15. Hukuk Dairesi 2019/1626 E. , 2020/2204 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davacı-birleşen dosyalar davalısı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Asıl dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak, birleşen ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2011/1 Esas sayılı davası sözleşme gereği davalı iş sahibine verilen teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunun tespiti, birleşen ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2011/21 Esas sayılı dosyası ise, sözleşmeden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın reddine, birleşen 2011/21 Esas sayılı davanın kısmen kabulüne, birleşen 2011/1 Esas sayılı davanın ise konusuz kaldığından davanın Esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar, asıl dosya davacısı ve birleşen dosyalar davalısı belediye vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Adil yargılanma hakkı anayasamızın 36/1 maddesinde ve ... İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. ... İnsan Hakları Sözleşmesi"nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi"nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasanın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK’da da yer verilmiştir. HMK 297.
maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK’nın 298/2. maddede ise “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” hükmü mevcuttur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “Yasanın anladığı anlamda oluşturulacak hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların bu dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
Kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası ve kısa karar arasında çelişki yaratılması; yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
Bu anlatımlar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Mahkemece tefhim edilen kısa kararda birleşen ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2011/1 Esas sayılı davada “davanın kısmen kabulü ile 1.282.275,00 TL alacağın 02.10.2010’dan itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verildiği halde, gerekçeli kararda birleşen 2011/1 Esas sayılı davaya ilişkin olarak “konusuz kaldığından davanın Esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş, yine birleşen ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/21 Esas sayılı davasına ilişkin olarak kısa kararda, “konusuz kaldığından davanın Esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verildiği halde, gerekçeli kararda “davanın kısmen kabulüne, 1.282.275,00 TL alacağın 02.10.2010’dan işleyecek avans faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmek suretiyle kısa karar ve gerekçeli karar çelişkisi yaratılmıştır. Gerekçede “kısa karar yazılırken birleşen davaların Esas numaralarının zuhulen yanlış yazıldığının gerekçeli karar yazılırken fark edildiği ve yanlışlığın düzeltilerek hüküm kurulduğu” açıklanmıştır. Gerekçeli kararda çelişkinin varlığını da ortaya koyan nitelikte yapılan açıklamalar ile çelişkinin giderilmiş olduğundan söz edilemez.
1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı ve 10.04.1992 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunması bozma nedenidir. Çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın sadece bu nedenle bozulması gerektiği kabul edilmiştir. Bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kararla bağlı olmaksızın, çelişikliği kaldırmak kaydıyla vicdani kanaatine göre karar verebileceğinden diğer yönleri incelenmeksizin kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 437,00 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davacı-birleşen dosyalar davalısına iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 09.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.