Esas No: 2021/15815
Karar No: 2022/1112
Karar Tarihi: 31.01.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/15815 Esas 2022/1112 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/15815 E. , 2022/1112 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından vekalet ücreti ile sınırlı olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 24/10/2018 tarih ve 2015/18909 Esas 2018/9517 Karar sayılı bozma ilamında; davalı ... vekili, davalı ... vekili, ve davalı ..., ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, dava konusu taşınmazdaki rögarın tıkanması sonucunda işyerini pis suyun bastığı, tanık beyanları ve bilirkişi raporuna göre kanalizasyona atılan çuval, bez gibi malzemeler sebebi ile kanalizasyonun tıkandığının anlaşıldığı, hasarın tüm maliklerin sorumlu olduğu ortak alandan kaynaklandığı belirtilerek zararın davalı olarak gösterilen kat maliklerinden arsa payı oranında tazminine karar verilmesi talep edilmesine ve başkaca kat maliklerininde bulunmasına rağmen mahkemece ekspertiz raporunda belirlenen hasar bedelinin, talep aşılarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu hususlarına değinilmiştir.
Mahkemece; ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;davanın kabulü ile; talep edilen 8.964,50 TL zararın ödeme tarihi olan 14/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, 11/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen;...'ndan 1.767,65 TL, ...'den 1.136,35 TL, ...'den 1.515,13 TL, ...'den 1.515,13 TL, ...'den 757,56 TL,...'den 757,56 TL, ...'den 1.515,13 TL şekilde davalı ve dahili davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine; zararın bunu aşan kısmına yönelik talebin davalılardan tahsiline ilişkin istemin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresi içerisinde vekalet ücretiyle sınırlı olarak temyiz edilmiştir.
Dava, işyeri sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir.
1-10/04/1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğünün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının
çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak keza İ.B.K.nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki İ.B.K. ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan 6100 sayılı HMK.’nun 294. - 297. maddeleri, hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HMK.’nun 297/2. maddesinde; hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut uyuşmazlıkta, yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 10/07/2020 tarihli kısa kararda " Talep edilen 8.964,50 TL zararın 11/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde davalı paydaşların sorumlu olduğu kısmın kabulüne, zararın bunu aşan kısmına yönelik talebin davalılardan tahsiline ilişkin istemin reddine, ” denildiği halde, gerekçeli kararda,hükme esas alındığı belirtilen 11/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda haklarında hesaplama yapılmayan kısa kararda haklarında hüküm kurulmayan dahili davalılar yönünden de hüküm kurularak "davanın kabulü ile; talep edilen 8.964,50 TL zararın ödeme tarihi olan 14/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, 11/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen; ...'ndan 1.767,65 TL, ...'den 1.136,35 TL, ...'den 1.515,13 TL, ...'den 1.515,13 TL, ...'den 757,56 TL, ...'den 757,56 TL, ...'den 1.515,13 TL şekilde davalı ve dahili davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine; zararın bunu aşan kısmına yönelik talebin davalılardan tahsiline ilişkin istemin reddine " şeklinde hüküm kurulmuş,böylece kısa kararla gerekçeli karar arasında açık bir çelişki ortaya çıkmıştır
Bu durumun bozma nedeni oluşturacağına ve bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderme koşuluyla vicdani kanaatine göre karar verebileceğine, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunca 10/04/1992 tarihli ve 7/4 sayıyla karar verilmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş; kısa karara uygun olarak gerekçesini yeniden düzenlemek veya gerekçeye uygun nitelikte yeni bir kısa karar oluşturmak ve bu şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiyi gidermektir. Mahkemece kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesi için kararın bozulması gerekmiştir
2-Bozma ilamının neden ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan ve re’sen görülen nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 31/01/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.