21. Hukuk Dairesi 2019/5092 E. , 2020/2527 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi:
Davacı vekili; 01/06/2012 - 13/04/2013 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı: Davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı : "Davalı iş veren nezdinde hizmet akdine dayalı ve sigortalı olarak davacı ve bordro tanıklarının beyanı ile ayda 30 gün çalıştığı anlaşılmakla” gerekçesiyle “ Davanın Kabulüne” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu; Kurum vekili istinaf dilekçesinde, Davacının iddialarını ispatlayamadığını, olayın yeterince araştırılmadığını, hizmet tespiti davalarını sadece tanık beyanlarıyla ispatlamanın mümkün olmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı : "....İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından, davalı işyerinin 10/01/1986 tarihinde 506 Sayılı Yasa kapsamına alınmış olduğu, davalı şirket ile davacının daha önceden hissedarı olduğu ... Madencilik ... Ltd. Şti. arasında 18/03/2012 - 31/12/2013 tarihleri arasında geçerli olan bir sözleşmenin imzalandığı, davacının ortağı olduğu şirketten 01/10/2012 tarihi itibariyle hissesini devrettiği ve çalışmalarını ortaklıktan ayrıldıktan sonra da davalı şirket nezdinde devam ettirdiği, tanık beyanlarına göre davalı şirket ile davacının ortağı olduğu şirketin aynı binada ticari faaliyetlerini devam ettirdikleri, yine tanık beyanlarına, irsaliye ve fatura ile diğer belgelere ve SGK Denetmen Raporuna göre davacının, davalıya ait işyerinde 01/06/2012-13/04/2013 tarihleri arasında muhasebe personeli olarak davalı işverenin emir ve talimatları ile hareket ederek, mesaisinin tamamını davalıya ait işyerinde geçirerek hizmet akdine bağlı olarak kesintisiz bir şekilde çalıştığı, işgücünü belirli bir zaman içinde çalıştıranın buyruğunda bulundurmak suretiyle, çalışan kişinin, çalışmasının hizmet akdine tabi olduğu hususunun Yargıtay"ın yerleşik görüşlerinden olduğu, davacının da işgücünü talep edilen tarihler aralığında davalı işverenin buyruğu altında bulundurduğu, bu nedenle davacının talep ettiği zaman aralığındaki çalışmasının hizmet akdine tabi olduğunun kabul edilmesi gerektiği anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır." gerekçesiyle "Feri müdahil vekilinin istinaf isteminin reddine" karar verilmiştir.
E)Temyiz: SGK Vekili: Eksik inceleme ile karar verildiğini tanık beyanları ile ispatın mümkün olmadığını, sosyal yardımlaşma vakıflarından yardım alıp almadığı araştırmasının gerekli olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava hizmet tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olmakla Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 15.10.2006 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı aldığı, 27.01.2006 tarihinde kanun kapsamına alınan 1071938 sicil sayılı davalı işyerinden davacı adına hizmet bildirimi olmadığı, 04.10.2011 tarihinde davacının dava dışı ... Madencilik Ltd.Şti’ne hissedar ve müdür olduğu, 01.10.2012 tarihinde hissesini devrederek ortaklık ve müdürlükten ayrıldığı, davalı şirket ile davacının hissedar olduğu şirket arasında 18.03.2012 ve 31.12.2013 tarihleri arasında geçerli olacak şekilde taşeron sözleşmesinin imzalandığı,tanık ifadelerinden de anlaşılacağı üzere davadışı ... Madencilik Ltd.Şti’nin kendi bürosunu kapatarak davalı şirket ile aynı ofisi kullandığı davacının sigortasız çalışma ihbarı üzerine kurum tarafından tahkikat yapıldığı anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.Ayrıca 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 10.09.2014 tarih ve 6552 sayılı Kanun"un 64. maddesi ile değişik 7. maddesinin son fıkrasında; “ Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kurum"a re"sen ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan Kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabilir. Kurum, yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür ” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; davacının 17.12.2013 tarihinde kuruma verdiği şikayet dilekçesinde 2012/Ekim – 2013/Mart arasında çalıştığını beyan ettiği, devamında tahkikat aşmasında verdiği ifadesinde “davalı şirket ile hissedarı olduğu şirketin aynı ofisi kullandığını iki şirketin işlerini yürüttüğünü ortaklıktan ayrıldıktan sonra davalı şirkette çalıştığını” beyan ederek imzaladığı açık olup davacının açık ve imzalı beyanı dikkate alınmadan ortaklıktan ayrılmadan öncesinde ve 2013/Nisan ayına hizmet verilmesi isabetsiz olup, devamla davacının kurum inceleme raporu sonrası tespiti yapılan sürelerde hukuki yararı olmadığı gözetilerek son hizmet döküm cetveli getirtilip dışlanmadan sonuca gidilmesi de bozma nedenidir.Kabule göre de ; ilk derece mahkemesince gerekçeli karar aşamasına kadar davalı sıfatı ile davaya devam eden SGK, ara karar dahi alınmadan gerekçeli karar başlığında feri müdahil olarak yazılmış olup; dava tarihi ve yukarıdaki yasal açıklamalar dikkate alındığında SGK"nın feri müdahil olmayacağı açıktır. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, SGK vekili tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı ORTADAN KALDIRILMASI, ilk derece mahkemesinin kararının BOZULMASI gerekmiştir. G)SONUÇ :Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.