Esas No: 2011/1622
Karar No: 2012/1185
Karar Tarihi: 27.02.2012
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/1622 Esas 2012/1185 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Ankara 2. Aile Mahkemesinden verilen 11.11.2010 gün ve 711/1547 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, tarafların 1994 yılında evlendiklerini, ortak miras bırakan eş ...’ın 03.01.2002 tarihinde öldüğünü, vekil edeninin 30 yıldan fazla süre akademisyen öğretim görevlisi olarak çalıştığını, bu görevinin dışında miras bırakana ait şirkette bir süre resmi olarak daha sonra gayri resmi olarak danışmanlık yaptığını, vekil edeninin kişisel malı niteliğindeki gelir ve birikimleri ile mal varlığının edinilmesine katkıda bulunduğunu, ortak hesapta bulunan 85000 USD"nın miras bırakan eş Ahmet Merih tarafından çekilerek şirketine harcandığını açıklayarak, miras bırakana ait mal varlığı üzerindeki 1/2 katkı payı alacağının belirlenerek davalı taraftan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını, tarafların 1994 yılında evlendiklerini, taşınmazların büyük bölümünün evlendikten kısa bir süre sonra 1996 yılında miras bırakanın kişisel gelir ve birikimleriyle alındığını, davacının mal varlığı üzerinde yasal 1/4 oranında miras hakkı bulunduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davacının mal varlığının edinilmesine katkıda bulunduğunu kanıtlayamadığı, danışmanlık olarak değerlendirilen faaliyetlerinin katkı olarak kabul edilemeyeceği, miras bırakan eşe ait mal varlığının kişisel gelir ve birikimleri ile edinildiği gerekçesiyle kanıtlanamayan katkı payı alacağına ilişkin davanın reddine, miras bırakanının ortak döviz hesabından çekilen mevduat üzerinde 1/2 (42500 USD) alacağı bulunduğu ve davalının 3/4 miras payı oranında sorumlu olacağından 31875 USD"nın davalıdan alınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 11.04.1994 tarihinde evlenmişler, eş ... 03.01.2002 tarihinde ölmüş olup, eşler arasında mal rejimi bu tarihte sona ermiştir. (TMK.nun 225/1.fıkrası). Başka mal rejimi seçilmediğinden (4722 s.K.m.10) 01.01.2002 tarihinden mal rejiminin sona erdiği 03.01.2002 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK. 202, 225/1 ve 4722 s.Yürürlük K.m.10/1.m).
Dosya kapsamına dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, davacının kişisel hesabında bulunan 85000 USD"nın 30.04.2001 tarihinde virman yoluyla ortak hesaba aktarıldığı ve miras bırakan eş tarafından 01.06.2001 tarihinde çekildiği, ortak hesaba aktarılan dövizin 1/2 payının davacının kişisel mal varlığından çıkarak tereke malı olduğu, tereke üzerinde davacının 1/4, davalının ise 3/4 oranında miras payı bulunmasına karşılık mahkemece davalının miras payı oranında sorumlu olduğu görüşünden hareketle 31875 USD"nın davalıdan alınmasına karar verilmiş olması doğru değil ise de, temyiz edenin sıfatına göre aleyhe bozma yasağı ilkesi gereğince bu yönün bozma nedeni yapılması mümkün bulunmadığına, 818 sayılı Borçlar Kanununun 83.maddesi uyarınca mevzuu para olan borçların memleket parasıyla ödeneceği, akit harfiyen tediye mahallinde kanuni rayici olmayan bir para üzerine varit olmuş ise akdin icrası "aynen ödemek" kelimeleri veya buna muadil sair tabirat ile akdedilmiş olmadıkça borç vadenin hululü günündeki rayici üzerinden memleket parasıyla ödenebileceği, (Ek fıkra: 14/11/1990 - 3678/29 md.) yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklının bu borcu vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebileceği açıklandığına göre, mahkemece 31875 USD"nın ödeme günündeki Türk parası karşılığı olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil ise de bu husus yeniden yargılanmayı gerektirmediğinden hükmün anılan fıkrasında yer alan 31875 USD"nın davalıdan alınmasına ibaresinin cümleden çıkartılmasına bunun yerine “…31875 USD"nın fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile davalıdan alınmasına...." tümcelerinin yazılmasına, HUMK.nun 438/7. fıkrası uyarınca hükmün bu bölümünün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA,
Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; dosya içerisindeki kayıt ve belgelere göre, dava konusu taşınmazlar 01.01.2002 tarihinden önce 1996, 1997, 1998, 2000 ve 2001 yıllarında satış, imar ya da ifrazlar yoluyla miras bırakan eş ... adına tescil edilmiş, Karaaslan Mimarlık Ltd.Şti ise 28.01.1997 tarihinde ana sözleşmesi Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanarak kurulmuş olup miras bırakanın kuruluş tarihi itibari ile 39/40 oranında pay sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Yine miras bırakanın müellifi olduğu “Yapılar ve Anılar 1” adlı eser Aralık 2001 tarihinde ilgili yayınevi tarafından basılmış ve 2.902.500.000 TL ödemede bulunulmuştur.
Mahkemece, davacının miras bırakana ait mal varlığına somut katkıda bulunduğunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli olmadığı gibi ulaşılan sonuç da dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Dava konusu mal varlığının edinildiği tarihte eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir. Buna göre, eşlerin birbirlerinin mal varlıklarının edinilmesine maddi katkılarının kanıtlanması durumunda, katkı oranında alacak hakkı doğar. Somut olayda, davacı ..., Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesinde Profesör olarak görev yapmakta olup, evlilik birliği içerisinde, ek dersler, sınav gözetmenliği, bilirkişilik ve danışmanlık yapmak suretiyle önemli ölçüde gelir elde ettiği anlaşılmaktadır. Miras bırakan ... ise, mimar olup, Karaaslan Mimarlık Ltd. Şti.nin hakim ortağı durumundadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, miras bırakana ait mimarlık şirketi önemli projelerde faaliyet göstermiş ve davacı bu zaman zarfında şirketin danışmanı olarak çalıştığını ileri sürmüştür. Davacı vekili tarafından vekil edeni Huriye Şule’nin akademik ünvanı, kariyeri ve sosyal iletişim gücünü kullanarak şirketin projeler almasına katkıda bulunduğu yönündeki iddiası somut katkı olarak değerlendirilemez ise de, davacının evlilik birliği içerisinde mal varlığının edinildiği tarihte, danışmanlık hizmeti, kişisel gelir ve birikimleriyle katkı sağladığının kabul edilmemesi hayatın olağan akışına uygun değildir. Diğer bir söyleyişle, davacı çalışarak belirli bir gelir elde ettiğine göre, davalının edindiği mallara katkısının olduğunun kabulü gerekir.
Mahkemece, bu amaçla; iddia ve savunmaları dikkate alınarak tarafların herbirinin ayrı ayrı mal varlığının edinildiği tarihteki toplam gelirinden tarafların sosyal statüleri ile konumlarına göre yapabilecekleri kişisel harcamaları ile kocanın 743 sayılı TKM’nin 152. maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü uyarınca yapması gereken harcamalar çıktıktan sonra yapabilecekleri tasarruf miktarının ne olacağının belirlenebilmesi için konunun uzmanı bilirkişi kurulundan rapor alınması suretiyle davacı ile miras bırakanın çalışmaları karşılığında elde ettikleri gelirle sağlayabilecekleri tasarruf miktarının ayrı ayrı saptanması, daha sonra toplam tasarruf miktarı karşısında davacı eşin katkı oranının bulunması, bulunan bu oranın dava konusu mal varlığının (taşınmazların) dava tarihindeki değeri ile çarpılarak varsa katkı payı alacağının tespit edilmesi, murisin taşınmazların tapu kayıtlarındaki pay oranlarının ve tüm paylarının hesaplamada ve değerlerin belirlenmesinde gözönünde tutulması ve ondan sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün bu bölümünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 21,15 TL onama harcın peşin harçtan mahsubu ile artan 760,60 TL"nin istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 27.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.