4. Hukuk Dairesi 2017/1476 E. , 2020/51 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Davacı İSKİ Genel Müdürlüğü vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 23/02/2009 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30/12/2013 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi zararın tazminine ilişkindir. Mahkemece, talebin kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Zabıta Daire Başkanlığı tarafından Çamaşırcı Dere Yatağına hafriyat döküldüğü yönünde ihbar yapılması üzerine yerinde incelemeler yapıldığını ve davalının, dava dışı Maltepe Belediye Başkanlığı yararına yüklenici olarak üstlendiği inşaat çalışması esnasında belirtilen derenin akışını engelleyecek şekilde toprak döktüğünün tespit edildiğini, davalı şirkete hafriyatın temizlenmesi konusunda yazılı olarak bildirimlerde bulunulduğunu ancak kaldırılmadığını, bunun üzerine müvekkili kurum tarafından dava dışı Koloni İnşaat Ltd. Şirketi’ne hafriyatın temizlenmesi için yer teslimi yapıldığını ve hasarın giderilmesi için gerekli ödemenin belirtilen şirkete yapıldığını belirterek, davalı tarafın sebep olduğu hasar bedelinin İSKİ Tarifeler Yönetmeliği’nin 49. maddesine istinaden % 50 fazlası ile davalıdan tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil sebebiyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir.
Somut olaya gelince; davacı, davalı tarafından yapılan çalışmalar sırasında dere yatağının akışını engelleyecek şekilde hafriyat döküldüğünü ileri sürmüş, iddia ettiği zarar miktarına İSKİ Tarifeler Yönetmeliği’nin 49. Maddesi hükmü uyarınca % 50 ilave yaparak istemde bulunmuştur. Mahkemece esas alınan bilirkişi raporunda yukarıda açıklanan gerçek zarar ilkesi gözardı edilerek, yönetmelik hükmü dikkate alınarak % 50 artırımlı olarak hesaplama yapılmış, mahkemece de benimsenen bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Sözü edilen Yönetmeliğin 49. maddesi hükmünde “Su ve kanalizasyon tesislerine, bilerek veya bilmeyerek çeşitli nedenlerle zarar verenler hakkında Devlet malına suç işleyenlere ilişkin hükümler uygulanmakla beraber, zararın giderilmesi için yapılan harcamalar % 50 fazlasıyla kendilerinden tahsil edilir” hükmüne yer verilmiştir. Anılan yönetmelik hükmü İSKİ ile aralarında sözleşme ilişkisi bulunan gerçek ya da tüzel kişilerin İSKİ tesislerine yönelik haksız eylemleri sebebi ile tazminat hesaplanmasına ilişkindir ve sözleşme ilişkisinin sonucu olarak İSKİ abonesi olan kişileri bağlayacağı kuşkusuzdur. Oysa davalı, İSKİ abonesi olmadığından hükmedilecek tazminatın anılan yönetmelik hükmüne göre belirlenmesi mümkün değildir. Zarar kapsamının Türk Borçlar Kanunu’nun 50. (818 sayılı BK.42) maddesi hükmüne ve gerçek zarar ilkesine göre belirlenmesi gerekir. Gerçek zarar ilkesi zarar görenin malvarlığını haksız fiilin meydana gelmesinden önceki duruma getirmeyi amaçladığından yönetmelik hükmüne göre yapılacak hesap, anılan ilkeye ve yerleşmiş Yargıtay uygulamasına da aykırı olacağından kabul edilemez.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, Tarifeler Yönetmeliğinde belirtilen % 50 artırılarak tahsile ilişkin hükmün haksız fiilden kaynaklanan hasar tazminatı davalarında uygulanamayacağı hususunun dikkate alınması, davacı tarafın isteyebileceği geçek zarar miktarı duraksanmaksızın belirlendikten sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/10/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.