19. Hukuk Dairesi 2018/2120 E. , 2020/1037 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülmekte olan menfi tespit davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22.Hukuk Dairesi tarafından verilen davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı şirket hakkında davalı tarafından takibe konmuş bulunan senetler nedeniyle davalıya borçlu bulunmadığını, davalının 1986 tarihinde kurulan aile şirketinin ortaklarından olduğunu ve 2010 tarihine kadar yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak görev yaptığını, davalının bonoların tanzim tarihi olan 2002 yılında ve sonraki 8 yıl boyunca şirketin yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğu halde bonoları şirket kayıtlarına işlememesinin, alacağını genel kurullarda gündeme getirmemesinin, gerçek bir borcun olmadığının delili olduğunu, benzer nedenlerle Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2011/528 esas sayılı ve Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2013/411 esas sayılı dosyalarında senetlerin düzenleniş nedeninin davalı tarafça açıklandığını, açıklaması itibari ile ispat yükünü üzerine aldığı gibi kendisinin bir alacağının bulunmadığını da kabul ettiğini belirterek takip konusu senetler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının senetlerin lehdarı değil iyiniyetli hamili olduğunu, iddiaların davalıya karşı ileri sürülemeyeceğini, bonolardaki keşideci ve ciranta imzalarının davalının babası ve kardeşine ait bulunduğunu, bonoların kötüniyetle ele geçirildiği iddiasının dayanaksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, her üç bonoda da “nakden” şeklinde bedel kaydına yer verilmiş olduğu, davacı şirket ortakları ile davalı arasında akrabalık ilişkisi bulunsa da senede karşı olan iddiaların senetle ispatının gerektiği, davacı tarafın “talil” iddialarının ve iddialara konu davalı beyanlarının senetteki bedel kaydını hükümden düşürecek talil niteliğinde görülmediği, bedel kaydının ve senetlerin aksinin davacı tarafça yazılı delille ispatlanamamış olması, senetlerin şirket kayıtlarında yer almamasının başlıbaşına senetlerin karşılığının olmadığı anlamına gelmeyeceği, davalının, senetlerde cirantalardan iktisap eden hamil durumunda olduğu, senetleri kötüniyetle aldığı ve borçlunun zararına hareket ettiğine dair bir delile de rastlanmadığı, davalı lehine Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşmiş bulunan mahkemenin 2011/528 esas sayılı dosyasının davalı yararına güçlü delil teşkil ettiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, dava konusu senetlerde borcun sebebinin “nakden” olarak gösterildiği ve nakit verildiğine karine olduğu, davaya konu her üç bononun da keşidecisinin davacı şirket, lehtarının ...,... "in cirosu ile davalıya intikal ettiği, davalı tarafın yapmış olduğu savunmaların talil niteliğinde olmadığı, davacı tarafın bonoların bedelsizliğini iddia ettiği, bonolar üzerindeki nakden kaydı nedeni ile bunun aksinin davacı tarafın yazılı delil ile ispat etmesi gerektiği, davacı tarafın iddialarını usulüne uygun olarak ispat edemediği, nitekim aynı seri bonolar nedeni ile taraflar arasında görülen başka bir davada verilen ret kararının Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin 30.04.2015 tarih 2014/8920 esas, 2015/6419 sayılı kararı ile onandığı, iddia ve savunmaların kapsamı tamamen aynı olan bu davada verilen kararın kuvvetli delil niteliğini taşıdığı, senetlerin de bedelsiz olduklarının ispat edilemediğinden davanın reddine dair mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HMK"nın 297/1-a maddesi gereğince hükmü veren mahkemenin başkan ve üyeleri ile zabıt katibinin karar başlığında bulunması gerekirken yazılmadığı, bunun bir eksiklik olduğu ancak başkan ve üyelerin isim ve imzalarının karar sonunda yer alması sebebiyle bu husus bozma nedeni olarak görülmemiş, eleştirilmekle yetinilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan hükmün ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğin bilgi için BAM"a gönderilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 15.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.