10. Hukuk Dairesi 2016/1693 E. , 2016/5167 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Mahkemenin, 19.10.2011 tarihli davanın kısmen kabulüne dair kararı , davalılardan ...Ticaret Limited Şirketinin 09.01.2013 tarihinde Ticaret sicilinden terkin edildiğinin anlaşılması nedeniyle anılan şirketin ihya edilerek, taraf teşkili sağlanması için bozulmasına karar verilmiş, mahkemece, bozma ilamına uyulmuş, bozma sonrası yargılamada 25.02.2014 tarihli ve 17.12.2014 tarihli celselerde davacı vekiline davalı şirketin ihyası için dava açması için duruşma gününe kadar süre verilmiş, davacı vekili tarafından davalı şirketin ihyası için dava açılmaması üzerine 21.10.2015 tarihli celsede, davacı vekiline verilen mehile rağmen şirketin ihyası için dava açmayıp, duruşmalara katılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraf ehliyeti konusu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114"üncü maddenin 1"inci fıkrasının (d) bendi uyarınca dava şartlarındandır, davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece,
./...
gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur.
Taraf ehliyeti konusu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114"üncü maddenin 1 inci fıkrasının (d) bendi uyarınca dava şartlarındandır, davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur.
Öte yandan, taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir. Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneği olup, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şekildir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50’inci ve devamı maddelerinde, davaya ehliyet medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir denmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 48’inci maddesi hükmüne göre tüzel kişiler hak ehliyetine sahiptirler ve dolayısıyla davada taraf olabilme ehliyeti de ancak tüzel kişiliği bulunan yapılanmalar için geçerlidir.
Davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya Mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bilindiği üzere bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlemesi için hakime bırakmıştır. Kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Bu nedenle karar tarihinde yürürlükte olan HMK’nın 90. maddesinde belirtildiği gibi kanunun tayin ettiği süreler hakim tarafından azaltıp çoğaltılamaz. Buna karşın, HMK"nın 94. maddesine göre hakimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin değildir. Hakim tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usulü kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır.
Somut olayda; mahkemece, davacı tarafa davalı şirketin ihyası amacıyla dava açması için verilen ikinci süre kesin nitelikte olup, davacı tarafın, davalı şirketin ihyası amacıyla dava açmaması ile davalı şirket yönünden taraf teşkili sağlanmamış olduğu açık olduğundan, davalı şirket yönünden 6100 sayılı HMK."nun 114/1-d bendindeki dava şartı gerçekleşmemiş olup, 6100 sayılı HMK."nun 115/2. maddesi uyarınca dava şartı gerçekleşmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
../...
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının 1 numaralı paragrafının silinerek, yerine, “Davalı ... Tic. Ltd. Şti. yönünden 6100 sayılı HMK."nun 114/1-d bendindeki dava şartı gerçekleşmediğinden, 6100 sayılı HMK."nun 115/2. maddesi uyarınca davanın reddine,” cümlesinin yazılmasına, gerekçe ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, 07.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.