Esas No: 2022/5895
Karar No: 2022/6838
Karar Tarihi: 11.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/5895 Esas 2022/6838 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen davada, davacı şirketin idaresindeki zaafiyet, kopukluk ve usulsüz tebligat nedeniyle resen terkin edildiğini ileri sürerek usul ve yasaya aykırı olarak yapılan terkin işleminin iptali ile şirketin yeniden İstanbul Ticaret Siciline kaydedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, yapılan terkin işleminin usulüne uygun olmaması nedeniyle davacının asıl talebi uyarınca şirketin ihyasına karar vermiştir. Davalı vekili ise istinaf etmiş ancak istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir. Temyiz edilen karar ise Bölge Adliye Mahkemesi tarafından onanmıştır. Hüküm gereği davacının şirketi ihyas edilmiştir. Kararda uygulanan kanun maddeleri ise Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesinin 4a ve b bentleri olarak belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 43. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22.09.2021 tarih ve 2021/294 E- 2021/1015 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi'nce verilen 16.06.2022 tarih ve 2022/579 E- 2022/770 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının yurtdışında ikamet ederken İstanbul merkezli kurduğu şirketin, idaresindeki zaafiyet, kopukluk ve usulsüz tebligattan dolayı davacının haberi olmaksızın resen terkin edildiğini, şirketin üzerine kayıtlı gayrimenkul ve şirket aleyhine icra takiplerinin bulunduğunu ileri sürerek, usul ve yasaya aykırı olarak yapılan re'sen terkin işleminin usulsüzlüğünün tespiti ve iptali ile şirketin yeniden İstanbul Ticaret Siciline kaydedilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise şirketin aktifleri arasında taşınmaz bulunması, bu taşınmazın tasfiye edilmemiş olması ve aleyhine icra takibi olması nedeniyle resen terkin edilen şirketin ihyasını, tasfiye memuru olarak Yasemin Ünlütürk' ün atanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, TTK’ nın geçici 7. maddesinin 4a ve b bentlerine göre çıkartılan tebligatın sadece şirket tüzel kişiliğine çıkartıldığı, çıkartılan tebligatın iade edildiği, şirket yetkilisine TTK geçici 7. maddesinin 4a bendi uyarınca tebligat çıkartılmadığı, yapılan terkin işleminin, TTK 7. maddesinin 4a bendindeki hususlar yerine getirilmediğinden geçersiz olduğu, terkin işleminin usulüne uygun olmaması nedeni ile 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmasının da mümkün olmadığı, resen terkin kararının iptali ile ihyasının gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile ...’nün 814065 sicil numarasında kayıtlı bulunan CIC TR İnşaat İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi’ nin ihyasına, kararın Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilanına, tescil ve ilan için davacıya yetki verilmesine, karar kesinleştiğinde keyfiyetin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazı ile bildirilmesine, şirketin sicil kaydı TTK' nın geçici 7. maddesi uyarınca resen (tasfiyesiz) terkin edilmiş olduğundan, tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına, dava (ilk talep) kabul edilmiş olduğundan, terditli olarak ikinci istenen talep yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; ilk derece mahkemesince davanın hak düşürücü süreye tabii olmadığı kabul edilerek, yapılan terkin işleminin de usulüne uygun olmadığı nedeniyle davacının asıl talebi uyarınca şirketin ihyasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davalıdan temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 11/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.