Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/4979
Karar No: 2012/1199
Karar Tarihi: 27.02.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/4979 Esas 2012/1199 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2011/4979 E.  ,  2012/1199 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

    ... ile Karşıpınar Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Zile Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 26.05.2011 gün ve 474/528 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekilleri tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, kadastro çalışmaları sırasında 132 ada 5 nolu parselin köy tüzel kişiliği adına tespit ve tescil gördüğünü, bu yerin önceden köy arsası iken 1964 yılında köy ihtiyar heyetinin kararına binaen babası tarafından satın alındığını, bilahare zilyetliğinin kendisine geçtiğini ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... temsilcisi, davacı açısından TMK.nun 640, 701 ve 702. maddelerinin gözetilmesi gerektiğini, dava konusu yerin 07.02.1964 tarih 10 sayılı köy kararı ile davacının babası ...’a 750 TL’ye satılmasına karar verilmiş ise de; satış parasından 200 TL’sinin makbuz karşılığında ödendiğini, kalan 550 TL"nin bugüne kadar ödenmediğini, davacının babasına satılan yer ile dava konusu edilen yerin farklı yerler olduğunu, bu yerin köy merası olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, tapuya kayıtlı taşınmazın haricen satışının geçersiz olduğu gibi, iştirak halindeki mülkiyette hak sahiplerinin birlikte dava açmaları gerektiği, bir iştirakçinin tek başına dava açamayacağı gözönüne alınarak ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
    Hüküm, davacı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu 132 ada 5 nolu parsele ilişkin tapu kaydı getirilmiştir. 10.01.2003 tarihinde kadastro yoluyla, arsa niteliğiyle köy tüzel kişiliği adına tescil edildiği görülmüştür. Komşu 132 ada 4 nolu parsele ilişkin kadastro tutanağı dosyadadır. 563,58 m2 olarak, ahşap ev ve arsası niteliğiyle, senetsizden, 10.07.2002 tarihinde, Kadir oğlu ... adına tespit gördüğü, itirazsız olarak 10.01.2003
    tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Zile Kaymakamlığının 15.06.1984 tarih 131 nolu men kararı dosya içerisinde bulunmaktadır. Mütecavizin ... olduğu görülmüştür. Hasımsız mirasçılık belgesi dosya içerisindedir. 1914 doğumlu ...’ın 01.12.1982 tarihinde öldüğü, mirasçısı olarak ..., ..., ..., ..., .. ve ...’ın kalmış oldukları anlaşılmaktadır. Mahallinde 13.04.2011 tarihinde keşif yapılmıştır. Davalı vekili, iştirak halinde mülkiyetin söz konusu olduğunu, mirasçıların tamamının muvafakatı ya da miras şirketine temsilci atanmak suretiyle davaya devam edilmesi gerektiğini açıklamıştır. Davalı tanığı dinlenmiştir. Bu kişi dava konusu yerin kendisini bildiğinden beri kullanılmadığını, buranın mera olmadığını, köylünün hayvanlarının geçerken otladığını gördüğünü söylemiştir. Ziraat bilirkişisi, taşınmazın % 20–25 eğimli olduğunu, üzerinde ekili ürün ve herhangi bir binanın bulunmadığını, arsa niteliğinde ve tarıma elverişsiz olduğunu açıklamıştır. Fen bilirkişisi 1/1000 ölçekli krokili raporunu dosyasına sunmuştur. Oturumda dinlenen davacı tanığı; dava konusu yeri davacının babasının köy tüzel kişiliğinden satın aldığını duyduğunu, bedelinin ödenip ödenmediğini bilmediğini, babasının bu yeri davacıya sözlü olarak devrettiğini, 1980 yılındaki paylaşım sırasında davacının diğer kardeşlerinin küçük olduklarını, itirazlarının olup olmadığını bilmediğini, küçükbaş hayvanların bu yerde eğreklendirildiğini beyan etmiştir. Zile Sulh Ceza Mahkemesinin 23.05.1986 tarih, 1984/404 Esas, 1986/470 Karar sayılı dosyanın da; müştekisi Dursun Dilek, sanığı ..., suç tarihi: 02.06.1984, suç: hakkı olmayan yere tecavüz olduğu, yargılamalar sonucunda dava konusu yerin mera olmadığından ve bu yerin köy tüzel kişiliğince sanığın babasına satıldığı anlaşıldığından beraatine karar verildiği, kararın temyiz edilmediği anlaşılmıştır. Sulh Ceza Mahkemesi dava dosyası içerisinde köy karar defterinin elle yazılan bir suretinin alındığı görülmüştür. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir.
    Uyuşmazlık Sulh Ceza Mahkemesi kararındaki şikayete konu olan ve eldeki davada davalı ... kişiliğinin savunmasında belirtildiği üzere; bu yerin kadastro öncesinden kadim mera ve eğrek yeri olup olmadığında toplanmaktadır. Bilindiği üzere ve kural olarak; kadim mera öncesi bilinmeyen zamandan beri geleneksel olarak köy ya da belde halkına ait hayvanların otlatıldığı yerlerdir. Eğrek yeri ise büyük ve küçük baş hayvanların toplandığı alanlardır. Bu gibi yerlerin zilyetlik süresi neye ulaşırsa ulaşsın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Bu durum Sulh Ceza Mahkemesi davasının yargılaması sırasında ve eldeki davada net bir biçimde açıklığa kavuşturulmamıştır. Öyle ise, taşınmazın öncesinin kadim mera ya da eğrek yeri olup olmadığının komşu köylerden dinlenecek yaşlı ve yansız mahalli bilirkişilerin ve bildirilecek taraf tanıklarının beyanlarıyla açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Dinlenen taraf tanıkları, davalı ... halkından olduğu gibi beyanları arasındaki aykırılık da giderilmediğinden hükme esas alınamaz. Öncesinin kadim mera ya da eğrek yeri olduğu anlaşıldığında böyle bir yerin satışı hukuken geçerli olmayacaktır. Kadim mera ve eğrek yeri olmadığı belirlendiği takdirde ise, 442 sayılı Köy Kanununun 44/3 maddesi gereğince bu kanunun yayınlandığı yıllarda “boz hali” nitelikli yerlerin köy ihtiyar heyetince tevzi edilmesi mümkün iken 11.06.1945 tarih ve 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun 64. maddesi uyarınca bu dağıtım yetkisi ortadan kaldırıldığından köy tüzel kişiliğinin köy sınırları içerisindeki niteliği ne olursa olsun tapusuz taşınmaz malları satması mümkün değildir. Bunun haricinde, tapulu bir taşınmazın haricen satışı alıcısına mülkiyet hakkı kazandırmayacaktır. Esasen, tapulu taşınmazların satışı için köy tüzel kişiliği temsilcisinin köy derneğinden ve köy ihtiyar heyetinden yazılı onay alması ve ondan sonra tapu sicil memurluğunda düzenlenen resmi sözleşme ile mülkiyeti
    nakletmesi gerekmektedir. Kaldı ki, taşınmazın 1964 yılı ve öncesindeki niteliği (mera-eğrek yeri vs.) yöntemine uygun biçimde araştırılmamıştır. Yine değinilen yasa ve maddelerin somut olaya uygulanıp uygulanmayacağı yerel mahkemece tartışılmadan yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 27.02.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    KARŞI OY YAZISI

    Dava, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yüksek Daire çoğunluğunca araştırmaya yönelik bozma sevk edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sırasında davalı ... adına tespit ve tescil edilen 132 ada 5 sayılı parselin vekil edeninin babası ... tarafından 1964 yılında köy ihtiyar heyetinden satın aldığını, babasının ölümüyle davacıya intikal ettiğini açıklayarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Dava konusu 132 ada 5 sayılı parsel belgesizden ahşap ev ve arsası niteliğiyle 10.07.2002 tarihinde yapılan kadastro tespitinde köy adına tespit ve tescil edilmiş olup, kadastro tutanağının kesinleşmesiyle tapu kaydı oluşmuştur. Davacı vekili dava dilekçesinde, taşınmazın davacının babasından kaldığını açıklamış ancak, davacıya intikal şekli konusunda herhangi bir açıklamada bulunmamıştır. Keşifte dinlenen kişilerde paylaşım ve davacıya intikal biçimi konusunda herhangi bir beyanda bulunmamışlardır. Davalı vekili 13.04.2011 tarihinde yapılan keşifte, taşınmazın elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğunu, mirasçıların tamamının olurlarının alınması ya da terekeye temsilci atanması suretiyle davaya devam olunması gerektiğini bildirmiştir. Mahkemece de, bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Taşınmazın 07.12.1964 tarihinde 10 sayılı köy ihtiyar heyetinin kararıyla davacının babası tarafından satın alındığına, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, babası Bektaş’ın öldüğü ve başka mirasçılarının da bulunduğu anlaşıldığına göre, terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. TMK.nun 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK.nun 702. maddesi gereğince tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Davada bir tasarrufi işlem olup, kural olarak üçüncü kişilere karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerekir. Davacı dava dilekçesinde, sadece kendi adına iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Bu nedenle terekeye dahil bir taşınmaz için bir veya birkaç mirasçının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve hukuki ehliyeti bulunmamaktadır. Davacı dışında başka mirasçıların da olduğu dosya kapsamıyla sabit olduğuna göre, yerel mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır.
    Her ne kadar, bozma gerekçesinde 442 sayılı Köy Kanununun 44/3. maddesinin 11.06.1945 tarih ve 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun 64. maddesi uyarınca köy ihtiyar heyetine verilen yetkinin ortadan kaldırıldığı ve bu tarihten sonra köy ihtiyar heyeti tarafından yapılan satışların geçerli olabilmesi için köy derneğinin yazılı onayı olması gerektiği yönünde belirleme yapılmış ise de, yüksek çoğunluğun bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Dava konusu parsel kadastro öncesi de tapusuz bir yerdir. Köy ihtiyar heyeti tarafından yapılan satışın geçerli olup olmaması sonucuna etkili bulunmamaktadır. Yeter ki, alındığı tarihten itibaren kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar muris ve mirasçılarının aralıksız, çekişmesiz malik sıfatıyla ve yirmi yıllık kazanmayı sağlayan zilyetlik süreleri olayda gerçekleşmiş olsun. Tapusuz bir taşınmazın bu şekilde kazanılması mümkündür. TMK.nun 713/1. maddesi kapsamında açılan tüm davalarda da bu ilke geçerlidir. Satış bedelinin muris veya mirasçıları tarafından ödenmemiş olması başka bir dava konusunu oluşturmaktadır. Eldeki davayla bir ilgisi görülmemektedir. Dava koşulu davada yerine getirilmediğinden işin esasına yönelik diğer eksikliklere ve taşınmazın niteliğine değinilme gereği duyulmamıştır. 442 sayılı Köy Kanunu üzerinde yapılan incelemede; köy ihtiyar heyetinin satış yapması konusunda köy derneğinden yetki ve onay alınması gerektiğine ilişkin hiçbir açıklamaya ve kanun hükmüne de rastlanılmamıştır.
    Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında yerel mahkemece TMK.nun 701 ve 702. maddeleri gözönünde tutularak dava koşulundan davanın reddine ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken, araştırmaya yönelik ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe gösterilmek suretiyle bozma sevk edilmiş olması yönündeki Sayın çoğunluğun görüşlerine açıklanan nedenlerle katılmıyorum. 27.02.2012




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi