14. Hukuk Dairesi 2014/14722 E. , 2015/10749 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.09.2007 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanunu"nun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, daha önce davanın kabulüne karar verilerek 18 sayılı parsel lehine 9 sayılı parsel aleyhine geçit irtifakı kurulmuş, karar Dairemizin 16.02.2011 tarihli 2011/496 Esas 2011/1871 Karar sayılı ilamı ile “Somut olayda davacıya ait 18 sayılı parselin yararına 3 no’lu güzergahtan kurulan geçitin genel yola bağlantısının sağlanıp sağlanmadığı anlaşılamamaktadır. Davanın, mahkemenin kabul ettiği gibi sonuçlandırılması ancak 3 no’lu güzergâhın genel yola bağlantısının bulunması halinde olanaklıdır. Mahkemece, öncelikle kurulan geçitin genel yola bağlanıp bağlanmadığı tespit edilmeli aksi takdirde diğer alternatifler değerlendirilmelidir" gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde mahkemece, davanın kabulü ile aynı güzergah üzerinden 9 sayılı parsel aleyhine geçit hakkı kurulmasına dair verilen kararın davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine de Dairemizin 17.10.2012 tarihli 2012/10332 Esas 2012/12016 Karar sayılı ilamı ile "Geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi gereğince davacılara ulaşım sağlayacak geçitin herhangi bir engelle karşılaşmadan genel kadastro yoluna ulaşması gerekir. Dosyanın incelenmesinde 8 sayılı parselden sonra .... ada .... parsel numaralı Hazine adına kayıtlı orman vasıflı taşınmazdan geçen fiili yol esas alınarak geçit kurulmuştur. Halbuki kamu mallarından olan orman vasıflı taşınmazlardan geçit kurulması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, özel mülkiyete konu taşınmazlardan kesintisiz olarak genel yola ulaşacak şekilde geçit kurulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulü ile 134 ada 18 sayılı parsel lehine, .... ada ... sayılı parsel üzerinden 22.11.2013 tarihli fen bilirkişi raporu ve krokisinde A ve A1 harfleriyle belirtilen bölümden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Süreler, kanun tarafından (kanuni süreler) tespit edildiği gibi hakim tarafından da tayin edilebilir (HMK. m.90). Kanuni süreler, örneğin cevap süresi, temyiz süresi gibi kesindir ve hakim tarafından bu süreler azaltılıp çoğaltılamaz. Ancak, hakimin tayin ettiği süreler kesin değildir. Yargılama hukukunda egemen olan ilkelerden usul ekonomisi ilkesi gereğince hakim, bir davayı makul süre içinde ve en az giderle sonuçlandırmak zorunda olduğundan bazen taraflara yapacakları işlemler gereği kesin süre verebilir. (HMK m. 94/2)
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu nedenlerle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2- Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3- Yapılacak işlem veya işlemler teker teker, varsa masrafının miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4- Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Somut olaya gelince; mahkemece, 16.04.2014 tarihli celsede, davacı tarafa 26.11.2013 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen geçit bedelini mahkeme veznesine depo etmek üzere iki haftalık kesin süre verildiği ve kesin sürenin
sonuçları ihtar edilmiş ise de yatırılması gereken geçit bedeli belirtilmediğinden 16.04.2014 tarihli ara kararı usulüne uygun değildir. Zira, kesin süreye ilişkin ara kararında, yatırılması gereken geçit bedelinin miktarı açıkça yazılmak suretiyle net bir şekilde belirtilmemiştir.
Öte yandan, mahkemece, kurulacak geçit hakkı nedeniyle 134 ada 9 numaralı parselin A1 güzergahının yol sınırında oluşabilecek toprak kaymasını önlemek amacıyla 26.11.2013 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde 89,87 m. taş duvar örülmesine ve aynı raporda belirtilen duvar yapım maliyeti olan 6.740,00 TL"nin davacılar ile 134 ada 9 parsel sayılı taşınmaz maliklerinden eşit olarak alınmasına karar verilmiş ise de yol yapımında ihtiyaç duyulan istinat duvarı ile ilgili hüküm kurulması ve davalıların istinat duvarının maliyetinden sorumlu tutulmaları da doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 24.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.