Esas No: 2021/5018
Karar No: 2022/6920
Karar Tarihi: 12.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/5018 Esas 2022/6920 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, bankanın şubesindeki vadeli hesabında bulunan 7.800 TL'nin banka çalışanı tarafından iradesi sakatlanmak suretiyle boş dekont imzalattırılarak zimmetine geçirildiğini iddia etti. Davacı, bankanın sorumluluğu da esas alınarak Şanlıurfa 3. İcra Müdürlüğü'nün yaptığı takibin devamına ve %40 tazminata karar verilmesini talep etti. Davalı banka ise dava konusu alacakla ilgili sorumluluğunun olmadığını ve borcun zamanaşımına uğradığını savundu. Mahkemece kabul edilen tutarın temyiz sınırının altında kaldığı ve temyiz isteminin reddine karar verildiği belirtildi. Ancak, mahkemenin %50 kusur oranı atamasında yanıldığı ve objektif özen borcu nedeniyle bankaların hafif kusurlarından dahi sorumlu olduğu vurgulandı. Ayrıca, alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmemesi de bozmayı gerektirdi. Kararın davacı yararına bozulmasına karar verildi. Kanun maddeleri olarak; HUMK 427/2, HUMK 432/4, 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, İİK 67/2 belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 25.03.2021 tarih ve 2014/577 E. - 2021/311 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın Şanlıurfa şubesinde vadeli hesabı olduğunu, bu hesapta bulunan 7.800,00 TL'nin banka çalışanı Mehmet Teke tarafından iradesi sakatlanmak suretiyle boş dekont imzalattırılarak zimmetine geçirildiğini, müvekkilinin bankanın sorumluluğu da esas alınarak davalı banka aleyhine Şanlıurfa 3. İcra Müdürlüğü'nün 2009/10433 Esas sayılı dosyasında icra takibi yaptığını, ancak davalı bankanın haksız itirazı ile takibin durduğunu, davalının itirazlarının tamamen yersiz ve haksız olduğunu belirterek icra dosyasındaki davalının itirazlarının iptaline, takibin devamına ve %40 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu alacaktan davalının sorumlu olmadığını, husumetin banka çalışanına karşı yöneltilmesi gerektiğini, ayrıca borcun zamanaşımına uğradığını bildirerek davanın reddine ve %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve dosya kapsamına göre; davalı banka çalışanı hakkında açılan ceza davası sonucunda verilen mahkumiyet kararının kesinleştiği, davacıya ödeme yapıldığına dair herhangi bir tespitin mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının Şanlıurfa 3. İcra Müdürlüğü'nün 2009/10433 takip sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 3.500,00 TL asıl alacak, 203,88 TL işlemiş faiz olarak toplam 3.703,88 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebinin reddine, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- HUMK'un 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun ile değişik 427/2. maddesi hükmüne göre, miktar veya değeri 1.000,00 TL'yi geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir. Bu miktar, karar tarihi olan 25.03.2021 tarihi itibariyle 4.270,00 TL'dir. Davacı taraf, 7.800.- TL üzerinden başlatmış olduğu icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, takibin 3.703,88 TL üzerinden devamına karar verilmiştir. Dolayısıyla kabul edilen tutarın kararın verildiği tarih itibariyle temyiz sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, HUMK 432/4 madde ve fıkrası ile 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca temyizi kabil olmayan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, Yargıtay tarafından da bir karar verilebileceğinden davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, davalı banka nezdinde bulunan hesaptan davacının bilgisi dışında para çekildiği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir. mahkemece aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının %50 müterafik kusuru bulunduğu gerekçesiyle bankanın oluşan zararın sadece %50 sinden sorumlu olduğuna karar verilmiştir. Ancak, ceza yargılamasında da tespit edildiği üzere banka çalışanı tarafından mudiler ikna edilerek boş dekonta imza attırıldığı ve mudilerin bilgisi dışında mudi hesaplarından para çekerek kendi uhdesine aldığının sabit olduğu ve bankaların, kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlü olup (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi) bankaların güven kurumu olması nedeniyle objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından dahi sorumlu olduğu gözetildiğinde davacı tarafın %50 oranında kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş, davacı yana daha makul bir kusur oranı atfedilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken mahkeme kararının gerekçesinde bu hususta herhangi bir değerlendirme de yapılmadan karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.
3- Ayrıca alacak likit (belirlenebilir) olması nedeniyle mahkemece İİK 67/2. maddesi uyarınca hükmedilen alacak miktarı üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi de bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin temyiz isteminin miktar bakımından REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 12/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.