3. Hukuk Dairesi 2013/6267 E. , 2013/7352 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların müşterek olarak kullandıkları bahçede davalıya ait elektrik telinin kopması sonucu 22.07.2010 günü yangın çıktığını, davacıların meyve ağaçlarının tamamen yanarak kullanılmaz hale geldiğini belirterek; fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla 58.745,00 TL"nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı idareye ait enerji nakil hatlarının bakım ve onarımlarının periyodik olarak yapıldığını, davalı idarenin olayda herhangi bir ihmal ve kusurunun olmadığını, her halukarda davalı idarenin kusurlu olduğu iddia edilse dahi yangına sebebiyet veren birçok faktörün mevcut olduğu nazara alınarak hesaplanan zarardan gerekli indirimin yapılması gerektiğini, talep edilen tazminat miktarının fahiş olup, zararı gidermenin ötesinde bir amaca hizmet ettiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; dava konusu 954 numaralı parsel için 14.216,29 TL"nin davalıdan alınıp davacı ..."a ödenmesine; dava konusu 1000 numaralı parsel için 25.663,20 TL"nin davalıdan alınıp davacı ..."a ödenmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; davalı kuruma ait elektrik hatlarındaki tellerin kopması sonucu meyve ağaçlarının yanması nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Zarar; mal varlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu içine düştüğü durum ile bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktır. Tazminatın amacı da mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi ve onun eski duruma getirilmesinin sağlanmasıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 08.12.1965 gün ve 4/219-448 sayılı karında da belirtildiği gibi meyveli ağaçların yaşama gücüne son verilmesinden doğan zararının ne şekilde hesap edileceği konusunda Borçlar Yasası’nda bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda, yaşamın olağan akışı içerisinde oluşan hukuk kurallarının olaya uygulanması suretiyle adalete uygun bir sonuca ulaşılması gerekir. Meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların yerine geçen (kaim) değeri belirlenerek takdiri gerektiği kökleşen Yargıtay İçtihatlarıyla belli olmuştur.
Bir ağacın yerine geçen (kaim) sürüm (rayiç) değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise; ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın saptanmasıyla, bu farkın her ağaç bakımından göz önünde tutulup, toplamının o ağaçların yerine geçen değeri olarak kabul edilmesi ile gerçeğe en yakın zararın belirtilmesi yöntemidir.
Hal böyle olunca mahkemece; hem uzman, hem de yerin sürüm değerini bilen kişilerden seçilecek bilirkişiler eliyle yukarıda belirtilen esaslar uyarınca zararın gerçek tutarının belirlenmesi gerekirken, getirebileceği ürün esasına göre düzenlenen bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; benzer olayların genellikle hasat mevsimi olan yaz aylarının en sıcak günlerinde, şiddetli rüzgarın da etkili olduğu olağanüstü hava koşullarında meydana geldiği anlaşılmaktadır. Elektrik hatlarının bakım ve onarımının düzenli olarak yapılmaması yanında kaçak elektrik kullanımının sürekli artması nedeniyle elektrik hatlarının fazla yüklenmesi, ürün sahibi kişilerin de olası yangın olaylarına karşı gerekli önlemleri almamaları sonucu yaz aylarında bu şekilde çıkan çok sayıda yangına engel olunamadığı, davalının da kamu hizmeti gören bir kurum olduğu gözetilerek, davacılardan ... yönünden kabul edilen 14.216,29 TL ve davacı ... yönünden kabul edilen 25.663,20 TL zarardan durumun gereği uygun bir tutarda indirim yapılmamış olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.