12. Ceza Dairesi 2019/1880 E. , 2021/552 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile maddi tazminat talebinin reddine, 288.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihi olan 11/02/2011 tarihinden işletilecek yasal faiz ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine,
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/188 Esas – 2015/143 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının T.C. Hükümetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs suçundan 11/02/2011-09/10/2013 tarihleri arasında 2 yıl 7 ay 28 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 03.06.2015 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK"nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla;
Davacının 528.810,00 TL maddi, 1.000.000,00 TL manevi, hak ihlaleri bakımından 100.000,00 TL tazminatın tahliye tarihi olan 09/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece maddi tazminat talebinin reddine, 288.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihi olan 11/02/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedildiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin karşı vekalet ücretine ve sair temyiz itirazların davacı vekilinin maddi tazminatın reddine karar verilmesine, manevi tazminat miktarının eksik olduğuna ilişkin ve sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da üzerinde olacak şekilde fazla manevi tazminata hükmolunması,
2-Davacı vekilinin talebi doğrultusunda hükmedilen tazminata tahliye tarihi olan 09/10/2013 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, tutuklama tarihi olan 11/02/2011 tarihinden itibaren faiz işletilmesi,
3-Davacı vekili dava dilekçesinde 100.000,00 TL hak ihlali tazminatı talep etmişse de mahkemece bu hususta bir değerlendirme yapılmaması,
4-Gerekçeli karar başlığında "Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat" olan dava türünün "Yakalama veya Tutuklama Sonrası KYO veya Beraat Kararı verilmesi Halinde Tazminat" olarak yazılması,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 25.01.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.