pay olarak tespit ve tescil edildiğini, bu işlemin yanlış olduğunu açıklayarak dava konusu parselin tapu kaydının iptali ile ½ payının kendi murislerine isabet edecek şekilde veraset belgesindeki payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, dava konusu parselin ¼ payının kök miras bırakan ... ...’ın eşi olan ... ...’a ait olduğunu, ...’ın buradaki ¼ payını kadastrodan önce haricen diğer davalı ... ...’a satarak zilyetliğini devir ve teslim ettiğini, kadastrodaki pay tespitlerinin doğru olduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, nizalı taşınmazın ilk malikinin ... ...olduğu, bu kişinin sağlığında bu taşınmazı çocuklarından ... ile ...’a ½’şer pay ederek verdiği, ... ile ...’ın 20 yılı aşkın süreden beri taşınmaza zilyet olduğu anlaşılmakla davacıların davasının kabulüne, taşınmazın tamamı 72 pay kabul edilerek hüküm yerinde yazılı olan paylara göre, davacılar ile davalılar ve dahili davalılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hüküm, süresi içerisinde davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu 110 ada 134 parsele ilişkin kadastro tutanağı getirilmiştir. Senetsizden, tarla niteliğiyle, 4909.90 m2 olarak 14.7.1994 tarihinde 2/5 pay ... oğlu ... adına, 2/5 pay ... oğlu ... adına, 1/5 pay ... kızı ... adına tespit görmüştür. İtiraz edilmemekle 25.12.1990 tarihinde kesinleşmiştir. Kök miras bırakan ... ...’a ilişkin veraset belgesi dosyadadır. 1327 doğumlu bu kişinin 16.1.1981 tarihinde öldüğü, eşi ... ile çocukları ..., ..., ..., ...ve ...’nin mirasçı olarak kaldığı, oğlu ...’in 1983 yılında ölümü ile eşi ..., onun evlatları ..., .., ..., ..., ..., .., .. ve ..., murisin dul eşi ...’ün 1987 yılında öldüğü, kök murisin oğlu ...’nın 1991 yılında ölümü ile eşi Naime ile onun evlatları Şevki, Yurduşen ve Zeynep’in kaldığı, kök murisin oğlu ...’un (davalı) 2001 yılında ölümü ile mirasçısı olarak eşi ..., çocukları Sevgi, Günel, Sadık, ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın kaldığı anlaşılmaktadır. Davalılar vekili, 23.11.2000 tarihli delil listesinde, tanıklarını bildirmiştir. Ayrıca, bir adet haricen satış senedi fotokopisini dosyaya sunmuştur. Mahkemece, tutanak bilirkişileri dinlenmiştir. Bu kişiler özetle; taşınmazın önceden kök miras bırakan ... ...’a ait olduğunu, ...’in bu yeri sağlığında eşi ... ...’a verdiğini, şu anda bu taşınmazın kök murisin çocuklarından ... ile ... ve bu kişilerin ölümüyle mirasçılarının kullanmakta olduğunu söylemişlerdir. Duruşmada dinlenen davalı tanığı; taşınmazın şu anda ... ile ... çocukları tarafından kullanıldığını, bu taşınmazda bir hissenin ...’a ait olduğunu, ...’ın babaannesi olan ... ...’a sağlığında baktığını, bu nedenle bir hissenin ... ...tarafından ...’a verildiğini söylemiştir. Mahkemede dinlenen davacı tanığı ise; ...’ın yıllardan beri Almanya’da olduğunu, bu taşınmazda payı olup olmadığını bilmediğini açıklamıştır. Keşif yerinde dinlenen 1934 doğumlu mahalli bilirkişi özetle; dava konusu taşınmazın kök miras bırakan ... ...’a ait iken, bu taşınmazın ölümüyle çocuklarına kaldığını, taksimle eşit olarak ... ve ...’a kaldığını, murisin dul kalan eşini bu yerde fındık toplarken görmediğini söylemiştir. Keşifte dinlenen davacı tanıkları Talip Akbayrak ile İshak ...: bu taşınmazda ...’ı hiç görmediklerini, yine ... ...’ın da kullandığını görmediklerini söylemişlerdir. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık kök muris ... ...’a ait olan bu yerin kadastro çalışmalarından önce ve murisin sağlığında kök muris tarafından evlatları ... ve ...’a hibe edip etmediği ya da kök murisin ölümüyle tüm mirasçılarının katılımıyla taksim yapılıp yapılmadığı, taksim yapılmış ise ... ve ...’a eşit paylarla verilip verilmediği, taksim yapılmamış ve muris tarafından adı geçen çocuklarına hibe yoluyla özgülenmemiş ise, dul kalan eşi ... ...’ın miras payını diğer davalı ...’a hibe edip etmediği konularında toplanmaktadır.
Mahkemece, dinlenen tutanak bilirkişileri, yerel bilirkişi, taraf tanıklarının anlatımlarından; dava konusu taşınmazın ilk malikinin üst miras bırakan ... ...’a ait olduğu tartışmasızdır. Ancak, bir kısım tanıklar, ... ...’ın taşınmazını sağlığında eşit paylarla evlatlarından ... ve ...’a hibe ettiğini söylerken, bazı tanıklar bu yerde kök murisin ölümüyle dul kalan eşi ...’ün ¼ miras payı bulunduğunu, kendisine torunu (davalı) ...’ın bakması nedeniyle bu kişiye hibe ettiğini beyan etmiştir. Bazı tanıklar ve özellikle yerel bilirkişi ise, murisin ölümünden sonra çocuklarının yaptıkları taksimle bu yerin evlatlarından ... ve ...’a kaldığını açıklamıştır. Bu durumda tüm beyanlar arasında çelişki mevcuttur. Bu verilerle dosyada yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Kabule göre, dava devam ederken ölen ...’ın mirasçıları davaya dahil edilmiş olup, bu kişiler adına çıkarılan tebligatların adı geçenler yurt dışında ikamet etmeleri nedeniyle 7201 sayılı Tebligat Kanununun 25, 25/a maddeleri ile Tebligat Tüzüğünün 36 ve devamı maddelerine, Uygulama Yönetmeliğinin 38. maddesine aykırı olup, adı geçenlere yöntemine uygun biçimde tebligat yapılmadan hüküm kurulması TC. Anayasa’sının 36. maddesindeki hak arama hürriyetine de aykırılık teşkil etmektedir. Açıklanan tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararı usul ve yasaya aykırıdır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması gerekir.
Davalı ...’ın temyiz itirazları tüm bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 27.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.