19. Hukuk Dairesi 2017/4781 E. , 2018/2019 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı, davalı vekilince ise duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil ... ile davalı vekili Av....’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan davacı asil ve davalı vekilinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacının davalıdan 275.000,00.-TL borç alarak dava dışı ..."a verdiğini, kişinin parayı ödemesi halinde kendisinin de davalıya borcunu ödeyecek olmasına rağmen dava dışı ... borcunu ödememesi sonrasında kendisine verdiği 745.000,00.-TL"lik seneti müvekkilinin davalıya olan borcunu ödeyemediğinden davalının zor duruma düşmesi ve borçlunun kendisine verdiği sözleri yerine getirmemesinden dolayı sıkıntılı günler yaşaması nedeniyle ciro edip ve iyiniyet göstergesi ve teminat olarak davalıya verdiğini; davalının ise bu senedi kullanarak müvekkiline 790.000,00.-TL"lik icra takibi başlattığını, davacının 275.000,00.-TL"lik borcuna karşılık 745.000,00.-TL ödemek mecburiyetinde bırakıldığını ve parayı elden ödediği iddiasıyla davalı tarafa borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından verilen senedin teminat senedi olmadığını,davacı tarafından icra dosyasına ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin borcun kabulü anlamına geldiğini, davacının faiz ve diğer masrafları ödemekten kaçındığı için davayı açtığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, takibe konu senedin kambiyo senedi vasfında olduğu, kambiyo senedinden kaynaklanan asıl alacağın icra dosyasına ödenmiş olduğu, menfi tespit davasına konu alacaktan dolayı borçlu olmadığının ispat yükünün davacıda olduğu, davacının iddialarını yazılı delil ile ispatlamasının gerektiği, davacının anlatımlarının hayatın olağan akışına ters olduğu, kendisine borçlu olan birisine yeniden 275.000 TL"yi başkasından alıp vermesinin inandırıcı bulunmadığı ve yine ... aldığı senedi arkasını cirolayarak davalıya vermesinin sebebinin davalının ... bu parayı alamayacağı, davacı ile Av. ... bu parayı birlikte alıp davalıya verecekleri şeklindeki beyanlarının inandırıcı olmadığı, davacının eğitimli yüksek okul mezunu, 3 yıl öğretmenlik yapmış ve 25 yıl ... çalışmış ve en son genel müdürlük yapmış birisi olarak iddialarının inandırıcı olmadığı ve anlatılanların ticari hayata ve alacak borç ilişkisine uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı asil duruşma sırasında vereceğini bildirdiği ve duruşmadan sonra aynı gün verdiği 04/10/2018 tarihli dilekçesi ve ekindeki belgelerde dava dosyasındaki beyanlarını tekrarlayarak kendi avukatı olan ... ’ın kendi yakını olan davalı ... ile işbirliği içinde hareket ederek kendisini yanılttıklarını ve ...’ya olan 275.000,00 TL borcuna karşılık lehtarı olduğu 745.000,00 TL"lik bonoyu davalıya ciro ettirdiklerini, kendi avukatı ile davalının kendisini bu bonoyu kendi namına tahsil edecekleri konusunda kandırdıklarını, icra dosyasındaki 16/11/2015 tarihli belgedeki beyanın alacaklının avukatı olarak görünen aslında kendi avukatı olan ... ’ın kandırmasıyla verildiğini, aldatıldığını anladıktan sonra avukat ...’ı şikeyet ettiğini, şikayet üzerine avukat hakkında ağır ceza mahkemesinde dava açıldığını, davalının 20/09/2011 tarihli polis ifadesindeki beyanında dava konusu 745.000,00 TL’lik bonoyu 275.000,00 TL"lik alacağına karşılık olarak ciro ile aldığını ikrar ettiğini beyan etmiş ve buna ilişkin belgelerini sunmuştur.
Borcu söndürücü işlemlerin her zaman ileri sürülmesi mümkün olduğundan mahkemece öncelikle davacının avukatı hakkında açılan Ağır Ceza Mahkemesi"ndeki davanın sonucunun beklenmesi ve bu davada ortaya çıkacak olan maddi vakıanın davaya etkisi üzerinde durulması ve diğer taraftan davalının polisteki 20/09/2014 tarihli ikrarı üzerinde de durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 11/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.