Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/423
Karar No: 2019/255

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/423 Esas 2019/255 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Sanık, PTT Şişli Merkez şubesine bir zarf göndermiş ve bu zarfın içinde yer alan şikayet dilekçesindeki imzanın sanığa ait olmadığı tespit edilmiştir. Bu sebeple suçsuzluğu sabit görülerek sanığın beraati kararlaştırılmıştır. Ancak sanık hakkında daha önce verilen özel belgede sahtecilik suçuna dair hüküm kesinleştiği için bu suç yönünden yeniden beraat kararı verilmesi hukuki değerden yoksun sayılmıştır. Bu sebeple kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret ve iftira suçlarından hüküm kurulması gerektiği, suçun birden fazla mağdura yönelmiş olması sebebiyle tek bir fiille birden fazla kişiye karşı işlenmiş iftira suçunu oluşturacağı belirtilmiştir. Kararda TCK’nın 267/1, 43/2 yollamasıyla 43/1. maddelerinin uygulanması gerektiği ifade edilmiştir. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: Türk Ceza Kanunu’nun 267/1, 43/2 ve 43/1. maddeleri.
Ceza Genel Kurulu         2018/423 E.  ,  2019/255 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 335-482

    Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret ve iftira suçlarından sanık ..."in beraatine ilişkin Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 24.05.2012 tarihli ve 352-240 sayılı hükümlerin Cumhuriyet savcısı ve katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 26.06.2014 tarih ve 11790-7777 sayı ile;
    "a) Olayın meydana geldiği 05.06.2010 tarihinde sanığın PTT Şişli Merkez şubesine giderek bir zarf gönderdiğinin sanık savunması ve olay yeri güvenlik kamera görüntüleri ile sabit olduğu, suça konu şikayet dilekçesinin saat 13.08’de postaya verildiği, sanığın görüntülerini içeren güvenlik kamerası saatinin ise 17.57’yi gösterdiği, yaptırılan grafoloji incelemesinde dilekçedeki imzanın sanığa ait olmadığının anlaşıldığı, bu sebeplere dayanılarak sanığın suçu işlemediğinin sabit olduğu gerekçesiyle beraat kararı verilmiş ise de;
    Güvenlik kamerası saatinde bir yanlışlık olup olmadığına dair PTT teknik sorumlusu ve iki polis memuru tarafından düzenlenen 20.07.2010 tarihli tutanağa göre kamera programının saati ile güncel saatin farklılık gösterdiği, kamera programındaki 17.30 ile 19.00 saatleri arasındaki görüntünün güncel saat olarak 12.30 ile 14.00 saatleri arasına karşılık geldiği ve netice olarak mevcut görüntülerin 05.06.2010 günü 12.30 ile 14.00 saatleri arasındaki Şişli Merkez PTT Şubesine ait güvenlik kamerası görüntüleri olduğunun tespit edildiği, nitekim PTT Şişli Merkez Müdürlüğü’nden olay günü 12.30 ile 14.00 saatleri arasındaki görüntüleri içeren kamera kayıtları istendiğinde sanığın görüntülerinin de olduğu ve görüntü saati olarak 17.57’yi gösteren kayıtların gönderilmesinin de bunu doğruladığı ve böylece zaman çelişkisinin giderildiği, ayrıca saat 17.57 itibariyle PTT şubesinin açık olmadığı da aynı tutanak ile bildirildiğinden, açıkça hatalı olduğu belirlenen güvenlik kamerası saatine itibar edilemeyeceği, sanığın savunmasında birlikte yaşadığı eşine gönderdiğini iddia ettiği mektubun da delil olarak dosyaya sunulmadığı ve sonuç olarak suç konusu dilekçenin sanık tarafından gönderildiği anlaşılmakla;
    Suçun aynı dilekçe ile birden fazla mağdura yönelmiş olması ve dilekçe içeriği ele alındığında sanığın eyleminin bir bütün halinde tek bir fiille birden fazla kişiye karşı işlenmiş iftira suçunu oluşturacağı ve TCK’nın 267/1, 43/2 yollamasıyla 43/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması gerektiği gözetilmeden yazılı gerekçe ile beraatine karar verilmesi,
    b) Kabule göre de;
    Hükmün gerekçe bölümünde "sanığın yüklenen suçları işlediği konusunda şüphe sınırlarını aşan kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden sanığın yüklenen suçlardan ayrı ayrı beraatine karar vermek gerektiği" belirtildiği halde hüküm fıkrasında "suçları işlemediğinin sabit olduğu" gerekçesiyle beraat kararı verilmesi suretiyle gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkeme ise 16.12.2014 tarih ve 335-482 sayı ile; bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı ve katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.02.2016 tarihli ve 41352 sayılı “bozma” istemli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 157-1928 sayı ile 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 17.07.2018 tarih ve 37-37 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanığın özel belgede sahtecilik suçundan beraatine ilişkin Yerel Mahkemece verilen 24.05.2012 tarihli ve 352-240 sayılı hüküm Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleştiğinden, bu suç yönünden yeniden kurulan beraat hükmü hukuki değerden yoksun olup direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık hakkında kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret ve iftira suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, direnme kararının yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Yerel Mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan, ilk hükümlerdeki gerekçenin tekrarlanması suretiyle direnme kararı verildiği anlaşılmaktadır.
    Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi uygulamada da keyfiliğe yol açacağında kuşku yoktur. Nitekim Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarına göre de, bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkeme tarafından CMK’nın 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca yeniden usulüne uygun olarak hüküm kurulması, bunun yanında direnmeye ilişkin gerekçenin de gösterilmesi gerekmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında önsoruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
    Yerel Mahkemece, sanık hakkındaki ilk hükümlerde direnilirken, bu ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan ilk hükümlerdeki gerekçenin tekrarlanması suretiyle hüküm kurulmuştur.
    Bu itibarla, diğer yönleri incelenmeyen direnme kararına konu hükümlerin belirtilen nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.12.2014 tarihli ve 335-482 sayılı, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret ve iftira suçlarından kurulan direnme kararına konu hükümlerinin, usul ve kanuna uygun direnme gerekçesi gösterilmeden karar verilmesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 26.03.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi