Esas No: 2017/1215
Karar No: 2021/548
Karar Tarihi: 29.04.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1215 Esas 2021/548 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ergani Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin 08.10.2013 tarihli ve 2011/143 E., 2013/725 K. sayılı karar davacılar vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacılar İstemi:
4. Davacılar vekili 16.03.2011 tarihli dava dilekçesinde; Aziz oğlu ..."un davacılar ile davalıların mirasbırakanı olduğunu ve 29.04.1980 tarihinde vefat ettiğini, murise ait olan ancak tapu kayıtlarında isminin yanlışlıkla Aziz oğlu ... şeklinde yazılı bulunan dava konusu 17, 60, 210 ve 212 parsel sayılı taşınmazların ise murisin vefatından yaklaşık dokuz yıl sonra yapılan işlemle davalılar adına tescil edildiğini, tapu kayıtları incelendiğinde Aziz oğlu ... adına olan kaydın üzerinin çizilerek malik hanesine davalıların adının yazıldığının görüleceğini, oysa ki satış gibi gösterilen işleme ait herhangi bir dayanak belge ve satış senedinin bulunmadığını, Aziz oğlu ... adında bir şahsın bulunmadığı gibi mirasbırakan ..."un da vefat etmesi nedeniyle satış işlemini gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla yapılan tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek davacıların miras payları oranında tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.
Davalılar Cevabı:
5.1. Davalılar ..., ... ve ... ile ... sundukları aynı içerikteki cevap dilekçelerinde; davanın yasal dayanağının bulunmadığını, Ergani Tapu Müdürlüğünde işlem ve belgelerin düzenli tutulmaması nedeniyle 15-20 yıl kadar önce soruşturma açıldığını ve tanzim edilen rapor sonucunun belgeleri eksik olan veya arşivi düzenli tutulmayan bir çok parselle ilgili olarak gazete ilanı yapıldığını, bu ilanda ilan tarihinden itibaren hak iddia edenlerin bir ay içinde dava açabilecekleri, aksi hâlde mevcut kütük bilgilerine göre kayıtların geçerli sayılacağının ve bir daha dava açılamayacağının bildirildiğini, her türlü yasal gereklerin Devlet tarafından yerine getirildiğini, tescilden ve ilandan itibaren uzun yıllar geçtikten sonra açılan davanın yasal olmadığını, kendilerinin kötü niyetli olmadıklarını, adlarına yapılan tescilden sonra taşınmazların üçüncü kişilere satış veya başka yolla devredilmemiş olmasının da tek başına bu durumu ortaya koyduğunu, tescile ilişkin belgelerin tapu müdürlüğünce muhafaza edilmemesinin kendi kusurları olmadığını ve hak kaybına neden olarak kabul edilemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
5.2. Davalı ... vekili; tapudaki işlemin 1989 yılında yapıldığını ve hak düşürücü sürenin dolduğunu belirterek öncelikle davanın bu yönden reddini, esas yönden ise iddianın gerçek dışı olduğunu, mirasbırakanın ölümünden sonra mirasçılar tarafından veraset ilamı alındığını, hazır olan mirasçıların bizzat tapu müdürlüğüne giderek, hazır olmayan mirasçıların ise noterde verdikleri vekâletnameler ile murisin yanlış yazılan isminin tapuda idari yoldan düzeltildiğini ve intikal yapıldığını, sonra da davacılar ile dava dışı bir kısım mirasçıların kendi hisselerini davalılara devrettiğini, bu nedenle kütük sayfasında işlemin niteliğinin “intikal ve satış” olarak yazıldığını, satışın mirasbırakan tarafından değil mirasçılar tarafından yapıldığını, dayanak belgelerin tapu müdürlüğünce muhafaza edilmemesi nedeniyle davalıların sorumlu tutulamayacağı gibi belgelerin bulunmamasının da işlemin gerçek olmadığı anlamına gelmeyeceğini, yapılan devirden sonra taşınmazların bir kısmının DSİ tarafından kamulaştırıldığını ve bedellerin davalılar tarafından alındığını, son yıllarda spekülatif bir şekilde taşınmaz fiyatlarının çok arttığı yönündeki haberler nedeniyle davanın açıldığını savunarak, reddine karar verilmesini talep etmiştir.
5.3. Diğer davalılar ... ile ... ise davaya cevap vermemişlerdir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Ergani Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.10.2013 tarihli ve 2011/143 E., 2013/725 K. sayılı kararı ile; toplanan delillere göre dava konusu taşınmazların mirasbırakan Aziz oğlu ... adına tescili sırasında adının sehven ... olarak yazıldığı, murisin 1980 yılında vefat ettiği, tapu kütüğünde 03.08.1989 tarihinde malik hanesinde gözüken Aziz oğlu ... adının çizilerek altına davalıların adının yazıldığı, edinme sebebinin intikal ve satış olarak gösterildiği ancak herhangi bir satış senedinin bulunmadığı, dayanak belgelerin bulunmama sebebinin ise tapu müdürlüğünde işlemlerin usulüne uygun şekilde yapmaması olduğu, usulsüz işlemlerin o dönemde yapılan teftişle ortaya çıktığı ve teftiş sonrasında usulsüz işlem yapılan taşınmazlarla ilgili gazete ilanı yapıldığı, bahsi geçen ilanının dava konusu taşınmazlarla ilgili bölümünün dosya arasında bulunduğu, ilana karşı itiraz edildiğine ilişkin herhangi bir belgenin Ergani Tapu Müdürlüğünden gönderilen belgeler içerisinde yer almadığı, dava dışı mirasçıların vekâletname ile tapuda satış yetkisi verdikleri Ali Şen aracılığıyla, davacıların ise bizzat tapu müdürlüğüne giderek dava konusu taşınmazları davalılara devrettikleri, taşınmazların davacılar tarafından tapu müdürlüğünde davalılara bizzat devredildiği hususunun tanık Hazni Tunç tarafından açık bir şekilde ifade edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili süresi içinde temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 24.03.2015 tarihli ve 2014/4671 E., 2015/4169 K. sayılı kararı ile
“...Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 17, 60 ve 18 (ifraz ile 210 ve 212 parseller) nolu parsellerin kadastroca Aziz oğlu ... adına 14.1.1977 tarihinde tapuya tescil edildiği, 3.8.1989 tarihinde ise intikal +satış+hisse tevhidi suretiyle 1/7 şer pay olarak davalılar adına sicil kayıtlarının oluştuğu, tarafların murisi olan Aziz oğlu ..."un 29.4.1980 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak taraflar ile birlikte dava dışı çok sayıda mirasçısının kaldığı Tapu Müdürlüğünün 8.4.2011 tarihli yazısından dava konusu taşınmazların 3.8.1989 tarih ve 540 yevmiye numarası ile yapılan intikal ve satış işlemine esas alınan evrakların bulunmadığı, davalılara yapılan temlikler ile ilgili dönemin tapu müdürü tarafından resmi senet düzenlenmeden ve yevmiye defterine kaydedilmeden tapu kütüğüne yolsuz olarak tescil işlemi yapıldığı anlaşılmaktadır.
Ne var ki; mahkemece, tarafların murisi ile önceki kayıt malikinin aynı kişi olduğu yönünde yeterli ve hüküm kurmaya elverişli bir araştırma yapılmadan, tapudaki işlemlerin yolsuz tescil niteliğinde olduğu göz ardı edilerek tanık anlatımlarına değer verilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
O halde; öncelikle çekişme konusu taşınmazların önceki kayıt maliki Aziz oğlu ... ile tarafların murisi Aziz oğlu ..."un aynı kişi olup olmadığının ayrıntılı bir şekilde araştırılması, aynı kişiler olduğunun saptanması halinde davacıların payları oranında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir,...” gerekçesi ile bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Ergani Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.04.2016 tarihli ve 2016/93 E., 2016/230 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda tarafların mirasbırakanı “Aziz oğlu ...” ile dava konusu 17, eski 18 ve 60 parsel sayılı taşınmazlarda kayıt maliki olan “Aziz oğlu ...’un” aynı kişi olup olmadığının tespiti bakımından mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı, varılacak sonuca göre aynı kişi olduğunun kabulü hâlinde 03.08.1989 tarih ve 540 yevmiye numarası ile davalılar adına intikal ve satış yoluyla yapılan tescile esas resmi senet ve diğer dayanak belgelerin bulunmadığı gözetildiğinde yapılan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Taşınmazların kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı, cinsiyeti, doğum tarihleri gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlendiği durumlarda tapuda işlem yapılabilmesi için öncelikle hatalı kaydın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Tapu Sicili Tüzüğü hükümlerine göre mahkeme kararı veya idari yoldan düzeltmesi gerektiği açıktır. Dava konusu taşınmazlar ise “Aziz oğlu ...” adına kayıtlı iken malik isminde herhangi bir düzeltme işlemi yapılmadan 03.08.1989 tarihinde intikal ve satış suretiyle “Aziz oğlu ...” mirasçıları olan davalılar adına tescil edilmiş, dava ise diğer bir kısım mirasçılar tarafından açılmıştır. Bu nedenle eldeki davada öncelikle çözümlenmesi gereken sorun kayıt maliki ile davacılar murisinin aynı kişi olup olmadığı hususudur.
13. Mahkemece bu yönde bir kısım araştırmalar yapılmış ise de yeterli olduğunu söyleme olanağı bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazlara ait kadastro tutanakları getirtilmiş olmakla birlikte 17 parsel ile eski 18 parselin tespit ve tesciline esas alınan eski tapu kayıtları getirtilip incelenmeden karar verilmiştir. Anılan kayıtların da dosya arasına alınarak bu hususta sağlıklı bir inceleme yapılması, gerekli görülür ise bu konuda tanık dinlenmesi ve kayıt maliki ile murisin aynı kişi olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması gerektiği açıktır.
14. Bu konuda yeterli inceleme yapılıp aynı kişi olduğunun belirlenmesi hâlinde ise uyuşmazlığın çözümü için davalılar adına yapılan tescilin yolsuz olup olmadığı hususunun açıklanması gerekmektedir.
15. TMK’nın 1021. maddesine göre kurulması kanunen tescile tâbi ayni haklar, tescil edilmedikçe varlık kazanamaz. Kanun’un 1022/1. maddesine göre de ayni haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır. Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere ayni hakların doğumu, devri, muhtevalarının değiştirilmesi ve ortadan kalkması kural olarak tapu siciline tescil şartına bağlanmış olup, tescil kurucu bir nitelik taşımaktadır.
16. Ayni haklar tescil ile doğmakla birlikte tapu kayıtlarının oluşumunda “illilik”, diğer bir anlatımla “sebebe bağlılık” prensibi esas alındığından, tescilin kendisinden beklenen hukuki sonucu doğurabilmesi için geçerli ve haklı bir sebebe dayanması gerekmektedir. Bu bakımdan tescil hukuki sebebe bağlı bir tasarruf işlemidir. Tescilin geçerli bir hukuki sebebe dayanmaması, ayni hakkın doğumunda ve kazanılmasında kurucu unsur niteliğinde olan tescil işlemini temelde sakat hâle getirir. Böyle bir tescil şeklen (zahiri olarak) mevcut olsa da gerçekte yolsuz olup, hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz.
17. Bu husus TMK’nın 1024. maddesinin ikinci fıkrasında “Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur” şeklinde açıklanmıştır. Yasa maddesindeki bu tanımdan anlaşılacağı gibi gerçek hak durumuna uymayan tescil, yolsuz tescildir. Bu yolsuz tescil durumu, tescilin kurucu unsurlarından biri veya bir kaçının eksik olması nedeniyle başlangıçtan itibaren söz konusu olabileceği gibi sakat bir terkin veya tadil yüzünden sonradan da oluşabilir. Dava konusu taşınmazların davalılar adına tescil edildiği tarihte yürürlükte bulunan 743 sayılı Medeni Kanun’un (MK) 932. maddesinde de haksız veya lüzum ifade etmeyen hukuki bir tasarruf mucibince yapılan tescilin yolsuz olduğu ifade edilmiştir.
18. Tescilin dayanağını oluşturan hukuki sebep ise genellikle bir ayni hakkın tescili ya da kaldırılması için ilgilisine hak ve mükellefiyet tanıyan satım, bağış, trampa, miras taksim sözleşmesi, ölünceye kadar bakma akdi gibi hukuki bir işlem olabileceği gibi miras, mahkeme kararı veya kamulaştırma gibi bir sebep de olabilir.
19. Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise bu yüzden ayni hakkı zedelenen kimse, TMK"nın 1025. (MK’nın 933.) maddesine göre tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. Uygulamada ise bu davaya, eldeki davada olduğu gibi tapu iptali ve tescil davası denilmektedir.
20. Diğer yandan TMK’nın 7. maddesine göre resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Kanun bu hükmü ile resmi sicil ve senetlerin doğruyu yansıttığı konusunda bir karine kabul etmiştir. Resmî sicil, kanunun alenileşmesini istediği bazı hukuki ilişki ve durumları kaydetmek için yetkili memurlar tarafından kanunda öngörülen şekilde tutulan ve ilgili kişilerin bilgi edinmelerini sağlayan kayıtlardır. Resmî senetler ise kanun veya tarafların iradesiyle resmi şekle bağlanan, resmi görevli kişilerin kanunda belirtilen şekle uygun olarak düzenledikleri senetlerdir. Resmî senetleri düzenleme yetkisi kural olarak, noterlerdedir (1512 sayılı Noterlik Kanunu m. 60, 82, 84 vd.). Ancak, taşınmazlarla ilgili resmi senet ve işlemleri düzenleme yetkisi kanun ile tapu müdürlerine verilmiştir.
21. Tapu sicili, Devletin sorumluluğu altında, tescil ve açıklık ilkelerine göre taşınmazlar ile üzerindeki hakların durumlarını göstermek, bunların tesisini, intikal ve devirlerini sağlamak üzere tutulan resmi sicildir. TMK"nın 997 (MK’nın 910) ve devamı maddelerinde düzenlenen tapu sicili, tapu kütüğü ve kat mülkiyeti kütüğü ile bunları tamamlayan yevmiye defteri ve belgeler ile plânlardan oluşur. Tapu sicili; ana ve yardımcı sicillerden oluşan ve çeşitli defter ve belgeleri kapsayan bir bütündür.
22. Mülga 09.10.1930 tarihli Tapu Sicili Nizamnamesinin 2. maddesinde de tapu sicilinin, tapu kütüğü ile mütemmim vesikalardan ve yevmiye defterinden mürekkep olduğu belirtilmiştir.
23. Tescil ise tapu kütüğünde ayni hakka ilişkin kaydı ifade eden teknik bir terimdir. Tescil, tasarrufa konu olan taşınmaz malikinin yazılı beyanı üzerine yapılır (TMK m. 1013/1, MK m. 922/1). Talep (başvuru) ilkesi gereğince, sınırlı olarak sayılan istisnalar dışında, hak sahibinin veya yetkili temsilcisinin başvurusu olmadan tapu sicili üzerinde herhangi bir işlem yapılamaz. Aksi takdirde bu işlem geçersiz olur ve hukuken bir sonuç doğurmaz. Bu husus Tapu Sicili Tüzüğünün 16/1. maddesinde yer alan “Kanunlarda veya Tüzükte belirlenen istisnalar dışında, yazılı istem olmadıkça tapu sicili üzerinde işlem yapılamaz” düzenlemesi ile dile getirilmiştir. Aynı şekilde Tapu Sicili Nizamnamesinin 12. maddesi “Kanunu Medenide veya işbu nizamnamede yazılı müstesnalardan başka ahvalde Tapu memuru talep vaki olmadıkça tescil yapamaz” hükmünü, 14. maddesi de “Bilûmum talepler tahriri olacaktır” hükmünü taşımakta idi.
24. Yine tapu sicilinde bir tescilin yapılması için tescil talebinde bulunan kişinin bu yönde yetkisi bulunduğunu ve hukuki sebebin geçerli olduğunu belgelendirmesi gerekir. Çünkü bu husus TMK’nın 1015. maddesinde açık bir şekilde hüküm altına alınmış ve “Tescil, terkin ve değişiklik gibi tasarruf işlemlerinin yapılabilmesi, istemde bulunanın, tasarruf yetkisini ve hukukî sebebi belgelemiş olmasına bağlıdır. İstemde bulunan kimse, kendisinin, sicilde hak sahibi görünen kişi veya bu kişinin temsilcisi olduğunu ispat etmek suretiyle tasarruf yetkisini belgelemiş olur. Hukukî sebebin belgelenmesi, bu sebebin geçerliliği için gerekli şekle uyulduğunun ispatı suretiyle olur” düzenlemesine yer verilmiştir. Belirtmek gerekir ki bu madde yeni bir hüküm olmayıp, mülga 743 sayılı MK’nın 924. maddesinin karşılığıdır.
25. Ayrıca tapu kütüğünde tescil işleminin yapılması için tescil talebinin Tapu Sicili Nizamnamesinin 15. (Tüzüğün 23.) maddesine göre sıra numarası altında yevmiye defterine kaydedilmesi gerektiği gibi tescil talebi satış, bağış, trampa gibi sözleşme düzenlenmesini gerektiren bir hukuki işlemden kaynaklanmakta ise Nizamnamenin 16. (Tüzüğün 21.) maddesi uyarınca resmi senet düzenlenmesi gerekir. Taşınmazlar üzerinde ayni hak tesisi ihtiva eden bu sözleşmeler resmi şekle bağlı olup, tapu müdürü ya da görevlisi tarafından düzenlenmesi gerekir.
26. Yukarıda kısaca değinilen hükümlerden anlaşılacağı üzere tapu sicili tapu kütüğünü de içine alan, çeşitli defter ve belgelerin tümünü kapsayan bir bütündür. Tapu kütüğü ise taşınmazlar üzerindeki ayni hakları gösteren temel defterdir. Tapu kütüğü sicilin ana unsurlarından biri olmakla beraber, tapu sicili birçok unsurdan oluşan daha üst bir kavramdır. Tapu sicili sisteminde işlemler sadece kütük sayfasında yapılan kayıt ile gerçekleştirilmemekte, diğer defterlerdeki kayıt ve belgeler de bu işlemin dayanağını oluşturmaktadır. Bu belgeler çeşitli olup, akitli işlemlerde düzenlenen resmi senet, vekâletname, mirasçılık belgesi ve mahkeme kararı bu tür belgeler arasındadır. Bunlar tapu kütüğüne yapılan tescilin hukuki sebeplerini ihtiva eden, kayıtların yapılmasına esas alınan ve kaydın yapılmasını sağlayan belgelerdir. Bu nedenle tescilin geçerli bir sebebe dayanıp dayanmadığı bu belgeler ile anlaşılır.
27. Bu itibarla sebebe bağlılık (illilik), talep (başvuru), kamuya açıklık, güven ve Devletin sorumluluğu ilkelerine göre tutulan tapu sicilinde, hatalı, yanlış ve eksik işlemlerin yapılmaması için mevzuatta öngörülen kurallara uyulması büyük bir önem taşımaktadır.
28. Somut olaya gelindiğinde ise çekişme konusu 17, ifraz işlemi sonucunda 210 ve 212 parsellere giden eski 18 ve 60 parsel sayılı taşınmazlar kadastro tespiti sonucunda Aziz oğlu ... adına 14.01.1977 tarihinde tescil edilmiş, 03.08.1989 tarihinde ise kütük sayfasında malik adı çizilerek, intikal-satış-hisse tevhidi suretiyle 1/7 şer paylarla davalılar adına tescil edilmiştir. Davalılar tarafından diğer mirasçıların bir kısmının tapu müdürlüğüne bizzat giderek, bir kısmının da vekâlet verdikleri vekilleri aracılığıyla paylarını kendilerine devrettikleri savunulmuş ise de adlarına yapılan bu tescilin dayanağını oluşturan hiçbir dayanak belge bulunmamaktadır. Hak sahiplerinin yazılı bir tescil talebi bulunmadığı gibi intikale esas veraset ilamı da sunulmamıştır. Davaya konu edilen payların satışına ilişkin olarak taraflar ya da vekillerinin imzasını taşıyan resmi senet de düzenlenmemiştir. Oysa ki, TMK’nın 706 (MK’nın 634). maddesine göre taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmi şekilde düzenlenmiş olmasına bağlıdır. Taşınmaz satışına ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 237 (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 213). maddesinde de taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için, sözleşmenin resmî şekilde düzenlenmesinin şart olduğu hükme bağlanmıştır.
29. Yukarıda açıklandığı üzere hak sahiplerinin yazılı bir tescil talebi bulunmadan, vekilin hangi mirasçı adına tapu sicilinde işlem yapmaya yetkili olduğunu gösteren vekâletname temin edilmeden ve satışa ilişkin resmi akit düzenlenmeden kütük sayfasında davalılar adına oluşturulan kaydın hukuken değer taşıdığını söyleme olanağı bulunmamaktadır. Böylesi bir tescil yolsuz olup, mahkemece tarafların mirasbırakanı ile kayıt malikinin aynı kişi olduğunun anlaşılması durumunda davacıların miras payları oranında iptal edilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
30. Ancak, davalılardan ... 210 ve 212 (eski 18) parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını dava açılmadan önce 12.01.2005 tarihinde dava dışı Mehmet Emin Bingöl isimli şahsa satış suretiyle temlik etmiş olup, davanın kabulü durumunda bu taşınmazlarda kayıt maliki olmadığından taraf sıfatının gözetilmesi gerekmektedir.
31. Hâl böyle olunca; açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararının bozulması gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıdaki değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.